Çok uzun bir zaman traduction Anglais
932 traduction parallèle
Bu çok uzun bir zaman.
- That's a very long time.
- Çok uzun bir zaman.
- That's a long time.
Çok uzun bir zaman değil bay Gordon.
Noty very long, Mr Gordon.
- Çok uzun bir zaman yoktun.
- You've been gone so long.
Çok uzun bir zaman.
That's a long time.
Bir daha çok uzun bir zaman, Marian.
Never's a long time, Marian.
Bu çok uzun bir zaman.
It's a lot of time
Oh, Larry, beş yıl çok uzun bir zaman.
Oh, Larry, five years is such a long time.
- Yedi yıl çok uzun bir zaman.
Seven years, that's an awfully long time.
Bu babamdan kalan son hatıra, ve yaşadıkça bende kalacak ve bu da çok çok uzun bir zaman demek.
It was the last thing of my father's, and I'll keep it as long as I live... and that's going to be a long, long time.
Çok uzun bir zaman.
Such a long time.
Çok uzun bir zaman bekleyeceksin, yeğenim.
Well, you will have a long time waiting, nephew.
Çok uzun bir zaman!
It's too much!
# Sonsuza dek, çok uzun bir zaman #
# Forever is a long, long time
- 4 yıl çok uzun bir zaman.
- Four good years for buzzards!
Sizi çok uzun bir zaman bekledik.
WE'VE WAITED SO LONG FOR YOU.
Çok uzun bir zaman geçti.
It's been a long time.
Çok uzun bir zaman.
A long, long while.
Hayır, çok uzun bir zaman oldu.
No, it's-it's-it's been a long, long time.
Çok uzun bir zaman önce babanıza söz vermiştim size ve Ralph'a sonsuza dek bakacağım.
A long, long time ago, I promised your daddy that I'd take care of you and Ralph for ever and ever.
Bize anlattığı şey, Aubrey bu kayaların çok uzun ve çok karmaşık bir tarihinin olduğu. Çok uzun zaman önce ; ve bu tamamen farklı biçimlerde açıklanmalı bu kayaların okyanuslarda olduğunu anlatıyor.
What it's telling us, Aubrey, is that these rocks have a very long and very complicated history a very long time ago, and had to be explained in completely different ways to the rocks we see out in the oceans.
Buralar çok ıssız ve bu kulübeye bir insan geleli çok uzun zaman oluyor.
It's very lonely here, and it's been a long time since any human being came into this hut.
Şimdi uzun, çok uzun zaman önce Netje adında küçük bir Hollandalı kız varmış.
Now... a long, long time ago... there was a little Dutch girl named Netje,
- Ne kadar uzun Vito? Çok uzun. Benim için uzun bir zaman.
# Kiss me with your eyes # # a secret embrace #
Yeni bir şey almayalı çok uzun zaman olmuştu.
It's so long since I had anything new!
Seni burda görüyorum, aynı anda da uzakta, çok çok uzakta ve çok uzun zaman önce sanki orman- - Sanki orman içinde bir açıklıkta görüyorsun.
I see you here and, at the same time, further away and still further away and way, way back... in a long place like a... like a forest glade?
Çok uzun zaman önce, deniz ötesi uzak bir ülkede cesur ve korkusuz şövalyeler üzerinde yetkisi olduğuna inanan küçük bir çocuk yaşarmış.
Long, long ago, in a faraway land across the sea, there lived a little boy who considered himself quite an authority on brave, fearless knights.
Bu savaşta zamanın önemi büyüktü. Ben ortadan kalkarsam, yerime bir başkasının gelmesi ve Türkiye'nin yeni silahları alması çok daha uzun sürerdi.
Well, time counts in this war, and now with me out of the way, it'll take all that time and more with somebody else out here before Turkey can get any new guns.
Bir kadının sesini duymayalı çok uzun zaman olmuştur.
Must be quite some time, since they've heard a woman's voice.
Bu yeni ülkeye, büyükbabanızla çok uzun zaman önce geldik. Çünkü burada, çok güzel bir şey olduğunu duyduk.
To this new land, your grandfather and I came very long ago now because we heard that here is something very good.
Çok uzun zaman önce gerçekleşen bir şeymiş gibi.
Like it was something happened a long time back.
Bilirsin, bence bir kişi uzun zaman iyi şeyler öğretirse, ve bunu gönülden yapıyorsa, çok kötü bir adamı bile değiştirebilir.
You know, I think that if a person is taught good things for a long time, and if it's done from the heart, anybody, even a very bad man, will change.
Bir daha muhtemelen çok uzun zaman... O yüzden düşündüm de...
It will probably be a long time and I thought perhaps...
Seni o kadar çok hayal ettimki, bunların uzun zaman önce kurduğum bir düş olmadığına inanmak çok zor.
You have been unreal to me for so long it is hard to believe that all of this is not something I dreamed a long time ago
Çok uzun zaman önce okunmuş, geç - erliliğini yitirmiş bir kitap gibi.
I'm a worn-out article of consumption.
çok uzun zaman önce bu gezegende güçlü ve asil bir ırk yaşıyormuş.
In times long past... ... this planet was the home of a mighty and noble race of beings...
Çok uzun zaman önce yüzyıllardır görmediğimiz korkunç bir fırtına Hsi Hu'da ortaya çıkmıştı.
A long time ago... A terrible hurricane, something we've never seen since centuries, appeared in the province of Hsi Hu.
Gişelerde falan. Ama o zaman da çok uzun bir yolculuk olur.
You know, maybe at some toll or whatever, but still would be a very long journey.
Uzun zaman önce, çok uzak bir ülkede bir kral ile, iyi yürekli bir kraliçe yaşardı.
In a faraway land long ago... lived a king and his fair queen.
Bir ay çok uzun zaman.
A month is too long a time.
Ama o zaman da çok uzun bir yolculuk olur.
YOU DIDN'T SEE ANYONE H ITCHING, DID YOU? NO!
- Çok uzun. - Yeni bir parça ne zaman gelir?
- How soon for a new section?
Çok uzun zaman önce yapmam gereken bir şeyi.
Something I should have done a long time ago.
Biliyorsun seninle konuşmayalı çok uzun zaman olduğunu düşünüyordum. Gelecek ve her şey hakkında gerçek bir konuşmayı kastediyorum.
You know, I was thinking it's been so long since we had a talk you know, a real talk about the future and everything.
Çok uzun zaman önce bir arkadaşım hafta sonu için davet etmişti.
A friend invited me up for a weekend a long time ago.
Bayan Wright, aramıza bir hanımefendi katılmayalı çok uzun zaman oldu.
Miss Wright, it has been much too long since we could enjoy a lady's presence.
Yeni bir elbise almayalı çok uzun zaman oldu.
I haven't had a new dress since... Well, it's been a long time.
Hepsi de çok uzun zaman önce yazılmıştır tabii ki fakat biliyor musunuz yeni bir şiire başladı?
Of course, they were all written a very long time ago..... but do you know he has started a new poem?
Çok, çok uzun zaman önce yaşadığım bir geceyi ve senin bana hatırlattığın bir kızı anımsadım.
And I couldn't help but think about a night a long, long time ago and with a girl that you remind me of.
Bir bebeği tutmayalı çok uzun zaman oldu, Martha.
It's been a long time, Martha, since I held a baby.
Bir birimizi görmeyeli çok uzun zaman oldu.
It's so long since we've seen each other.
çok uzun zaman oldu 115
çok uzun bir süre 23
çok uzun zaman önce 42
çok uzun zamandır 30
çok uzun sürdü 28
çok uzun sürmez 60
çok uzun 117
çok uzun zaman 27
çok uzun sürmeyecek 22
çok uzun zaman önceydi 42
çok uzun bir süre 23
çok uzun zaman önce 42
çok uzun zamandır 30
çok uzun sürdü 28
çok uzun sürmez 60
çok uzun 117
çok uzun zaman 27
çok uzun sürmeyecek 22
çok uzun zaman önceydi 42
çok uzun değil 30
uzun bir zaman 22
bir zamanlar 253
çok üzgünüm 1758
çok üzüldüm 280
çok uykum var 28
çok uzaklarda 16
çok üzgün 38
çok uzak 78
çok üzgünüm efendim 30
uzun bir zaman 22
bir zamanlar 253
çok üzgünüm 1758
çok üzüldüm 280
çok uykum var 28
çok uzaklarda 16
çok üzgün 38
çok uzak 78
çok üzgünüm efendim 30
çok üzücü 155
çok üşüyorum 45
çok uzakta 50
çok üşüdüm 19
çok utanıyorum 107
çok uzak değil 39
çok uzaklara 31
çok utandım 66
çok üzgünüz 53
çok üzgündü 22
çok üşüyorum 45
çok uzakta 50
çok üşüdüm 19
çok utanıyorum 107
çok uzak değil 39
çok uzaklara 31
çok utandım 66
çok üzgünüz 53
çok üzgündü 22