Var mı traduction Anglais
399,595 traduction parallèle
Mısır var mı hiç?
Do we have any corn?
Bahar törenine gideceğin bir kavalyen var mı?
So, do you have a date for spring formal?
Yani var mısın?
So are you in?
İçinizde rom içecek yaşta olan var mı?
Look, I've got...
Peki haber var mı hiç?
Has there been any news?
Yardım edebileceğim bir şey var mı?
Can I help you with something?
Gideon'un seni seçmemiş olmasıyla bunun bir alakası var mı peki?
Does it have to do with the fact that Gideon didn't choose you? You think I don't know?
Kancası var mı?
- Does he have a hook?
Ne işe yaradıklarını biliyor musun yoksa bununla ilgilenen bir adamın var mı?
Do you know what they do or you got a guy for that?
Halının her yerini pisletiyorum. Sakıncası var mı?
I'm getting mud all over your carpet.
Askere ihtiyacımız var mı dedin?
You need a... uh, you need a soldier, you say?
Başka bir ipucu var mı?
Any other leads?
Zombilere inanan çılgınlar hikayende bir gelişme var mı?
So, any update on your "wingnuts who believe in zombies" story?
Bir şey var mı?
Anything?
Yapabileceğimiz bir şey var mı?
Is there anything we can do?
Bir süredir ağlıyor da acaba onu uyutmak için birkaç taktiğin var mı diye merak ettim.
She's just been crying for a little while, and I was wondering if you had any tricks to get her to sleep.
Eve gelmeme gerek var mı?
Do you need me to come home?
Yasal uyarı olmayan paketlerden var mı?
Got any packs without those warnings?
Hayır ama tüm gün ayaklarımın üstünde bir şey var : Ben.
No, but something is on my feet all day... me.
Neyse ki her şeyi tek başına yapmak zorunda kalmayacaksın çünkü hemen burada seni seven ve sana yardım etmek için elinden gelen her şeyi yapacak olan bir ailen var.
Well, you know what, the good news is, is you don't have to do any of this all by yourself, because you have a family right down here who loves you and will do anything we need to do to help you.
- Şu an işim var. - Sana demedim.
- Oh, I'm actually in the middle of...
Senin için planlarım var.
I've got plans for you.
- Burada ne işim var bilmiyorum.
I don't know what I'm doing here.
Şansımıza aile babası var.
♪ Lucky there's a family guy ♪
- Bahse varım iğrençtir.
- I bet it stink.
Pekala Quagmire, Bizim için nelerin var bakalım?
All right, Quagmire, what do you got for us?
Adama ihtiyacım var.
I need noise.
Elektrikli Midye Festivali yakalaşıyor, ve yardımınıza ihtiyacım var.
Um, the Electric Clam Festival's coming up, and I need your help.
Yanlışlıkla bu hastayı deliler koğuşundan çıkarttım. Nesi var onun?
I accidentally let this patient out of the psych ward.
Sanırım içinde biraz sihir var.
I think there's some kind of magic in it.
Swan farkındayım kesinliği olmayan bir gelecekle karşı karşıyasın ama kesin olmasını istediğim bir şey var ben hep senin yanında olmak istiyorum.
Swan... And I know... that you face an uncertain future, but there's one thing that I want you to be certain of... that I will always, always be by your side.
Ben de varım.
I'm in.
- Hâlâ bazı sağlam numaralarım var.
Yeah? Well, you know, still got a little speed on my fastball.
Burada da bir sürü kadran ve düğmeler var ama işlevlerini anlatmakla seni sıkmayacağım.
So here's a bunch of dials and switches. But I'm not gonna bore you with what they all do.
Şaka yapıyorum, kaptanım var.
I'm just kidding. I got a guy for that.
- Kral dairesinde ben varım sanıyordum.
I thought I was in the master.
Güçlü bir kanıtım var.
I have hard evidence.
O ne demek bilmiyorum ama, ben varım.
I don't know what that means, but...
Sana haberlerim var canım sen de onun bir parçasısın.
Well, I've got news for you, my dear, you're a part of it too.
Odaklanmasına ihtiyacım var.
I need him focused.
Tamam, bahse varım.
Okay. I'll take that bet.
Şu anda... altımızda yer altı mezarlarında gömülü milyonlarca insan var.
Right now... there are millions of people buried in the catacombs below us.
Cavanaugh bunların bizde olduğunu öğrenirse balistiğe gider. Bunu kayıt dışı halletmeliyiz, tanıdığım biri var.
If Cavanaugh learns we have these, he'll go ballistic, so it'll have to be off the books, but I know a guy.
Otur, sana anlatacağım çok şey var.
Sit down, I've a lot to catch you up on.
1.50 boyunda, cinsellik açısından tatmin olmuş bir karım var belli ki küçük şeylerle nasıl ilgileneceğimi iyi biliyorum.
Well, my wife is four-foot-ten and sexually satisfied, so clearly I know my way around tiny things.
Bir şey olmadığına eminim ama aklına takıldıysa buzlukta fazladan süt var.
I'm sure it's fine, but if you're worried, there's extra milk in the freezer.
Bakın, elimde makine yağı lekesi var ve bunu sorun etmiyorum.
Look, I have a grease smudge on my hand, and I'm okay with it.
Benim bir kız arkadaşım var.
I have a girlfriend.
Burada iki kuralım var dostum.
I got two rules here, pal. Number one :
Senin aksine öz saygım var. Yani kendi anahtarım olmalı.
Unlike you, I have some self-respect, which means I need to get my own copy of that key.
Benim adım Jacqueline White ve bende hepinizin görmek isteyeceği bir şey var.
My name is Jacqueline White. And I have something you're all gonna want to see.