Nasıl olduğunu biliyorsun traduction Espagnol
699 traduction parallèle
Nasıl olduğunu biliyorsun. Her zaman ezileceğini falan düşünüyor.
Siempre piensa que te van a atropellar.
Nasıl olduğunu biliyorsun.
Ya sabes cómo es ella.
Nasıl olduğunu biliyorsun.
No sabe hacer nada!
Ardından Shep senin lider olmanı istedi, nasıl olduğunu biliyorsun.
Cuando Shep te pidió que fueras su capataz, ya sabías cómo iba la cosa.
Bunun nasıl olduğunu biliyorsun.
Ya sabes como es esto.
- Nasıl olduğunu biliyorsun.
- Sabes cómo era.
Nasıl olduğunu biliyorsun.
Tú sabes cómo es esto. Hay tanto de lo que se supone que no debo hablar.
- Nasıl olduğunu biliyorsun.
- Ud. Sabe qué se siente.
Onunlayken nasıl olduğunu biliyorsun. Tam bir sürtüksün!
Ya sabes cómo te vuelves cuando estás con él. ¡ Como una puta!
Özür dilerim, Josephine. Nasıl olduğunu biliyorsun.
Ya sabes cómo son estas cosas.
Böceklerle aramın nasıl olduğunu biliyorsun.
Sabes cómo soy yo para los bichos.
Nasıl olduğunu biliyorsun.
Ya sabes cómo era.
Nasıl olduğunu biliyorsun.
Sabes como es esto, compañero espacial.
Yapamazsın, onun nasıl olduğunu biliyorsun.
No puedes hacerlo, sabes como es.
nasıl olduğunu biliyorsun.
Ya sabes cómo va.
Üzüldüğünde nasıl olduğunu biliyorsun.
Sabes como se pone cuando anda enojado. Si.
Ben karışmak istemiyorum ama nasıl bir kadın olduğunu biliyorsun.
"No es que me importe, " pero ya ves qué clase de mujer es. "
Seni getirmeyecektim ama Denham'ın nasıl ısrarcı olduğunu biliyorsun.
No te quería traer, pero Denham insistió.
Ama kapı dışarıdan sürgüyle açılıyor ayrıca piskoposun, gece yarısı bile olsa herkesi nasıl da içeri buyur etme huyu olduğunu sen de biliyorsun.
Pero la puerta se abre desde afuera con un pestillo... y sabe que el obispo tiene la mala costumbre... de decir : "Adelante", a cualquiera. Aun a mitad de la noche.
Onun doğru sal olduğunu nasıl biliyorsun?
¿ Cómo sabes que esa era la balsa correcta?
Üstünde bir manto olduğunu nasıl biliyorsun?
¿ Cómo sabes que tenía puesto un abrigo?
Stanley'in nasıl düşüncesiz olduğunu biliyorsun.
Ya sabes lo impulsiva que es Stanley.
"Yaşayacak 10 yılın olduğunu nereden biliyorsun" dediğinde hepimizin nasıl kahkahalara boğulduğunu hatırlamıyor musun?
Nos reímos mucho cuando dijo "¿ como sabes que vivirás diez años mas?"
Tomiko'nun nasıl biri olduğunu biliyorsun, değil mi?
Sabes que a Tomiko le gustas, ¿ no?
Nasıl biri olduğunu biliyorsun.
Bueno, ya recordará cómo era.
- Bu hâlde katil olduğunu nasıl biliyorsun?
¿ Y cómo sabes que es un asesino?
Nasıl biri olduğunu sen biliyorsun.
Tú le has visto.
Onun olduğunu nasıl biliyorsun?
¿ Quién te lo asegura?
Susie, nasıl senin intihar etmeye kalkışman hakkında yalan söylediğini biliyorsam, sen de benim hakkımda söylediklerinin yalan olduğunu biliyorsun.
Susie, yo sé que miente sobre tu intento de suicidio y tú sabes que miente sobre mí.
Onun nasıl biri olduğunu nereden biliyorsun?
Bueno, ¿ sabes como es ella?
Nasıl biri olduğunu biliyorsun.
Sabe cómo es.
Radyasyon olduğunu nasıl biliyorsun?
¿ Cómo sabéis lo de la radiación?
Nasıl bir kız olduğunu biliyorsun.
Ya sabes que es muy seria
Çünkü bundan sonra emir komuta bana verilecek ve Kaptan Kirk'ün düşmanlarının nasıl yok olduğunu biliyorsun.
Y usted sabe que los enemigos del capitán Kirk tienen la costumbre de desaparecer.
Gizlice Barnabas'ın evine sıvışıyorsun. Oysa bunun benim için nasıl bir utanç olduğunu biliyorsun. Kendine bir çıkar sağlayacağını düşünüyorsun.
Y vas y vienes con los Barnabas, y sabes la vergüenza que es para mí, buscando sacar provecho.
Albay Skimmel'ın nasıl birisi olduğunu, biliyorsun.
Sabe como es el Coronel Skimmel.
Nasıl insanlar olduğunu biliyorsun.
usted conoce qué tipo de gente son ellos.
Bunun nasıl bir his olduğunu biliyorsun, değil mi Emma?
¿ Sabes cómo se siente uno, no Ella?
Seni daha önce görmeye gelirdim ama onun nasıl biri olduğunu biliyorsun.
Habría venido antes a verte, pero ya sabes cómo es ella.
6 : 25 olduğunu nasıl biliyorsun?
¿ Cómo sabe que eran las 6 : 25?
Ama onun nasıl bir kumaş baskıcısı olduğunu ve Buccholtz'a nasıl yardım ettiğini biliyorsun.
Pero, Borowiecki es todo en señor. Además, le ayudó mucho a Buchholtz.
Aşkın nasıl bir şey olduğunu biliyorsun.
Tú sabes cómo es el amor.
Şimdi özgürlüğün nasıl bir şey olduğunu biliyorsun Fiddler.
Ahora sabes cómo es ser libre, Fiddler.
- 300,000 olduğunu nasıl biliyorsun?
- ¿ Cómo supiste que eran 300.000?
Bütün gecenin parasını verdi, ve nasıl biri olduğunu biliyorsun.
Él pagó por toda la noche, y ya sabes sus gustos.
Nasıl her zaman bir model olduğunu söylediğini biliyorsun?
¿ Viste que siempre dice que es modelo?
Afedersin ama hikâyeyi bilmiyorsan, ana karakterin bir kadın olduğunu nasıl biliyorsun?
Perdóname, ¿ cómo sabes que es una mujer si no sabes la trama?
Nasıl bir hayvan olduğunu biliyorsun.
Ya sabes qué clase de animal es.
Hayır ama nasıl biri olduğunu biliyorsun.
No es eso, sabes cómo es.
Hayatın nasıl adaletsiz olduğunu biliyorsun.
Sabes que dije que la vida es injusta...
Son gidişimde nasıl harap olduğunu biliyorsun.
¿ Sabes lo que es un efecto devastador que tuvo en él la última vez que me fui.
nasıl olduğunu bilmiyorum 56
nasıl olduğunu biliyorum 31
nasıl olduğunu bilirim 30
nasıl olduğunu bilirsiniz 27
nasıl olduğunu bilirsin 66
biliyorsun 4418
biliyorsunuz ki 33
biliyorsunuz 744
biliyorsun değil mi 147
biliyorsun ki 112
nasıl olduğunu biliyorum 31
nasıl olduğunu bilirim 30
nasıl olduğunu bilirsiniz 27
nasıl olduğunu bilirsin 66
biliyorsun 4418
biliyorsunuz ki 33
biliyorsunuz 744
biliyorsun değil mi 147
biliyorsun ki 112
biliyorsundur 23
biliyorsun ya 20
biliyorsun bunu 34
biliyorsun işte 57
nasılsın 5362
nasilsin 47
nasıl 3954
nasil 16
nasılsınız 3074
nasıl gidiyor 2080
biliyorsun ya 20
biliyorsun bunu 34
biliyorsun işte 57
nasılsın 5362
nasilsin 47
nasıl 3954
nasil 16
nasılsınız 3074
nasıl gidiyor 2080
nasil gidiyor 23
nasıl oldu 268
nasıl öldü 77
nasıl yani 1497
nasıl olmuş 116
nasıl ölmüş 19
nasılsın canım 26
nasılsın tatlım 38
nasılsın bebeğim 20
nasıl oldun 41
nasıl oldu 268
nasıl öldü 77
nasıl yani 1497
nasıl olmuş 116
nasıl ölmüş 19
nasılsın canım 26
nasılsın tatlım 38
nasılsın bebeğim 20
nasıl oldun 41