English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ S ] / Sizi bekliyorlar

Sizi bekliyorlar traduction Anglais

326 traduction parallèle
- Sizi bekliyorlar.
- Waiting for you.
Bayan, Traherne, lütfen, Sizi bekliyorlar.
Miss Traherne, please, they're waiting.
Sizi bekliyorlar!
They're waiting for you!
Bu adamlar sizi bekliyorlar.
Those men are waiting for you.
Sizi bekliyorlar.
They're waiting for you.
Gelin peder, sizi bekliyorlar.
Come in, reverend. They're waiting for you.
Tiyatroda sizi bekliyorlar Bay Thorndyke.
They're waiting for you at the theater, Mr. Thorndyke.
Sizi bekliyorlar mı?
Were you expected?
Profesör, yukarıda sizi bekliyorlar.
Professor, you're wanted upstairs.
Tamam Paul, sahnede sizi bekliyorlar.
Okay, Paul, they're ready for you on-stage.
Sizi bekliyorlar.
They are waiting for you.
Morgan'ın yerinde sizi bekliyorlar.
They're waiting for you now over at Morgan's.
- Evet, sizi bekliyorlar.
- Yeah, they're expecting you.
İkisi de temizlendi ve hazırlar, dua etmek için sizi bekliyorlar.
All scrubbed and nice and waiting for you to hear their prayers.
Sizi bekliyorlar Bay Rivera.
They're expecting you, Mr. Rivera.
Saat 21 : 20 efendim, toplantı odasında sizi bekliyorlar.
9 : 20, sir. They're waiting for you in the conference room.
Majesteleri kupayı sunmak üzere sizi bekliyorlar.
His Majesty is waiting to present you with the cup.
Efendim sizi bekliyorlar.
Signora, they're waiting foryou.
Bazı kaba haydutlar orada sizi bekliyorlar.
Some ill mannered thugs await you over there.
Evet. Sizi bekliyorlar.
They are waiting.
102 numaralı oda sizi bekliyorlar. - Korldorun sonunda, sağda.
You're expected in room 102, down the hall, to the right.
Resepsiyonda sizi bekliyorlar, Bay Thursby.
You're expected in reception, Mr. Thursby.
Sizi bekliyorlar Müfettiş.
They're waiting for you, inspector.
Eşinize rahatsızlık vermemek için, diğer arkadaşlarım ilerideki handa sizi bekliyorlar beni sizi getirmekle vazifelendirdiler.
A few of us were dispatched with a mission to see you. But not wishing to disturb you here... they are all waiting in the teahouse.
François, oraya gitme, sizi bekliyorlar!
François, don't go there, they're waiting for you!
Ah, sizi bekliyorlar.
Ah, you're expected.
Konsey meclisinde sizi bekliyorlar.
They're waiting for you in the council chamber.
Kahve hazır, ve beyler sizi bekliyorlar.
The coffee's ready, and the gentlemen are waiting.
Sizi bekliyorlar Bay Rodriguez.
They're waiting for you, Mr. Rodriguez.
Sizi bekliyorlar, Bayan Didi.
They're waiting for you, Miss Didi.
Sizi bekliyorlar.
They're expecting you.
- Geciktiniz, Doktor. Sizi bekliyorlar.
You're late, they're waiting.
Oldukça kalabalık ve görünüşe göre görüşmek istediğiniz subaylar da dışarıda sizi bekliyorlar, efendim.
Good crowd, and it looks like all the Australian brass you want to talk to... are out there waiting for you, sir.
Gelin, sizi bekliyorlar.
Come, they're waiting for you.
Bir saattir sizi bekliyorlar.
They've been waiting for an hour.
- Dr. Crane, sizi bekliyorlar. - Pekâlâ.
Dr. Crane, they're ready for you now.
Vali Bey sizi bekliyorlar, efendim.
Mr. Prefect is waiting for you, sir.
İdare odasında sizi bekliyorlar.
They are waiting in the Chancellery.
Konferans ajandanızda yazıyor, Swansea'de sizi bekliyorlar.
The Conference is in yourdiary. They expect you in Swansea.
Sizi bekliyorlar.
You're wanted.
Sizi anatomi sınıfında bekliyorlar.
They're waiting for you in anatomy class.
Şu an benim sizi susturmamı bekliyorlar.
AT THIS VERY MOMENT, THEY BELIEVE ME TO BE - TO BE BARGAINING FOR YOUR SILENCE.
Savaşmayı tercih ettiler, ve sizi tepelerde bekliyorlar.
They have chosen to fight, and they wait for you in the hills.
Sizi kontrol odasında bekliyorlar Dr No.
They're waiting for you in the control room, Dr. No.
Doktor, sizi sahil koruma rıhtımında bekliyorlar.
Doctor, they need you at the coast guard pier.
Dostlarınız sizi görmek için bekliyorlar, Majesteleri.
Some friends of yours are waiting to see you, Your Majesty.
Bağışla beni ağam ama sizi çağırıyorlar, çarşıda toplanmışlar, bekliyorlar.
Ghulam would talk with you in the coolness of his shop.
- Oldukça hızlı defansa geçtiler... - Sizi havuzun yanında bekliyorlar.
Well, it was a pretty fast whistle.
- Sizi selamlamak için dışarıda bekliyorlar.
. - Waiting outside to great you.
Efendim, sizi belediyeden bekliyorlar.
Sir, they're waiting for you.
İyi günler, sizi aradılar, bekliyorlar.
- You've been called. They're waiting

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]