English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ Ö ] / Öyle yaptım

Öyle yaptım traduction Anglais

2,005 traduction parallèle
Öyle yaptım yine de iyileşti.
I did, but it healed anyway.
- Tabii ki öyle yaptım, öldüğünü sanıyordum!
- Of course, I thought he was dead.
Ben de aynen öyle yaptım.
I certainly did
- Ben öyle yaptım.
- I was doing it!
Öyle yaptım.
And myself too.
O delikten çıkmamı söyledin ve ben de öyle yaptım.
Well, you told me to leave the hole and so I did.
Ben de öyle yaptım.
That is what I did.
Etraftaki diğer insanlarla da tanışmamı istemiştin ben de öyle yaptım. Kahvaltıya gelecekler.
You said you wanted me to get to know other people in the area so that's what it is, a morning coffee.
- Öyle yaptım zaten.
I'm sure I did.
- Öyle yaptım zaten.
- I think so.
Ne söylendiyse öyle yaptım.
I've done everything I was told to do.
Ben de öyle yaptım.
And now, so have I.
Neden öyle yaptım, ben de bilmiyorum.
I don't know why I just did that.
Ama ben de öyle yaptım.
But so did I.
Biliyorum Rosanna, ben öyle yaptım.
I know, Rosanna, I did it.
Ben de öyle yaptım.
And so did I.
- Evet, öyle yaptım.
- Yeah, I did.
İlk ben bozmuş olsam bile, ağzımı kapalı tutmamı istiyorsan devam et. Daha önce nasıl yaptıysan öyle devam et.
Even if I broke it first, if you want to continue to keep my mouth shut, carry on acting like how you did before.
- Hepsini kendim yaptım. - Öyle mi?
I make everything myself.
Bendim, öyle bir niyetim yoktu, öyle planlamadım, zaten plan falan yoktu, plan yapamazsın anlık kararlar alırsın ve ben de öyle yaptım.
That was me. I didn't mean to. I didn't plan that.
Şimdi öyle yaptığını düşünüyorum.
I'm thinking now that maybe you are.
... ulumaya başlayınca o kadar da eğlenmemeye başladı. Hele bir de Tulip'i yürüyüşe çıkarmaya çalıştığında iyice çöktü. Öyle ki, benim yaptığım bir hataya düştü.
Nancy found it less amusing still when she tried to take Tulip for walks and fell into the error I had made of attempting to beat off her escort, which resulted in a torrent of complaints amongst the locals that she'd been seen in torn clothes and flesh.
Öyle yaptığımı sanıyordum :
I thought I did.
Sana biraz Avustralya çikolatası, benim yaptığım bir ponpon ve öyle yemeği niyetine yediğim Lamington denilen bir kek yolluyorum.
I'm sending you some Australian chocolate, a pompom I made and a cake called a lamington, which I was meant to eat for lunch.
Öyle yaptığımı sandım!
I thought I did!
- Evet öyle. Amerika Ordusu'nun Komando Alayı'na ve Özel Kuvvetlerine bağlı olarak Irak ve Afganistan'da özel operasyon askeri olarak yıllarca görev yaptım.
I served several years in the US army as a special operations soldier in Ranger regiment and Special Forces, and I had served in Iraq and Afghanistan.
Bence sen de öyle olmalısın. Bunu yaptın mı üç misli büyüyeceksin.
You must be so too, if heed me which to do trebles thee o'er
- Gerçekten öyle yaptıklarını mı düşünüyorsun?
- I do not think that's what they do.
Öyle dans eden birinin ne yaptığının farkında olması lazım elbet.
I mean, anybody who dances like that can't possibly be self-conscious.
Sen de biliyorsun ki, babam doğru olduğuna inandığım şeyi yapmamı isterdi. O hep öyle yaptı.
You know that Papa would want me to be firm in the right, as he always was.
Oysa sen, Bay B ile yaptığım anlaşmayı mahvettin, öyle değil mi?
You, on the other hand, you just had to screw up my deal with Mr. B, didn't you?
Çünkü sonunda öyle ahmakça bir şey yaptın ki başından peri yaptığım hatayı anladım :
And I should thank you because you finally did something so asinine that I can see what my problem's been all along.
Öyle yaptın canım, bu yüzden seni çok seviyoruz.
So you did, darling, and we love you for it.
Tanrım, ne yaptınız öyle!
My God, what-what have you done? Damn it!
Öyle dedim, çünkü öyle yaparsam belki sen yaptığını söylersin sanmıştım.
I said it because I thought you had and I wanted to be mean.
Neden öyle bir şey yaptım bilmiyorum.
Yeah. I don't know why I did it.
Öyle bir alışkanlık yaptı ki, üzgün müyüm yoksa susadım mı anlayamaz oldum.
It got so I couldn't tell if I was sad or just thirsty.
Sen herkese benim hayatımı anlatabiliyorsun seks yaptığımı herkese söyleyebiliyorsun, ama ben ona soramıyorum, öyle mi?
You can tell everybody about my life about me having sex and who with, but I can't ask him?
Kibirlilik yaptım. Ben öyle düşünmemiştim, Castle.
I was arrogant.
Boyd'un yaptığını mı düşünüyorsun yoksa öyle mi istiyorsun?
Do you think it's Boyd? Or do you want it to be Boyd?
- Aynen öyle yaptım, Jeff.
- Yes, I did, Jeff.
Öyle bir şey yaptığım yok.
I'm not doing that thing.
- Öyle mi? - Evet. İşimi yaptım ve hastalık falan da kapmadım ki ben bunu bir başarı olarak görüyorum.
You know, I worked my act, didn't get a stomach virus, which I consider to be some kind of coup.
Koca hükümetin aciz vatandaşına yaptıkları hakkında en harika kapanış konuşmalarımdan birini yapıyordum. Hatta sonlara doğru öyle harika bir an geldi ki eyalet mührüne doğru parmağımı uzatıp "Kendinizden utanın!" dedim.
I had one of the greatest closing arguments of all time - all about the big government rolling over the little guy, and I even had this great moment at the end... where I would point to the state seal and I'd say, "Shame!"
Üzgünüm, biraz huysuzluk yaptım galiba ama artık bunu yapmak istemediğim konusunda bana biraz daha anlayış göster. Öyle işte.
I'm just saying.
Nasıl istersen öyle düşün. Ama bil ki yaptıkların yüzünden insanlarımızın vebali senin üzerinde.
Think of me what you will, but know that, because of your actions, our people's blood is on your hands.
Yapabildiğim herşeyi yaptım, Öyle işte...
I did everything I could, just so that...
Elbette öyle, ama insanların, yaptığımız seçimleri anlaması için de bulunmaz bir fırsat.
Of course, but it's a way of making people understand our choices.
Sanırım bunu benim yaptığım söylenebilir. - Öyle mi? - Evet.
Guess you could say I done that.
- # Mutlu yıllar sana # - Evet. Aynen öyle yaptım.
The Pod Zombies got Brick!
Burada öyle yaptığımı yazmışlar.
That's what they're saying.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]