English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ A ] / Alıştım artık

Alıştım artık traduction Espagnol

285 traduction parallèle
Gürültüye alıştım artık.
Pues, ya me acostumbré al ruido.
Alıştım artık.
- Estoy acostumbrada.
Hiç sorun değil, benim adıma karar verilmesine alıştım artık.
Yo estoy acostumbrada a que decidan por mí.
İyi olurdu Steve... ama tropiklere alıştım artık.
Me encantaría, Steve, pero me he acostumbrado al trópico.
Bir sürü düşmanım var. Alıştım artık.
Estoy acostumbrado que la gente me odie.
Alıştım artık.
Estoy acostumbrado.
- Alıştım artık.
Acabas acostumbrándote.
korkarım ama alıştım artık
Sí. Pero me he acostumbrado.
Rahibe manastırında olan korkunç şeylere alıştım artık. Şimdiki neymiş? Söylemedi.
Ya estoy acostumbrado a las terribles cosas que pasan en el convento que es ahora.
Ruhsal çöküntü ve takıntılarıyla yaşamaya alıştım artık.
Aprendí a vivir con sus rabietas y depresiones.
Alıştım artık.
Ahora está mejor.
Sanırım alıştım artık.
Ahora ya le agarré la mano.
Alıştım artık.
Me he acostumbrado.
Ne bileyim... Buna alıştım artık.
Estoy acostumbrada a ir así.
Buna alıştım artık.
Estoy acostumbrado.
Su buz gibi! - Alıştım artık.
- Estoy acostumbrado.
Ama ben alıştım artık.
Pero estoy acostumbrado.
Ama artık alıştım.
Pero me he acostumbrado.
Bunalmıştım. Artık son buldu ve pişman değilim.
Pero al final te hartas de sus amenazas de autodestrucción.
Saçındaki ilk beyazı gördüğümde ev işini daha neşeli yapmıştım. İki yıl sonraysa tanınmaz hale gelmişti. Kadınlar artık peşinden koşmuyordu.
Cuando una mañana vi su primera cana... no pensé lo que iba a ocurrir, al cabo de dos años estaba irreconocible, perdió su frescura, las mujeres no lo buscaban.
Peder ben bu yollardan çok geçtim, artık alıştım.
He pasado por esto otras veces, es como en nuestro antiguo hogar.
- Artık alıştım.
- Estoy acostumbrado.
Aslında artık bu halime alıştım.
Yo no me parezco a ti.
Artık alıştım.
Ya me acostumbré.
Artık tüm olan bitene öyle alıştım ki.
Cuándo ya que he conocido otra cosa.
Ya da artık herhangi bir şeyin seni etkilememesine alıştın mı?
¿ O ya está s tan acostumbrado que nada te conmueve?
Ben artık sakin, sessiz köy hayatına alıştım.
Estoy acostumbrado a la vida sencilla y tranquila del campo.
Artık alıştım ama başlangıçta çok zordu.
Ahora lo llevo mejor, pero fue muy duro.
Buna da alıştığında artık uzun kayış kullanmaya başladım.
Y, cuando hacía eso, comenzé con la correa.
Alıştım artık. Gördün mü?
¿ Has visto?
Bana yine hintyağı verdiler, ama anlasınlar artık neredeyse 20 yıldan sonra alıştım buna, etkisi olmuyor. "
"Me dieron aceite de ricino otra vez. pero después... " de 20 años, deberían darse cuenta de que...
artık iyice alıştım görünüyor.
Muchas, pero ahora me parecen falsas.
Alıştım artık.
Blasfeme, ya estoy acostumbrada.
- Evet ama artık yola alıştım.
- Solía ser cazador de recompensas.
Hayır, artık alıştım.
No, me estoy acostumbrando a verla.
Prenses'e vaftiz evladı Bayan Armstrong'un genç kızlık soyadını da sordum. Artık bilmezlikten gelemezdi, onu söylemeye zorlamıştım.
Al preguntar a la princesa Dragomiroff el nombre de soltera de su ahijada, la Sra. Armstrong no podía, como madrina, aducir ignorancia así que dijo :
Ona geri dön gitsin ben de artık alıştığım hayatıma geri döneyim.
Vuelve con ella para que pueda volver a mi vida normal.
- Kesinlikle sayın baş komiserim. - Alıştınız mı artık?
Muy bien, mi coronel.
Artık alıştım.
Ya me estoy acostumbrando.
Ve sonra ışı bana hakaret ederek bitiriyorlar, alıştım, artık bana hiç tesir etmiyor.
estoy acostumbrada, ya no me afecta.
Bay Korshack, bu kızlar artık bizim geçmişte görmeye alıştığımız geleneksel kadın tipinin yerini mi alacak?
Señor Korshack, ¿ cree que estas chicas reemplazarán lo que se ha considerado en el pasado el tipo convencional?
Sanırım artık beni şaşırtmana alıştım.
No estaría sorprendida si me hubieras sorprendido.
Asıl tuhaf olan ne biliyor musun? Gördüğümde fark ettim ki, bir şekilde atlatmıştım artık.
Lo curioso de ello es que al verlo, me he dado cuenta de que había superado algo, de algún modo.
Size zahmet olacak ben artık bu hayata alıştım tanrı bana göz vermedi ama....... yinede okuma yazma öğreniyorum.
¿ Qué más da? Dios quito la luz de mis ojos...
Ama artık tanıştığımıza göre, Bay Lee... Ben, diğer işlerimin dışında sanatta nadir hizmetler sağlarım ve sanata nadir hizmetler sağlayan bir kişi olarak edindiğim deneyimler bana yazarların biraz muhtaç insanlar olduğunu öğretti.
Pero de hecho, Sr. Lee, soy, entre otras cosas, proveedor de servicios al mundo de las artes y por mi experiencia en servicios muy raros, encuentro que los escritores tienen enormes necesidades.
Alıştığımız aşırı lüks hayatı artık süremeyeceğiz.
El ritmo de vida luioso al que estamos acostumbrados se ha acabado.
Dişlerimi sayarak boşa zaman harcamam Hatta, sınırlı yaşamları olanlara lokomotiflik yapmayı da sevmem Ama artık alıştım.
No paso tiempo contando lo que queda de mis dientes. No disfruto de una lucha de tractores. Es una vida limitada, pero me he acostumbrado.
Artık yarım adam olmaya alışmıştım.
Me había acostumbrado a ser medio hombre.
"Uyu artık." Şu anda rüyanın yarısına varmıştım... Eğer sen beni bu tarafa atmamış olsaydın.
"Duérmete." Estaría a mitad de camino al país de los sueños... si no me hubieses tirado ésta.
Ona geri dön gitsin ben de artık alıştığım hayatıma geri döneyim.
Solo vuelvan, para que pueda seguir con mi vida de servicio al cliente.
Demek istediğim, bu davranışlara artık alıştım.
Me he acostumbrado a que me traten como a un hipo-spray.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]