Olay bu traduction Anglais
21,068 traduction parallèle
Olay bu.
That's the key.
New York'ta bu kadar sürede patlayıcı kullandıkları ilk olay bu değil.
This would not be the first time that they've used explosives, however, in their short tenure in New York.
- Olay bu zaten!
- That is the whole point.
Sence Underhill'in bulmaya yakın olduğu olay bu mu?
You think that's who Underhill was closing in on?
Eğer soran olursa, olay bu. Tamam mı?
And if anybody asks you, that's the deal, okay?
- Gizlilik sözleşmesinin olayı da bu işte. O sözleşme de gizlilik sözleşmesi kapsamında.
Well, that's the thing about the NDA, is that the NDA is actually covered under the NDA.
Bu cama turşu bastırma olayının seni bir yere götüreceğini düşünüyor musun?
You really think all this pickle-pressing is gonna get you anywhere?
Bayan Clara, bu olay olduğunda ben doğmamıştım bile.
Ms. Clara, I wasn't even born when this happened. This won't go anywhere.
İç Güvenlik bu olayı en yüksek öncelikle ele alıyor o yüzden sizden açık görüşlü olmanızı istiyorum.
Homeland considers this a top priority, so I ask that you keep an open mind.
Kadeh kaldırmadan önce bu talihli olayın tam vaktini hatırlamak istiyorum.
Before we toast, I want to mark the exact moment of this auspicious occasion.
Ve bilirsin, bu ekip içi bir olay.
It's like an inside crew thing.
Demek bu bir Vahşi Batı olayı.
So this is just the wild west, then.
Bu sabah Supergirl West National City Bankası'ndaki olay yerindeydi.
Early this morning, Supergirl arrived at the scene of a crime at West National City Bank.
Bu garip kurabiye olayı bitti mi demek oluyor?
Does that mean you're done with the weird cookie thing?
Pekâlâ. Bu olay yerine baktığımda soygun kanıtı veya birinin evime zorla girdiğine dair hiçbir iz gözükmüyor.
All right, as I look at this crime scene, there appears to be no evidence of theft or any sign that someone entered the apartment at all.
İtiraf edelim, tüm bu olay gösteriden ibaret.
Let's face it, this whole thing is a charade.
Savaş sonrasında bu güzel zamanları yaşayan Britanya halkı için büyük bir olay.
A big day for the British public who are living these beautiful hours after the end of the war.
Tüm bu olay tamamen gereksiz ve adaletsiz bir cezalandırma gibi.
The whole thing feels like a completely unnecessary, unjustifiable punishment.
Emerson olayıyla bir değil bu.
He was trying to kill us.
Genelde anların olayı bu.
That's the thing about moments, though.
Evet birileri bu hediye gönderme olayını çok yanlış anlamış. Onu özledim.
Yeah, someone really buried the lead on this whole being treated well thing, and I miss him.
Bu olay beni korkutuyor insanlar senin hakkındaki şeyleri öğrenebiliyor.
That shit creeps me out, that people can know things about you like that.
Peki, bu tesadüfi olayın sonunda size ödeme falan yaptılar mı?
Now, did they happen to give you any money as a result of this coincidence?
Ertesi hafta çek gönderdiler. - Olay bu.
- That's it.
Bu olay iyice garipleşmeye başladı.
This would be very awkward.
Bu olayın tüm amacı daha insancıl bir seviyede, diğerleriyle nasıl ilişki... -... kuracağını öğrenmek...
Whole point of this is to learn how to interact with others on a more human level, so...
Bu olayı daha az çağrıştıran bir kelime arıyorum ama bu...
Sorry, I'm trying to find a less onomatopoeic expression for...
Ama şunu söyleyebilirim ki ülkenin en iyi ekibi şu an olay yerinde ve kısa sürede tüm bu problemler ve karışıklık çözülecek.
I can say that we do have the best team in the nation on site and that any problems or confusion will be resolved shortly.
Bu olayı hemen sonlandırmalısın.
You need to shut this down, right now.
Bu Kaos Katili'nin son kurbanlarından McDonough Estate'in olay yerinden.
That is from the crime scene at the McDonough estate, one of the Chaos Killer's most recent victims.
Bu sabah, geleneksel mahalle partimizde bir olay yaşandı.
There was an incident this morning at our annual neighborhood block party.
Ama bu çıplak yüzme olayı gerçekleşirse endişeleneceğin hiçbir şey yok.
But if this whole skinny-dipping thing ever even happens, you have nothing to worry about.
Belki bu genel kurul olayı sana uygun değildir.
Maybe this whole general counsel gig isn't for you.
Bu olayı bildirmemiz gerek.
We will need to report this to headquarters.
Bu kaçıncı olay?
What number incident is this?
Bizim durumumuzda ise bu olay uzun süredir kıdemli ortak olan Howard Lyman yüzünden oldu.
In our case, it was handed down by a longstanding senior partner named Howard Lyman, you may recall him from
Yani bu adamın tüm kariyeri boyunca çözemediği üç olayı alıp bir kaç saat içinde çözdüğünü söylüyorsun.
So you took the three cases this guy couldn't crack over an entire career and you solved them in a few hours.
Bu olay çok büyüktü.
This was big.
Kızı sahtekarlık yapmakla suçladığımız günün ertesinde bu olayın olma ihtimali nedir?
What are the chances of this happening one day after we accuse her of running a con?
Ama seni temin ederim ki bu olay yasal olarak onaylı.
But I can assure you, it's legally-binding.
Bu sefer olayı benimle beraber incelemek zorunda olabilirsin.
Yeah, you might have to walk me through this one.
Bu çok kapsamlı bir olay.
This is a whole thing.
Bu olay çok büyük.
That is a very big thing.
Ama Başkanınız olursam kanun gücüyle birlikte kendimi bu olayı tamamen bitirmeye adayacağım.
But if I am your mayor, I will make it my mission to work with law enforcement to crack this case once and for all, so that the citizens of Boston can sleep easy knowing that...
Olay medyaya yansır, babamın mirasını mahveder ki bu da benim seçim kampanyamı bitirir.
This hits the press, it destroys Dad's legacy, which destroys my campaign.
Kavgacıyım, benim olayım bu.
I've been a brawler since I was a kid.
- Kanka bu olay falan çok gereksizdi.
Dude, oh, God, that was, like, so unnecessary.
Winston, bu aynı Cindy De La Garza olayı gibi.
Winston, this is Cindy De La Garza all over again.
Nick, bu olayı sence de biraz fazla abartmıyor musun?
Nick, is it possible that you are maybe overthinking this just a little bit, okay?
- Bu kurdelaların olayı ne?
- What's with all these ribbons? !
Bu olayı atlattın.
You survived.