Önemli değil traduction Anglais
37,968 traduction parallèle
Fakat hiçbiri önemli değil.
But none of that mattered to me.
- Önemli değil, ben alırım.
- That's OK, I'll take her.
Gerisi önemli değil.
Nothing else matters to me.
Önemli değil, sorun yaratmak istemiyorum.
It's fine. Don't want to cause any trouble.
Önemli değil Devyn.
It doesn't matter, Devyn.
Önemli değil tatlım, seni kurtaracağız.
It's okay, baby! We're coming in after you!
- Tamam, önemli değil.
- It's okay.
Biliyorsun, önemli değil.
You know, it doesn't matter.
Önemli değil.
Okay.
İnanıp inanmaman önemli değil.
It doesn't matter if you do or not.
- Sana sandalye yok, at kuyruklu. Önemli değil.
You don't get a chair, ponytail.
Yok, önemli değil.
No, it's okay, it's not really about her.
Önemli değil.
It's all right.
Tamam, önemli değil.
It's all right. It's all right.
- Neyse, önemli değil.
Anyway, it's not important.
Köpekbalıklarını durdurmazsak roketin çalışıp çalışmayacağı önemli değil.
If we don't stop the sharks, it won't matter if the rocket works.
- Önemli değil.
- Tell me. - It doesn't matter.
Önemli değil, kendim olmaya hazırım.
It's all right. I was ready to be myself.
Önemli değil.
- No, no, I know.
Öpmesen de hayatım önemli değil.
I'll risk it if you don't.
- Önemli değil.
- It doesn't matter.
Önemli değil.
Doesn't matter.
Yok, önemli değil, gerçekten.
No, no, that ´ s - - that ´ s fine, really.
- Önemli değil, ilişkiyi bitirdim.
It doesn't matter. I ended it.
- Önemli değil.
- thank you for that. - Okay.
Önemli değil, ben gidip alırım.
No problem. I'll just get over there and get them.
Ne kadar küçük olduğu önemli değil.
No matter how small.
Her neyse, önemli değil.
Yeah. Doesn't matter.
Ama önemli değil.
But that's all right...
Önemli değil.
It's fine.
Hiçbir şey önemli değil.
Nothing's important.
önemli değil.
Doesn't matter.
Hayır hayır, önemli değil, tamam.
No, no, it's fine.
Hayata farklı bakıyor insan, mesela sonsuza dek yalnız yaşayabilirsin, hiç önemli değil.
It puts shit into perspective, like how you can live your whole life alone and... it's-it's fine.
- Önemli değil Jimmy, denedik en azından.
It's okay, Jimmy. We tried.
- Önemli değil.
- That's all right.
Ama o çok da önemli değil.
But she's of little consequence.
Ne kadar haklı olduğunuz hiç önemli değil.
Doesn't matter how right you are.
Ama bunların hiçbiri önemli değil, niye biliyor musun?
But none of that matters, you know why?
Önemli bir şey değil, sokak lambasını değiştiriyorlar.
It's nothing, they're changing the streetlight.
Balo için birini bulmak önemli, öyle değil mi?
Having a date to the prom is important, yes?
- Çok da önemli bir şey değil, değil mi?
( gasps ) - It's not that big of a deal, right?
Önemli olan bu değil.
It's not important to this story.
Önemli değil.
Excuse you.
Hiç önemli değil.
It was nothing.
Öyle çok önemli bir şey değil.
It ain't no big deal.
Önemli değil.
Or not.
Önemli bir şey değil.
Nothing serious.
Önemli bir şey değil.
Some locals broke into a supply depot.
Önemli bir şey değil.
What's the big deal?
Önemli bir şey değil.
Don't worry about it.
önemli degil 25
önemli değil mi 21
önemli değildi 25
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
önemli değil mi 21
önemli değildi 25
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154