Önemli olduğunu söylüyor traduction Anglais
176 traduction parallèle
- Ama önemli olduğunu söylüyor.
- But he says it's important.
Önemli olduğunu söylüyor.
He says it's urgent.
Çok önemli olduğunu söylüyor.
She says it's important.
Komuta yargılarım, diğer faktörlerin de önemli olduğunu söylüyor.
But in my command judgement, they outweigh other factors.
Önemli olduğunu söylüyor.
He says it's important.
Oldukça önemli olduğunu söylüyor.
He says it's quite important.
Doktorum da bu adımın benim için önemli olduğunu söylüyor.
My analyst thinks this move is key for me.
- David çok önemli olduğunu söylüyor.
- David says that it's very...
Önemli olduğunu söylüyor.
This girl has a promising future.
Ne olursa olsun sizi görmek istiyor, önemli olduğunu söylüyor.
She asks for you anyway, she says it's important.
Önemli olduğunu söylüyor.
She says it's important.
- Önemli olduğunu söylüyor
- He says it's important.
Hepimiz de edebiliriz. Çünkü Kaptan önemli olduğunu söylüyor... ve hepimiz ona güveniyoruz.
All of us can because the Captain says it's important and we trust him.
Bev, Maine'den arayan biri önemli olduğunu söylüyor.
- Bev, someone calling from Maine says its important.
Önemli olduğunu söylüyor.
Sir Lawrence Wildman.
Önemli olduğunu söylüyor Shelly.
Now, Shelly, he says it's important.
Çok önemli olduğunu söylüyor.
He says it is very important.
Önemli olduğunu söylüyor.
He says it's very important.
Seni sevdiğini ve çok önemli olduğunu söylüyor.
He says he loves you, and it's really important.
- Önemli olduğunu söylüyor.
- She says it's important.
Önemli olduğunu söylüyor.
Noah Banes is on one. He says it's important.
Führer böyle bir manevi desteğin çok önemli olduğunu söylüyor.
The Fuhrer says that kind of moral support Is very Important.
Çok acil ve önemli olduğunu söylüyor.
She says it's extremely urgent.
Ama sorun şu ki, o önemli olduğunu söylüyor.
The problem is that according to him, it is.
Her zaman önemli olduğunu söylüyor.
She always says that it's important.
Ve donanma bunun senden, ondan, benden daha önemli olduğunu söylüyor.
The navy says it's more important than you, him, me, fine.
Ama çabuk olun, çok önemli olduğunu söylüyor.
Just really quick — she says it's very important. Very well.
Önemli olduğunu söylüyor.
Says it's important.
Önemli olduğunu söylüyor. - Bir sorun mu var?
- Something wrong?
Menajerim önemli olduğunu söylüyor.
My agent says it's important.
- Önemli olduğunu söylüyor -
- She says it's important- -
- Adam önemli olduğunu söylüyor.
- The man says it's important.
Ofisinde bir adam var. - Eğer yanlış anlamadıysam babanmış. Önemli olduğunu söylüyor.
I'm putting the kind of time you had on you.
Müdür Yardımcısı Follmer, bu soruşturmada iş birliği yapmanızın önemli olduğunu söylüyor, Ajan Scully.
What A.D. Follmer is saying is... your cooperation is important... to this investigation, Agent Scully.
Avukatlar burada gerçekleşen herhangi bir sıradışı olayın rapor edilmesinin önemli olduğunu söylüyor böylece doğru düzgün araştırma yapılabilirmiş, ve bu fenomenleri bilimsel ve gerçekçi bir şekilde açıklayabilirlermiş.
The lawyers say it is imperative that we all report any strange or odd occurrences so that they can be promptly investigated, and these phenomena explained in a rational and scientific manner.
Önemli olduğunu söylüyor.
She says it's urgent.
Nicky, bir şey bana bir yerlerde önemli bir şeyin olduğunu söylüyor.
Nicky, something tells me that something important is happening somewhere.
Telekste önemli bir mesaj olduğunu söylüyor.
He says there's something important on the Teletype six or seven items back.
Hepsi gece yarısından önce olduğunu söylüyor. Bu çok önemli.
- They all say it never happened after midnight.
- Önemli bir bilgiye sahip olduğunu söylüyor.
- Says he's got some important information.
Çok önemli olduğunu söylüyor.
He says it's important.
Haydi, önemli haberlerin olduğunu söylüyor fakat onların ne olduğunu söylemiyorsun.
Come on, you tell me you've got big news and now you won't talk. tell me.
Kız arkadaşının örgütte çok önemli yeri olduğunu söylüyor.
He says your girlfriend is very important in the network.
Babam çok önemli bir sipariş olduğunu ve hemen ulaştırılması gerektiğini söylüyor.
Father says it's an important shipment and must be delivered immediately.
Özel olduğunu söylüyor. Çok özelmiş ve çok önemli.
She says it's private, very private and very important.
- Çok önemli olduğunu, söylüyor.
- She says it's very important.
Elinde görevle ilgili önemli bilgiler olduğunu söylüyor.
She says she has important information about the mission.
Başta bir gerilim filmine şarkı sokma konusunda oldukça tereddüt ettim. Ama Bob, Casablanca'da, ki bu şimdiye kadar yazılmış en önemli senaryolardan biridir, aynı şeyin olduğunu söylüyor.
At first I was nervous about putting a song in a thriller... but Bob says that Casablanca, one of the greatest screenplays ever written... did exactly that.
Yani.. ne kadar önemli olduğunu kendisi böyle söylüyor.
So that... that says it, I think, right there how significant he felt it was.
Milli Güvenlik teşkilatı bunun teröristlere karşı en önemli silahlardan biri olduğunu ve sistemi kötüye kullanmadıklarını söylüyor.
The National Security Agency argues it's one of its most important weapons. And that they don't abuse the system.
Bizimle tartışacağı çok önemli şeyler olduğunu söylüyor.
He says he has something very important to discuss with us.
önemli olduğunu söyledi 17
söylüyorum 133
söylüyorsun 17
söylüyor 24
söylüyorum sana 22
söylüyorum işte 19
söylüyorum size 22
önemli değil 3809
önemli degil 25
önemli 199
söylüyorum 133
söylüyorsun 17
söylüyor 24
söylüyorum sana 22
söylüyorum işte 19
söylüyorum size 22
önemli değil 3809
önemli degil 25
önemli 199