Oraya koy traduction Anglais
461 traduction parallèle
Oraya koy!
Put it there!
Yüzüm hariç, nereyi istiyorsan oraya koy şunları.
Put'em anyplace you like, except in my face.
- Elindekileri oraya koy Betty.
- Put the things down there, Betty.
- Kancanı oraya koyma. - Widgeon, şu yağı alt güverteye koy.
Widgeon, stow the rest of that oil in the orlop.
Kitaplarını oraya koy, Beda, neredeyse yemek vakti.
Put your book away, Beda, it's almost dinner time.
Oraya koy.
Put that over there.
- Amy, şu fincanları oraya koy.
- Amy, get those cups over there.
- Onu tekrar oraya koy.
That's what she called him.
Bunu oraya koy.
Put that over there.
Oraya koy, kapının arkasına.
Put it down there, behind the door.
Oraya koy.
Put it in there.
Botunu oraya koy, tamam mı?
Get your boot in there, will you?
Oraya koy.
Oh. Put it down there.
Onu buraya koy ve bunu oraya koy.
Put it out here and put it back there.
Onu buraya koy, bunu oraya koy.
Put it out here and put it back there.
- Oraya koy, olur mu?
Oh, put it down there, will you?
- Oraya koy, Doreen.
- Put it there, Doreen.
Oraya koy.
Put it right there.
Oraya koy.
Put it down there.
Şimdi ayağını tam oraya koy.
Now you just put your foot right there.
Oraya koy.
Put it away.
Ellerini oraya koy.
Put your hands here.
İğneyi oraya koy.
Put the pin down there, will you?
Oraya koy.
Open the door.
Hepsini oraya koy.
Put them all over there.
Kolunu tam oraya koy.Hadi kolunu indir.
Put your arm right down there. Come on. Put your arm down.
Levhayı oraya koy, ve gözlerini dört aç. Çünkü sonuç kötü olabilir.
Put that bar there, and watch your eyes because it might be nasty.
Onu oraya koy.
Put that in there.
Oraya koy.
Put it down, there.
Şu Hollywood kamerasını oraya koy.
Put that Hollywood film camera over there. Hurry.
bana gübre getir, oraya koy.
bring me the stool, put it there.
Şişeyi oraya koy.
Put that bottle down.
- Elini oraya koy.
- Put your hand behind...
Oraya koy lütfen.
Put it there, please.
Onları oraya koy.
Put'em up there. Go on.
Atları oraya koy.
Put the horses in the lean-to.
Amanda, oraya koy.
Amanda, put it there.
Oraya koy dostum.
Put them over there, mate.
- Miles çocuğu oraya koy.
- Miles, put him right there.
Bunu da oraya koy.
Put that with the other things.
- Oraya bir yere koy Hoy.
- Any place over there, Hoy.
Oraya Gilbert'ı koy.
Put Gilbert next.
Oraya, yerine geri koy.
There, put it back in place.
Oraya, direğin tam başının altına koy.
There. Right down at the end.
Başına koy, ve oraya kadar yürü.
Put it on your head, and walk over there.
Oraya da koy.
There's a gap.
- Oraya bir yere koy işte.
- Just put it down there!
Oraya kütük koy.
Hey, lay those logs in there.
Evet, koy oraya.
And you people, put those down there.
Böyle bir ev için, oraya bak, şuraya bak, onu al, bunu koy, bütün gece sürer, belki daha da fazla.
For a house such as this to look it over completely, sort it out, pick and choose it takes the whole night and then some.
Oraya ulaşmak için günlerce duvarlara tırmanmamız gerekiyor. Dışarıda dağ ve büyük bir köy var.
Outside there's the mountain and a big village
koyu 23
koyun 28
köylü 41
koyayım 25
koydum 27
koyuyorum 18
koyunlar 19
köyde 17
koyu saçlı 18
koy onu yerine 28
koyun 28
köylü 41
koyayım 25
koydum 27
koyuyorum 18
koyunlar 19
köyde 17
koyu saçlı 18
koy onu yerine 28
köylüler 64
oraya 298
oraya git 101
oraya geliyorum 69
oraya gidiyorum 49
oraya gitmek istemiyorum 20
oraya gidemezsin 37
oraya gidelim 54
oraya bak 56
oraya gidin 38
oraya 298
oraya git 101
oraya geliyorum 69
oraya gidiyorum 49
oraya gitmek istemiyorum 20
oraya gidemezsin 37
oraya gidelim 54
oraya bak 56
oraya gidin 38
oraya gitmeliyiz 19
oraya giremezsin 27
oraya gitme 62
oraya geç 17
oraya gidemem 20
oraya gittim 26
oraya hiç gitmedim 28
oraya otur 27
oraya gitmeyin 17
oraya girme 29
oraya giremezsin 27
oraya gitme 62
oraya geç 17
oraya gidemem 20
oraya gittim 26
oraya hiç gitmedim 28
oraya otur 27
oraya gitmeyin 17
oraya girme 29