Anahtar yok traduction Espagnol
664 traduction parallèle
Üzerinde anahtar yok.
No hay llave en la cerradura.
Öyle bir anahtar yok.
No existe tal llave.
Evet, ama onda anahtar yok.
- Sí, pero no tiene llave.
Anahtar yok.
No tengo la llave.
- Anahtar yok deme sakın...
- ¿ No me dirá que... - Sí.
- Başka bir anahtar yok mu?
- ¿ No hay otra llave?
- Ne dedin sen? Anahtar yok.
- ¿ Quiere repetir eso?
Anahtar yok mu? Arabayı sürmeye devam et kapıyı kırarak gir.
- Métete con coche y todo.
İçeride anahtar yok mu?
- ¿ No hay una llave de su lado?
Anahtar yok.
No tengo la llave para esta puerta.
Banyonun kapısında anahtar yok.
La puerta del baño no tiene llave.
Banyonun kapısında anahtar yok dedim.
Digo que la puerta del baño no tiene llave.
Hiç anahtar yok.
No están las llaves.
Kasanın içinde kilit yok, anahtar yok pencere yok ve ekmek yok ama her tarafta kablo var.
Sin cerradura, ni llave, ni ventana. Un cofre sin dinero, pero con cables por doquier.
- Anahtar yok.
- La llave no está.
- Anahtarı bende yok.
- No tengo una llave para eso.
O anahtar elindeyken, hırsız 2500 kapıyı açabilir, binlerce dolap ve kabini ise söylememe bile gerek yok.
Con esa llave maestra, el ladrón podrá abrir 2500 habitaciones... además de millares de armarios.
Anahtar konusunda yalan söylemek için özel nedenlerin var, ona şüphe yok.
Sin duda, tiene motivos privados para mentir sobre la llave.
Anahtarı yok. Kız, başka nasıl içeri girdi o zaman?
¿ De qué otra manera puede haber entrado aquí la chica?
- Anahtarım yok.
- No la tengo.
O viski şişesini onun dairesine Cuma gecesi getirmemişsin. Ve sende dairenin bir anahtarı da yok.
Usted no llevó el whisky a su casa el viernes y no tiene la llave de su piso.
Anahtar yok ki.
No hay llave.
Anahtarın cebinde olduğuna şüphem yok.
No tengo dudas de que tiene la llave en el bolsillo.
- Anahtarı yok amirim.
- No hay llave.
Anahtar yok.
No hay llave.
O zaman anahtarıma ihtiyacın yok.
Bueno, entonces no necesitarás la Ilave.
Knudsen? Kapısı kilitli. Anahtar da yok.
La puerta está cerrada y la llave ha desaparecido.
- Bende anahtar falan yok.
- No tengo las llaves.
- Anahtar falan yok. - Ne?
- No hay tal llave.
Anahtarı çevirirsen, buum, ve Nick artık yok.
Arrancas y ¡ pum! Adiós Nick.
- Odanın anahtarı yerinde yok.
Pero no está la llave...
- Anahtar yok.
- No hay llave.
Anahtarın yerini biliyorum ama onların haberi yok.
Sé dónde guardan la llave maestra. No saben que lo sé.
Anahtar deliğinden bakmak yok.
Prohibido mirar por el ojo de la cerradura.
Kapı kapalı. Anahtarı yok mu?
Cariño, la puerta está cerrada, no tenemos llave.
Hayır, anahtarı aldım. Sorun yok.
No, tengo la llave, está bien.
Benim oda kapımda anahtar deliği yok.
Mi puerta no tiene cerradura.
Kapıda anahtar deliği yok!
¡ Mi puerta no tiene cerradura!
Çocuk odasının anahtarı bende yok, Dudley'ler de eve gittiler.
Yo no tengo la llave del cuarto de la niña y los Dudley se han ido ya.
Yani onu yok etmek yerine, beş tane mikro-devre anahtar çıkardık.
Así que en vez de destruirla le quitamos las cinco llaves de microcircuitos.
Bu filmi yok edip parçasını bırakmayacağınıza yemin ederseniz, size Kazablanka'daki kasamın anahtarımı vermekle kalmam, sigortadan alacağım paranın da
Si mejura que va a destruir esta película completamente, no sólo le daré la llave de mi caja fuerte de Casablanca, sino que dividiremos el seguro,
Mikro anahtarı nasıl yok ettiğinizi söylerseniz, raporumu tamamlayacağım.
El informe estaría completo... si me dijeses como te deshiciste de la micro-llave.
Duvara tırmanamazsın ve anahtarımız da yok.
No se puede escalar el muro y hemos perdido la llave.
Yedek anahtarınız yok mu?
¿ No tienes una extra?
Anahtar konusunda yalan söylemek için özel nedenlerin var, ona şüphe yok.
Sin duda tiene motivos privados para mentir sobre esa llave.
Anahtarı yok.
¡ No la tiene!
O viski şişesini onun dairesine Cuma gecesi getirmemişsin. Ve sende dairenin bir anahtarı da yok.
No llevó una botella de whisky el viernes noche ni tiene llave del apartamento.
Anahtar yok.
¡ Pero si no hay llave!
Neden? Onda anahtarı yok ki.
No tiene la llave.
Yedek anahtar varsa sorun yok. Siktirip gidebilirsin.
Tienes otro par, por lo tanto ¡ fuera de aquí!
- Tanrım, anahtarın yok.
- D ¡ os mío, no t ¡ enes Ia llave.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65