English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ Ç ] / Çok uzakta

Çok uzakta traduction Anglais

2,155 traduction parallèle
Hala çok uzakta.
Will he be able to take the run?
Güvenli lagününden çok uzakta... bilinmezliğe atılmaya hazırsın.
Ready to take the great leap into the unknown, far from the safety of the lagoon.
Kıyıdan çok uzakta, sihirle saklanmış bir ada.
It's an island, hidden by magic. Far off the coast.
Çok uzakta olamaz.
It can't be far.
Çok uzakta.
Far away.
- Çok uzakta.
- Far away.
- Çok uzakta değil mi?
Isn't that too far away?
Ben zavallı yalnız bir kovboyum, ve çok çok uzakta, evden çok uzakta...
I'm a poor lonesome cowboy, and a long, long way from home...
- Çok uzakta mı?
- Is he far away?
Linton'un çok uzakta yaşadığını söyledi
He told me that Linton was living many miles away.
Efendim çok uzakta olmamalı.
My master will not be far behind.
Ama evin... çok uzakta ve çek geride değil miydi?
But isn't... isn't your home so long ago and so far away?
Çok uzakta olmayacağım.
I won't be far away.
Şehirde, doğal döngülerden çok uzakta yaşadığımızı düşünüyorum.
We're so disconnected, I think, in the city from the natural rhythms.
Biliyor musun benim evim de çok uzakta sayılmaz hani.
Well, you know, my place isn't that far.
Ama çok uzakta.
But so far away.
Çok uzakta, Lou.
Well, he's too far, Lou.
Buradan çok uzakta kalıyor.
He lives way out there somewhere.
¶ evinden çok uzakta para kazanmaya çalışıyor ¶
¶ trying to make enough money for his cab fare home ¶
Ve çok, çok uzakta, Meryl adında bir galaksi var.
And far, far away, there is now a galaxy called Meryl.
Çok uzakta değil.
It's not too far.
Savaş buralardan çok uzakta gibi.
The war seems such a long way off.
Sera çok uzakta kaldı.
That greenhouse is a long ways away.
- Endişe edilmeyecek kadar çok uzakta.
- It's too far away to worry about.
Çok uzakta kalmayacak.
It won't stay far away.
Endişelenmeyecek kadar çok uzakta olanı mı kastediyorsun?
You mean the one that's too far away to worry about?
Aynı zamanda, Dr. Ewen Cameron'un gerçekleştirdiği deneylerinden ayrı bir başka şok türü çok uzakta değildi.
At the same time as Dr. Ewen Cameron was conducting his experiments in Montreal an exponent of another kind of shock was working not so far away.
Maya topluluğu bizim zamanımızdan çok uzakta.
The Maya society was far from our time.
Evet ama orası buradan çok uzakta ve oraya varması biraz zahmetlidir.
Yes, but it's far from here and not so easy to get to.
Evden çok uzakta olabilirim, ama hala aklımdasınız.
I may be a long way from home, but you are so close to my thoughts.
Ne zaman bir polis sireni kapanırsa kırmızı-mavi görüntü çok uzakta değil demektir.
And when that police scanner goes off, the Red-Blue Blur is never far behind.
Seçme sırası Alex'te ve buradan çok uzakta bir yeri seçeceğini biliyorum.
It's Alex's turn to choose, and I just know she's gonna pick something really far away from here.
Çok uzakta.
It's so far away.
Klopman Kristali'ni çok ama çok uzakta tutmalıyız.
We've got to keep the Klopman Crystal far away.
Saldırıdan sonra yürümek için çok uzakta.
That is a long distance to have wandered after the attack.
Mutluluk çok uzakta görünüyordu.
Happy just seemed really far away.
Buradan çok uzakta değil.
It's not far from here.
Eğer topraklarımızda bir Rus özel kuvvet takımı varsa, sana garanti ederim, birim arkasından çok uzakta olmayacak.
I GUARANTEE YOU THE UNIT WON'T BE FAR BEHIND.
Hem burada olmak istemiyor hem çok uzakta.
They want to be here and faraway both at the same time.
Çok uzakta bir berberdeydim.
I was at the barber's somewhere faraway.
- Tabii Confessor ama o sıralarda buradan çok uzakta olsanız daha iyi olur.
But by then, you'd better be a long way from here.
Uzakta olmasına rağmen, kalbime daha çok yaklaştı...
Though she is far away, she has come closer to my heart...
İşler ne kadar zor olursa olsun onu evden uzakta yaşamaya zorlamak çok daha kötü olur.
No matter how difficult things are now, they will be much worse if you force him to move away from home.
Çok göze çarpmayan, diğerlerinden uzakta oturan biri.
HE WOULD HAVE KEPT TO HIMSELF, TAKEN A SEAT AWAY FROM THE OTHER CUSTOMERS.
Benden bu kadar uzakta olmanız beni tahmin ettiğinizden çok üzüyor.
The thought of you so many miles away from me makes me sadder than you would imagine.
Kujama buradan çok mu uzakta, komutanım?
So how far is it to kujama from here, commander?
Ekip deniz gergedanı göremedi ancak çok da uzakta olmadıkları yönünde kanıt vardı.
The crew couldn't see the narwhal, but there was evidence that they were not far away.
Sadece yarım mil uzakta olsam bile, ne kadar alçak gönüllü olsam da, Emma benim arkadaşlığımı çok özleyecektir.
And though I am but half a mile away, I know that in all modesty, Emma will miss my company dreadfully.
Nüfus yerleşimi olan bir yerden 200 km uzakta olan çok büyük bir tesis.
That's just a large complex about 200 klicks from anything remotely populated. There's nothing else there.
Buna benzer bir kroki Tikal'den uzak... bir yerde de saptanmıştır. çok ama çok daha uzakta.
This same outline has been spotted in an area... far from Tikal... much much further.
Tüm o turistik şeylerden uzakta olmak çok güzel olmalı.
Ah, that must be really nice, being away from all that touristy stuff.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]