Tamam oldu traduction Anglais
2,785 traduction parallèle
Tamam oldu, oldu, oldu.
It's good, it's good, it's good.
El feneri var... Ah, tamam oldu.
Do you have a flash - Oh, there-yes, you do.
Tamam oldu. Not ettim.
- Yeah, sure.
Tamam oldu.
All right, fine.
Tamam oldu.
Okay. All right.
Tamam oldu.
Okay, fine.
George, geç oldu, tamam mı?
George, it is late, okay?
- Tamam, şimdi daha iyi oldu.
Okay, now, that's better.
Tamam, oldu gibi.
Okay, so it's like this.
Galiba sesimizi bu insanlar için biraz azaltsak iyi olur. Geç de oldu zaten. Biraz anlayışlı olalım, tamam mı?
But we should probably keep our noise level down for those people'cause it's late and that's the considerate thing to do, okay?
Tamam, oldu bilin.
OK, say no more.
Yani tamam, uzun zaman oldu ama hala blöf yaptığında anlayabiliyorum.
I mean, it's been a while, but I still know when you're bluffing. Really?
- Tamam da ne oldu?
But what happened?
Tamam da "ömür boyu şimşek kardeşi" lafına ne oldu Johnny?
Yeah, but what about "thunder buddies for life," Johnny?
- Tamam, bu sanki biraz nahoş oldu.
Okay, that came off as kind of offensive.
İşte oldu... Tamam.
Here we go... alright.
Tamam, oldu, sıra sende.
Fine. Okay. Your turn.
Eve gidince daha iyi bakarım, çünkü geç oldu şimdi çıkmak zorundayız, tamam.
I'll take a good look when I get home, why now we have to go. Okay miss.
- Tamam, ismi değiştireceğim. - Oldu mu?
Okay, I'll change the name.
- Oldu tamam, hayattayız.
- Okay, yeah, we're alive.
Tamam, işte oldu.
Okay, here we go.
- Tamam, ne oldu?
- Okay, what?
Tamam... oldu!
Ready... Let's see!
Tamam işte oldu.
That's it now.
Tamam, oldu.
Okay, that's good.
Tamam, bir karışıklık oldu.
it's okay, it was a mess.
- Tamam, hallederiz. Tamam, güzel bir plan oldu.
Alright, sounds like a fucking plan.
Oldu, tamam.
Right- - Okay...
Evet, tamam, oldu.
Yeah, except... yeah.
Tamam, palyaçonun adı götveren, oldu mu?
Okay, the clown's name was fucko, okay?
Tamam, Jarek'le kısa süreli ilişkim oldu. Ne olmuş?
Okay, I had a little fling with Jarek.
Tamam Marty, biliyorum bir yıldan fazla oldu,..... ama bu lanet şeyi iyi düşünmelisin, tamam mı?
OK, Marty, I know it's over a year ago, but I need you to fucking think, OK?
- Rory uzun zaman oldu, tamam mı?
- But it's been a while.
- Tamam, tamam, yaparım. - Ne oldu?
All right, all right, I will.
Tamam iyi oldu
Let me get closer to your skin. All right.
Tamam, oldu.
Yeah, okay.
Tamam, bana mı öyle geliyor yoksa bu fazla mı kolay oldu?
Okay, is it me or did that seem a little too easy?
[İ] 48 saatten fazla oldu... Bak bebeğim, omuzları geniş biri var mıdır, bilmem ama 58 yaşındaki moruğu sadece ayaklı cüzdan olarak yanımda taşırım ben, tamam mı?
Look sugar-puff ; dunno about the wide shoulders with a guy at 58, I only care about his wallet.
Tamam, sanırım bu benim gitmek için bahanem oldu.
O-okay. I think that's my excuse to leave.
Tamam, bu benim yüzümden oldu.
Okay, that's on me.
Ne oldu? Tamam.
What?
Tamam, oldu.
Okay. it's working now.
Tamam, çıkarırım. Oldu.
Yeah, I'll take it out.
Tamam, neredeyse oldu.
Okay, almost there.
Tamam. Biraz karanlık oldu.
Okay.
İşte oldu! Tamam, nasıl çalındığını göstereyim.
All right, now let me show you how to play.
Tamam, örümcek olayı işe yaradı ama keçi olayında radyoaktif güçlerin olmayışı iyi oldu.
Ok, so the spider thing worked out, but it's a good thing that goat didn't have radioactive powers.
Tamam bu kötü oldu.
Okay. So much for that.
Tamam işte oldu.
Okay, there we go.
Tamam, ne oldu şimdi?
Okay, what just happened?
Tamam, Oldu, gidebilirsiniz.
Okay, you're good to go.
öldür 344
öldürecek 16
olduğunu biliyorum 33
öldüreceğim 51
öldürürüm 37
oldu bil 39
öldürür 25
öldüğünde 37
öldürmek 62
öldürülmüş 50
öldürecek 16
olduğunu biliyorum 33
öldüreceğim 51
öldürürüm 37
oldu bil 39
öldürür 25
öldüğünde 37
öldürmek 62
öldürülmüş 50
oldu o zaman 19
öldük 27
olduğun yerde kal 516
öldürdüm 50
öldürecekler 16
öldün mü 25
öldürüldü 143
öldür beni 219
oldu bitti 17
oldu bile 25
öldük 27
olduğun yerde kal 516
öldürdüm 50
öldürecekler 16
öldün mü 25
öldürüldü 143
öldür beni 219
oldu bitti 17
oldu bile 25