Kötü değil traduction Espagnol
10,994 traduction parallèle
Çok kötü değil.
No está muy mal.
- Sohbet edince o kadar da kötü değil.
No es tan malo una vez que llegas a conocerle.
gerçekten o kadar kötü değil
Realmente no es tan malo.
"Kötü değil" mi?
¿ "Que no están malos"?
Kötü değil.
No nos va mal.
O kadar da kötü değil.
No es tan mala.
Fakat o kadar da kötü değil.
No es tan malo.
O kadar kötü değildi, değil mi?
No fue tan malo, ¿ lo fue?
O kadar da kötü değil, değil mi?
No está mal, ¿ verdad?
Çok kötü değil.
No está tan mal.
Kötü değildi, değil mi?
Ah, no estaba mal, ¿ verdad?
Brian salak biri olmak o kadar kötü değil.
Brian, ser un idiota no es tan terrible.
Bilemiyorum büyükbaba, burası o kadar da kötü değil.
No sé, abuelo. En el fondo esta casa no está tan mal.
Birisinin onu öldürmek istediğini göz önünde bulundurursak, kötü değil.
No está mal, considerando que alguien trató de matarla.
Benim gramerim kötü değil.
Yo no hablo mal.
O kadar da kötü bir yer değil.
No está tan mal.
Yeni olmak kötü bir şey değil ki. Yeni başlangıçlar, taze kanlar.
Bien, ser nuevo no es algo malo... nuevo comienzo, sangre nueva.
Şimdiye kadar yaşadığım en kötü şey bu değil.
No es el peor trabajo que he tenido.
Kötü bir sey degil.
Nada siniestro.
Çok da kötü sayılmaz, değil mi?
No está mal, ¿ no?
Tamam, üzücü ve çok kötü bir olay ama bizim sorunumuz değil, o yüzden burnunu sokma.
Vale, es triste y un desastre, pero no es problema nuestro, así que déjalo.
- O kadar da kötü bir şey değil gibi.
Eso podría no ser tan malo.
- Çok kötü bir şey değil.
Nada muy duro.
Böyle kötü adamları değil.
No malos les gusta esto.
Bizim soruşturmayı sonlandırmamızı isterdim, kötü adamların değil! Bayanlar, baylar tuvalet tamir edildi.
Lo digo solo para que conste en acta, me gusta cuando terminamos las investigaciones nosotros, y no los malos. Señoras y señores, el baño está arreglado. ¡ Bien!
Henüz değil, ama bu onu cinayetle ilgili yapar, ve bu kötü komşuluktur.
Todavía no, pero lo ubica próximo al asesinato y eso es una muy mala posición.
Hukuk fakültesinde sana avukatların suçluları iyi gösterdiğini değil suçluların bizi kötü gösterdiğini öğretirler.
En la Facultad de Derecho no nos enseñan que los abogados no mejoramos a los criminales... Los criminales nos empeoran a nosotros.
- Sen şu kötü annesin, değil mi?
Oh, tú eres la mala madre, ¿ no?
Demek ki dünyaya bir Alex Reid daha gelecek. Bu kötü bir şey olamaz değil mi?
Bien, oye...
Bana göre, bu benim görevim ve her şeyin çok kötü olduğu her gün varoluş mücadelesinin verildiği bugünlerde bence kayıtsız kalmak mümkün değil.
Para mí, ese es mi deber, y en este momento crucial de nuestras vidas, cuando hay tanta desesperación, cuando cada día se trata de sobrevivir, creo que es inevitable involucrarse.
Şirketinizin şu anki boruyolu dünyadaki en kötü şey değil.
Su compañía es actualmente un oleoducto eso no es la peor cosa en la tierra.
Senin için burada olmanın ne kadar kötü olduğunu hayal bile edemiyorum ama uzlaşmayı yapmak çözüm değil.
No puedo imaginar lo horrible que debe ser para ti, aquí, pero aceptar el trato no es la solución.
- Haydi, Mar. O kadar kötü bir şeyden hayırlı bir şey çıkabileceğine inanmıyorsun, değil mi?
No creerás que nada bueno puede venir de algo tan malvado, ¿ verdad?
Kötü bir şey değil bu.
No es algo malo, por cierto.
Çok kötü bir tesadüf gibi, değil mi?
Parece demasiada coincidencia, ¿ no lo crees?
Göründüğü kadar kötü değil burnum hep kanar benim.
Soy de sangrar mucho.
Ferdisin ancak Yunan değilsin ki bu noktada bu, kötü bir şey değil.
Sí. Pero no eres griega, lo que, en este caso, no es nada malo.
Ne kötü bir durum değil mi? Evet, hükümet... Çok acımasız.
Sí, el gobierno, es... es bastante diabólico.
Çok iyi değil ama en azından daha kötü hissetmiyorum.
No mejor, pero al menos no me siento peor.
Gerçekten kötü durumda, değil mi?
Ella está realmente mal, ¿ no?
" kötü tasarılar değil,
Planes para que mejores.
Artık benim için en kötü kısım bu değil.
No es lo peor ahora.
Cliff'e kötü oldu, değil mi?
Qué lástima lo de Cliff, ¿ no?
Gerçek babanı tanımadığını biliyorum ama o kötü biri değil.
Sé que no conoces a tu verdadero padre pero... no es tan malo.
- Kötü bir şey değil bu tabii.
No creo que sea nada malo.
Sarayda bir tane bile hurda ya da kötü eser yoktur, değil mi?
No existen migajas cortesanas que no aproveches para agacharte a recoger, ¿ verdad?
Dünyada ki en kötü şey değil, değil mi?
No es lo peor del mundo, ¿ verdad?
Hiç hoş değil, Han. Ve en kötü yanı, sürekli hareket ettiğinden bir türlü doğru açıyı bulamıyorum.
Han. que no puedo encontrar mi mejor ángulo.
Belki bu çok kötü ama umurumda değil.
Quizá sea algo terrible, pero realmente no me importa.
Şu önemsiz adam, kötü polis numaran utanç verici, biliyorsun değil mi?
Sabe que su acto de policía malo es vergonzoso, ¿ verdad?
Biraz kötü bir buluşma oldu, değil mi?
He estado un poco una mala cita, ¿ eh?
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75