Yemek hazır mı traduction Anglais
329 traduction parallèle
- Yemek hazır mı kadın?
- ls the supper ready, woman? - Aye.
Matthews, yemek hazır mı?
Oh, ah, Matthews, is dinner ready?
- Yemek hazır mı?
- Supper ready?
- Yemek hazır mı?
- Is dinner ready?
Yemek hazır mı?
Dinner ready?
- Yemek hazır mı?
Lunch ready?
Yemek hazır mı?
Supper ready?
Yemek hazır mı?
Ooh, whee! Supper ready?
- Yemek hazır mı?
- Dinner ready?
İchi, yemek hazır mı?
Ichi, is dinner ready?
Yemek hazır mı?
Is the food ready?
Yemek hazır mı?
- Is dinner ready yet?
- Yemek hazır mı? - Elbette.
- Have you got dinner ready?
Yemek hazır mı?
Is dinner almost ready?
- Yemek hazır mı, Bn. Pugh?
- Is dinner under way, Mrs. Pugh?
Yentl, yemek hazır mı?
Yentl, is dinner almost ready?
Nanna, yemek hazır mı?
Nanna, is the food ready?
Yemek hazır mı?
Hey, is the chow ready?
- Marianna, yemek hazır mı?
- Marianna, is dinner almost ready?
Ama ekselansları! Tüm hazırlıkları yaptım, hazır yemek firmasıyla anlaştım.
Oh, but, Your Highness, I've made all the preparations, engaged the caterers.
- Yemek hazır canım.
- Lunch is ready, dear.
Yemek hazır olunca çağırırım.
I'll call you when dinner's ready.
- Yemek için hazır mısın, Jedediah?
You ready for dinner, Jedediah?
Yemek için hazır mıyız?
And the question is, are we ready for dinner?
- Yemek için hazır mıyız?
- Are we ready for dinner?
- Yemek yarım saate hazır olur.
- Dinner'll be ready in a half hour.
- Elinizi çabuk tutun, yemek yarım saat sonra hazır olur.
- Make it snappy, dinner's in half an hour.
- Yemek yarım saat içinde hazır olacak!
Cook here will rustle up a fline mess for an hour from now.
Anne, yemek daha hazır değil mi?
Hey, Mom, isn't lunch ready yet? I'm hungry.
Ekselans yemek yemeğe hazır mı?
Is Your Excellency ready to dine?
Sanırım yemek hazır.
I guess dinner's served.
Tamam, yukarı çıkıp yemek için hazırlansan iyi olur sanırım.
Well, dear, I think you better run upstairs and change for dinner.
Yemek için hazır olalım.
We ought to be ready forthe gong.
Haydi gel canım, yemek hazır!
Come on, honey, supper's ready.
- Yemek yarım saate hazır olacak.
- Chow will be ready in a half-hour.
Yarım saatte yemek hazır olur.
We can eat in half an hour.
Sandığı içeri alır almaz yemek hazırlayacağım.
I'm gonna build us lunch, Catherine, soon as we get this trunk inside.
Sanırım, bana yemek hazırlamanın zamanı geldi.
I think it's about time you fixed me lunch.
Bu, termonükleer saldırı sonrası olacakların canlandırıldığı... bir tatbikat sırasında Sivil Savunma birliğinin... sosyal yardım birimi tarafından hazırlanan bir yemek menüsüdür.
This is the menu of a meal prepared by the welfare section of the Civil Defence Corps during an exercise supposed to take place after a thermo-nuclear attack.
Sanırım yemek odasına hazırlamış olmalı.
Oh, I suppose she's laid it in the dining room.
- Yemek hazır babacığım.
Lunch is ready now, daddy.
- Yemek hazır olunca çağırırım.
- l'll call you when dinner's ready.
Umarım yemek hazır olur, çünkü kente gitmeliyim.
I hope dinner's ready soon because I got to get to the city
Hazırladığım mamayı yemek istemedi. O zaman dışarı çıkıp Thriftymart'a gittim. Biliyorsunuz, orası 24 saat açıktır.
So I went out to the Thriftymart - it's open 24 hours - to get Coury Brand cat food, and they were out of Coury Brand cat food, son of a bitch.
Hayatım, yemek yarım saat içinde hazır olur.
Honey, dinner will be ready in about 30 minutes.
Hafta sonları, hazır yemek şirketinde çalışırım ya da partilerde kutlamalarda, ya da düğünlerde garsonluk yaparım.
On weekends, I go to a caterer's or I help out as a waitress at receptions, parties or weddings.
Siz bilirsiniz, Hazır olur olmaz Lordu yemek odasına getir banyonuzu hazırlayayım lordum
As you wish. Bring his Lordship to the dining room when he's ready. I'll just run your bath, your Lordship.
Özür dilerim, yemek henüz hazır değil.
I'm sorry, dinner isn't ready yet.
Hayatım, yemek hazır, ellerini yıka da gel.
Dinner's ready, so please wash up
Benim büyük Nubi savaşçım, yemek hazır.
My great nubian warrior, dinner's ready.
Eğer zamanda yolculuk yapıyorsanız birdenbire zamanın ötesine geçmeye hazır olmalısınız yoldaşınıza yardım etmek yeni arkadaşlıklara açık olmak yemek yiyip başka bir zamana geçmek.
If you're going to quantum leap through time, you have to be ready to leap at a moment's notice... to help your fellow traveler, to be open to new friends, to eat and leap.
yemek hazır 217
hazır mısın 1689
hazır mıyız 179
hazır mısınız 587
hazır mı 131
michael 2337
michele 109
michèle 40
mike 2004
mina 105
hazır mısın 1689
hazır mıyız 179
hazır mısınız 587
hazır mı 131
michael 2337
michele 109
michèle 40
mike 2004
mina 105