Çok uzun bir süre traduction Anglais
909 traduction parallèle
Çok uzun bir süre buz soğuğuna maruz kalmıştır.
She was exposed to the icy cold for far too long.
Bu yüzden bekledim, Tom ; çok uzun bir süre boyunca.
So I waited, Tom, a terribly long time.
- Evet ekselansları. - Son bir kaç günde iyice huysuz durumda sanki çok uzun bir süre beklemiş süt gibi.
- The last few days she's turned sour... like milk that's been standing too long.
Bu çok uzun bir süre.
That's too far back.
Ama belki de biz yerlilerle çok uzun bir süre yaşadık
I think so, too. But maybe it's because we've lived with Indians so long.
Sonsuza kadar çok uzun bir süre.
Forever. Forever is a long time.
Pengallonlar çok uzun bir süre orada yaşadı.
We will go very far.
Korkarım çok uzun bir süre.
I'm afraid, for a very long time.
Dört yıl çok uzun bir süre.
Four years is a long time.
Yani, çok uzun bir süre hiç kadın, kız görmeyince...
I mean, when you haven't seen a girl in a long time...
Ayrıca bana bir şey olursa sen ve bebek çok uzun bir süre boyunca hükümetin tam koruması ve gözetimi altında olacaksınız.
Besides, if anything did happen, you've got all that government insurance, that'll take care of you and the baby for a long while.
Korkarım birkaç gün çok uzun bir süre.
I'm afraid a couple of days will be too long.
Bu, inanmayı sürdürmek ve savaşmak için çok uzun bir süre.
That's a long time to keep fighting, to keep believing.
İç dünyamda çok uzun bir süre yaşadım, yaşayan ve nefes alan başka birine çok büyük bir özlem duydum.
I've lived so much inside of myself, so choked with wanting something else... that lives and breathes.
- Çok uzun bir süre, ahbap.
- So long, bud.
Bir kaç gün size çok uzun bir süre gibi gelmeyebilir Bay Emmerich.
A few days more may not seem like a very long time to you, Mr. Emmerich.
Üç yıl çok uzun bir süre değil Raj.
Three years isn't too long, Raj.
Beklemek için çok uzun bir süre.
- It's too long to wait. I won't do it.
- Benim için çok uzun bir süre!
- It's too long for me!
Benim için çok uzun bir süre, Harry.
Too long for me, Harry.
Dört hafta çok uzun bir süre.
Four weeks is a long time.
Ben sadece çok uzun bir süre ona baktım.
It was just that I looked at him for a very long time.
Mısır'da kadınsız geçen on sekiz ay, çok uzun bir süre.
Eighteen months was such a long time in Egypt, and without a girl.
"Çok uzun bir süre gibi geldiğini biliyorum, fakat üç yıl çabuk geçer."
"I know that sounds a long time now, but... " three years passes very quickly.
O günden sonra çok uzun bir süre herkes onu "Şampiyon" diye çağırmıştı.
For a long time after that, everyone had called him "the champion."
Piyano akortçusunun gelmesi için çok uzun bir süre bekledim.
I waited a long time for the piano tuner to arrive.
Çok uzun bir süre..
That's a long time...
Burada çok uzun bir süre kalacağımızı düşünüyor olmalısın.
You must think we're going to be here for quite a long time.
Çok uzun bir süre bilinmezlikle yaşadınız.
YOU SCREAMED SO LOUD.
Burada çok uzun bir süre kalmayı düşünüyorum.
I expect to be here for a very long time.
İki ay çok uzun bir süre değil.
Two months isn't forever.
Bu gerçekten çok uzun bir süre... ama o duvarcının kızı.
That's certainly quite a stretch of time, but she's a bricklayer's daughter.
Çok uzun bir süre, sıkça ve çok miktarda içiyorsam ben bir alkoliğim demektir.
Now, all I have to do to qualify myself is to say that I drank too much too often over too long a period of time.
Pekâlâ, evlat. Adımlarına dikkat etsen iyi olur,.. ... çünkü seni enselersem, çok uzun bir süre yatacaksın.
All right, me lad, but you'd better watch your step, because if I can nick you, you'll go away for a bloody long time.
Eğer gidersen, çok uzun bir süre gibi gelecek.
If you go, it may as well be forever.
Aralarında en çok korkan Jean Edith için bir dizi mektup hazırlayıp aylar evvelinden görüşme tarihi ayarladı. Bu sayede o, mümkün olduğunca uzun bir süre olanlardan habersiz olacaktı.
Jean, fearing the worst, had prepared a series of letters for Edith, pre-dated with the months to come, so that she would remain ignorant as long as possible...
Mac ile çok uzun süre bir arada kaldık birbirimize anlatacak fıkra kalmadı.
Mac and I have been cooped up so long together we haven't got a new joke between us.
Bir kaç yıl çok da uzun bir süre değil!
A few years won't be too long!
Yaşını başını almış bir koca, genç karısını çok uzun süre yalnız bırakmamalı.
An elderly husband mustn't leave his young wife alone too long.
Bir şeyi çok uzun süre düşününce biraz kafayı yiyorsun.
You get a little crazy if you think about something all the time for a long long time.
Tam o binada çok da uzun olmayan bir süre önce yaptığı konuşmadan bir alıntı yapıyordum.
I was quoting from the speech he made not so long ago in that very building.
Jeff, çok hata yaptık ve uzun bir süre şanssızdık.
Jeff, we've been wrong a lot and unlucky a long time.
Biliyorum. Ben de bunu çok uzun süre düşündüm,.. .. eğer bu gerçekten bir kaza ise.
I've wondered about it a hundred times, if it really was an accident.
Çok uzun olmayan bir süre öce, Fransa'nın göklerinde uçan bir gemi gördüm, havadan daha hafif olan bir havayla doldurulmuş büyük bir torba ile desteklenmişti.
Not long ago, I saw a ship sailing through the skies of France... supported by a great bag filled with air that was lighter than air.
Hamer Thorne'a uzun bir süre çok yakındım.
I've been a very close friend of Hamer Thorne for a long time.
Lakin bu çok tehlikeliydi ve her deneyi uzun bir süre dinlendikten sonra yapabilirdim.
But it was very dangerous, and I could only undergo each experiment... after a long period of rest.
İhtiyar adam gözlerinin açtı, oldukça uzun bir süre çok çok uzaklara dalmıştı.
The old man opened his eyes, and for a long moment he was coming back from a long way away.
Seninle bir akşam geçirmek için çok uzun süre bekledik Dave.
We've waited too long to have an evening with you.
İki hafta çok uzun bir süre.
Two weeks is a long time.
Çok uzun süre önce başlamış olan yaz bitmiş... ve yerini başka bir yaza... ardından da sonbahara bırakmıştı.
The summer that had begun so long ago had ended... and another summer had taken its place... and a fall.
Olimpos'ta çok kısa bir süre bu. Ama Kral Pelias'a çok uzun gelecek.
Oh, an instant of time here on Mount Olympus but a long 20 years for King Pelias.
çok uzun zaman oldu 115
çok uzun zamandır 30
çok uzun sürdü 28
çok uzun zaman önce 42
çok uzun sürmez 60
çok uzun 117
çok uzun bir zaman 18
çok uzun zaman 27
çok uzun zaman önceydi 42
çok uzun sürmeyecek 22
çok uzun zamandır 30
çok uzun sürdü 28
çok uzun zaman önce 42
çok uzun sürmez 60
çok uzun 117
çok uzun bir zaman 18
çok uzun zaman 27
çok uzun zaman önceydi 42
çok uzun sürmeyecek 22
çok uzun değil 30
uzun bir süre 39
bir süre sonra 89
bir süre 55
bir süredir 49
bir süre önce 40
bir süreliğine 93
bir süre için 43
çok üzüldüm 280
çok üzgünüm 1758
uzun bir süre 39
bir süre sonra 89
bir süre 55
bir süredir 49
bir süre önce 40
bir süreliğine 93
bir süre için 43
çok üzüldüm 280
çok üzgünüm 1758
çok uykum var 28
çok uzaklarda 16
çok üzgün 38
çok üzgünüm efendim 30
çok uzak 78
çok üşüyorum 45
çok üzücü 155
çok uzakta 50
çok üşüdüm 19
çok utanıyorum 107
çok uzaklarda 16
çok üzgün 38
çok üzgünüm efendim 30
çok uzak 78
çok üşüyorum 45
çok üzücü 155
çok uzakta 50
çok üşüdüm 19
çok utanıyorum 107
çok uzak değil 39
çok uzaklara 31
çok utandım 66
çok üzgünüz 53
çok uygun 30
çok üzgündü 22
çok utanç verici 43
çok ucuz 34
çok uzaklara 31
çok utandım 66
çok üzgünüz 53
çok uygun 30
çok üzgündü 22
çok utanç verici 43
çok ucuz 34