English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ Ö ] / Önemli bir şey değil

Önemli bir şey değil traduction Anglais

2,542 traduction parallèle
Önemli bir şey değil, teknik bir mesele.
Oh, it was nothing important, a technical issue.
Pek önemli bir şey değil.
Oh, it's basically nothing. Ohh.
Önemli bir şey değil.
It's not a big deal, really.
Sen merak etme. Önemli bir şey değil.
Don't worry about it.
"Önemli bir şey değil" ne demek biliyorum ben.
- It's nothing. - Okay, I know what "nothing" means.
Evet, önemli bir şey değil.
Yeah, it's nothing.
Sadece bir şey için ses çıkaran yazı tahtasına ihtiyacı varmış. Çok önemli bir şey değil.
She just needed a sounding board about something, it's really no big deal.
Annen sadece bir şey hakkında tavsiyemi istedi. Çok önemli bir şey değil.
Your mom just wanted my advice on something.
Şey, madem önemli bir şey değil, neden bana söylemiyorsun?
It's not a big deal. - If it's not, why can't you tell me?
- Önemli bir şey değil.
No big deal.
Önemli bir şey değil.
Nothing in particular.
Önemli bir şey değil.
It's no big deal.
Çok önemli bir şey değil.
It's no big deal.
Başına gelenlerden sonra biraz dinlenmeyi hak ediyorsun. - Dün gece bana anlatmıştın, unuttun mu? - Çok sarhoştum, önemli bir şey değil.
oh you desereve a bit of down time after what you've been trought you were telling me about it last night, do you remember?
Bu yemek yemekten daha önemli bir şey değil mi?
Isn't that more important than checking out restaurants?
- Önemli bir şey değil.
- Nothing important.
O kadar önemli bir şey değil.
No, no, no. It's not that big of a deal.
Önemli bir şey değil.
Oh, you know, not much.
Önemli bir şey değil.
It's nothing.
Evet, önemli bir şey değil.
Yeah, it's no big deal.
Önemli bir şey değil, efendim.
Oh. Uh, it's- - it's nothing, sir.
Anladım, efendim, fakat önemli bir şey değil.
Sure, sir, but really, it's nothing.
Ve beraber oturuyorlar, çok da önemli bir şey değil.
And they're just sitting together, like it's no big deal.
- Önemli bir şey değil.
- It's nothing.
- Hayır, önemli bir şey değil.
- It's nothing.
Önemli bir şey değil.
It's okay.
Önemli bir şey değil. Her yerde var.
Not a big deal, they're everywhere.
Çok da önemli bir şey değil. "
It's so not a big deal. "
Önemli bir şey değil!
Nothing important!
Önemli bir şey değil.
It's not that big of a deal.
Genç oylar var ama ön seçim için önemli bir şey değil.
There is a youth vote, but it isn't big, not in a primary.
Önemli bir şey değil.
No big deal.
Önemli bir şey değil.
Oh, it's nothing.
Tabii, önemli bir şey değil.
Well, Charlie and I were planning to grill on the rooftop.
Öyle önemli bir şey değil.
So not a big deal.
- Pek önemli bir şey değil.
- Nothing much.
Patent'e itiraz önemli bir şey değil, tamam mı?
The patent dispute is not an issue, okay?
Hayır, önemli bir şey değil.
Uh, no, it's nothing.
- Önemli bir şey değil. Son zamanlarda garip davranıyorsun.
You're in a weird mood.
Önemli bir şey değil.
Wait. It's nothing.
Çok da önemli bir şey değil.
This is a no-brainer.
Önemli bir şey değil. Orada Earl ve Emma'nın kuru temizlemecisi var tam köşeyi dönünce.
There's an Earl and Emma's dry cleaners right around the corner.
Yok bir şey, önemli değil.
I can't wait to hear.
Bir şey söyleme. Önemli değil.
- Don't say anything, it's OK.
Yok bir şey, önemli değil.
Nothing, it doesn't matter.
- Yok bir şey ya, önemli değil.
- Uh, nothing, no big deal.
Önemli değil... başka bir şey lazım mı?
- My pleasure... nothing else?
Önemli bir şey değil!
No Biggie.
Bu önemli bir şey, Dan. Yeterli değil.
It's not enough.
Önemli bir şey kayıp değil.
Nothing important.
Hayır ve bu o kadar önemli bir şey de değil ama eve gelmeden önce duymak isteyeceğini biliyorum.
No, and this isn't that big a deal, either, but I knew you'd want to hear before you got home.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]