English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ N ] / Ne zaman mı

Ne zaman mı traduction Espagnol

11,103 traduction parallèle
Merak etme Doktor. Annem hep ne zaman susacağımı bilmediğimi söyler.
Mi madre siempre me dice... que no sé cuándo callarme.
Bana ne zaman burada olacağımı söyleseler, hiç inanamadım ama... bu çok güzel, ikimiz içinde.
Cuando me dijeron que veníais, no podía creerlo, pero... estáis genial, los dos.
Ne zaman duracağımı bilirim.
Yo sabré cuando sea suficiente.
Eugene Eugene Kendimi öldürüyorum, karnım ne zaman Eugene Eugene sağlıklı ve yeterli besinlerden yoksun olduğunda.
Me suicido cuando no satisfago... mi estómago con alimentos... con la calidad y cantidad que necesito.
Ne yazık ki özel hayatıma zaman ayıramadım.
Pero no tuve mucho tiempo para la vida personal.
Zaten biz de ne sizin zamanınızı ne de bizimkini israf etmek istiyoruz. O yüzden açık konuşacağım.
No deseamos perder su tiempo o el nuestro, así que seremos directos.
- Ben sana ne zaman lazımım?
- No me viene bien. - ¿ Cuándo me necesitas tú a mí?
Ne zaman işe geri döneceğinle ilgili bir fikrin var mı?
¿ Alguna idea de cuando vas a volver a trabajar.
Millet, beş tane sakinleştiriciden sonra ne zaman ayılırsam o zaman burada buluşalım.
Todo el mundo, encontraros conmigo aquí en el tiempo que tarde en despertarme de cinco valiums.
Beni ya da özel ihtiyaçlarımı hiçbir zaman anlamadığını da biliyorum ama senden ne kadar nefret ettiğimi fark etmen için birkaç yıldır çaba gösterdim.
Y entiendo que nunca quisiste interesarte de verdad en mí o en mis necesidades, pero he trabajado duro en los últimos años para que te dieras cuenta de cuánto te desprecio.
Şansının ne zaman döneceğini bilemezsin tatlım.
Nunca sabes cuándo tendrás suerte, cariño.
Ne zaman dışarı adımımı atsam odada kalan en zeki kişi sen oluyorsun.
Cada vez que salgo de la habitación, tu eres la persona más inteligente de la habitación.
Bak ne diyeceğim. Buradan çıktığım zaman bir merhamet eylemi gerçekleştireceğim ve hayatını sonlandıracağım.
Te diré qué... cuando salga de aquí, cometeré un acto de misericordia y terminaré con tu vida.
Hayır. Ona ilk kez ne zaman tokat attığımı ya da vurduğumu hatırlamıyorum.
No, no recuerdo la primera vez que le di una bofetada o la pegué.
O zaman ne yaptığımı görmüşsün.
Bueno, entonces, viste lo que hice.
Bunu buraya ne kadar büyük bir işin içine girdiğimi fark ettiğim zaman astım.
- Lo sé. Lo puse ahí cuando me di cuenta de cuán grande se ha vuelto la cantidad de trabajo.
Canım ne zaman isterse ararım!
¡ así que la llamaré tantas malditas veces como me dé la gana!
O zaman ne yapacağım?
¿ Entonces qué hago?
- Ne kadar zamanımız var?
- ¿ Cuánto tiempo tenemos?
Sonra mağazaya gittim ve her zaman ne aldıysam onları aldım.
Luego llego a la tienda y y termino teniendo lo mismo de siempre.
Açık olarak, ona burada cidden ne yaptığımı hiçbir zaman söylemedim ve bu noktada bu şekilde devam etmeyi planlıyorum.
Obviamente, nunca le dije lo que realmente estoy haciendo aquí.... y en este punto, Mi plan es mantenerlo así.
Ama ne zaman gecenin dibe vurduğunu düşünsem şansım döner.
Pero justo cuando creo que la noche ha tocado fondo, Mi oportunidad llega.
- Diğer Sherlock Holmes hikayesini ne zaman yazarım?
- ¿ Cuándo volverá Sherlock?
Ne yapmalıyım o zaman?
¿ Qué se suponía que hiciera?
Ne zaman başın derde girse, bir şeyi merak etsen ya da biriyle konuşmak istesen ilk koştuğun insan ben olamaz mıyım?
Si hay algo que te hace sufrir o por lo que sientes curiosidad... o hay algo sobre lo quieras hablar... ¿ no puedo ser la primera persona que te gustaría que lo escuchara?
Bodruma tek başına gitmekten çok korktuğunda her ne zaman sakınmak istediğin bir şey olduğunda seninle orada olamaz mıyım?
Cuando estés asustada de ir al sótano y quieras ir con alguien... cuando haya algo que quieras evitar a toda costa... ¿ no puedo hacerlo contigo?
Her ne zaman yardımıma ihtiyacı olsa beni aramasını söyle.
Y dile que me contacte enseguida si pasa un momento difícil.
O zaman şuna ne dersin takvimini baştan ayarlayayım devam etmekte olan davalarını dizinleyeyim sonrasında da belgeleme sisteminin tüm sırlarını öğreneyim.
Bueno, qué te parece si rehago tu calendario, e indexo cada caso que tengas abierto, y después me familiarizo con todo referente a tu sistema de archivado. Está bien. No creo que eso sea ir más lento.
Bu kolayca vazgeçilebilir bir şey mi? Onun kişisel gelişim şansı var mı varsa ne zaman ortaya çıkacak?
¿ Uno que puede ser abandonado fácilmente cuando aparece su oportunidad de crecimiento personal?
Demek istiyorum ki, bu özel bir seçim olmasaydı fikirlerini değiştirmek için zamanımız olurdu. Ama şimdi, daha başka ne yapabilirim bilmiyorum.
Es decir, si estas no fueran unas elecciones especiales, tendríamos tiempo para cambiar su opinión, pero ahora mismo, no sé qué más hacer.
Yapacağım son şey bile olsa, sana bunun ne zaman olduğunu hatırlamanı öğreteceğim.
Aunque sea lo último que haga, Te enseñaré cómo reconocer cuando eso esté pasando.
Ne? Uzun bir yolculuk yaparken zaman geçsin diye oyun oynamadın mı hiç?
¿ Nunca jugaste mientras viajabas?
O yaş günü hediyem ve ne zaman istersem o zaman açarım.
Es mi regalo de cumpleaños y lo abriré cuando esté listo.
Belki o zaman babanın dediğini boş verirsin de şu dışardaki Johnny Jackboot'a benim adımı söylersin ya da başka ne istiyorsa onu yaparsın.
Fue entonces cuando tal vez usted deje de preocuparse por lo que su anciano dijo y decirle a Johnny bota por ahí mi nombre, o casi cualquier otra cosa que quiera.
Ne zaman bir dosta ihtiyacım olsa yanımdaydın.
Estuviste a mi lado cuando necesitaba un amigo.
Ne zaman istersen buradayım.
Estaré aquí, en la hora en que me necesiten.
Şimdi ne yapacağımızı sen döndüğün zaman konuşuruz.
Discutiremos nuestro próximo paso cuando vuelvas.
Kendimi yakınlığa adadığım zaman, suçluluğum utancım ve affına olan ihtiyacım sona erdi ne yapıyorsun?
Al entregarme a la Familia, mi culpa y la necesidad de perdón desaparecieron... - ¿ Qué haces?
Ne zaman yaparım ben bunu?
¿ Y cuándo lo habría hecho?
Ne kadar zamanımız var?
¿ Cuánto tiempo tenemos?
En son ne zaman durmaya zamanım olduğunu hatırlamıyorum.
No puedo recordar la última vez que tuve un momento para detenerme.
Hem Sihirli Flüt bilgisi ne zaman lazım olur, bilemezsin.
Además saber sobre la Flauta mágica puede servirte.
Nerede oldukları, onları nereden ve ne zaman aldığımız, nerede ve ne zaman bıraktığımız. Tümü bu.
Dónde están, dónde y cuándo los recogemos, dónde y cuándo los dejamos... eso es todo.
Ne zaman adımız söylense "buradayım" diye cevaplarız.
Cada vez que somos llamados, respondemos, "aquí estoy".
Ne zaman başımıza bir şey gelse, biz bir olurduk.
Cuando la mierda golpeó el ventilador, que se reunieron.
Bir davada Hannah Gregson'a yardımcı olacağımızı bana ne zaman söyleyecektin?
Entonces, ¿ cuándo ibas a informarme que... estamos asistiendo a Hannah Gregson en un caso?
Bence, bizim zamanımızdaki insanların, yozlaşmanın o zamanlar New York'ta ne kadar yaygın olduğunu anlaması çok zor.
Creo que es muy difícil... para las personas de nuestra época comprender realmente... lo generalizada que estaba la corrupción... en Nueva York en los tiempos que corrían.
"Koltuklarınızı dik, masalarınızı kapalı pozisyona getirin" ne demekmiş o zaman anladım.
Fue solo entonces cuando deduje lo que querían decir... con "vuelve a tu recta y cerrada posición".
Her zaman ne yaptığımı nereden biliyorsun?
¿ Cómo sabes lo que hago?
Ne zaman kızgın asla yatarım.
Nunca vayan a la cama enojados. Ese es el secreto
- O zaman ne olduğunu ona soralım.
Entonces preguntémosle qué pasó.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]