English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ O ] / Oradaki

Oradaki traduction Espagnol

10,461 traduction parallèle
Larouche oradaki kahve makinesinde sosis pişiriyor.
Ya sabes, Larouche hace perritos calientes en el bote de café.
Oradaki ilk işimi vermişti.
Me dió mi primer trabajo en una cocina.
İzninizle, şehirde olduğu gibi oradaki ödemeleri de zorunlu yapayım.
Con tu permiso, haré ver que tales pagos ahora son obligatorios, lo mismo que lo son en las ciudades.
- Oradaki arkadaşların kim?
¿ Quiénes son sus amigos de por allá?
Ama keşke oradaki bir kaç kitaba sahip olabilseydik.
Ojalá pudiéramos meter la mano en alguno de los libros almacenados allí.
Bu o. İşte oradaki.
Es él, ahí mismo.
Oradaki zamanlarım harikaydı.
Las veces que tuve allí eran fantásticos.
Oradaki bir kuzenimle konuştum.
Hablé con un primo de allí.
Oradaki sızıntı yüzünden günde 40 litre su gidiyordu.
Ese colador nos costaba 45 litros al día.
Sonraki haftalarda oradaki sen olacaksın.
Ese serás tu en unas semanas.
- Evet, oradaki insanları sevdim.
Sí, la gente de allí me cae bien.
- Kuru temizlemenin oradaki adam.
¿ El hombre de la tintorería?
Yurttaki kızlardan bazıları Santa Fe'ye kavşağın oradaki durağın yanında bir kliniğe gittiler.
Alguna de las chicas del dormitorio han ido a una clínica en Santa Fe cerca de la parada del autobús.
Aşağıya doğru in oradaki halkanın altına.
Más hacia la parte de abajo, abajo de ese anillo de allí.
Teğmenim, tüm saygımla, ama oradaki bizim papazımız.
- ¡ Ayúdenme! Teniente, con respeto, ese es el capellán.
Oradaki herkesi tanıyorum.
Quiero decir, que conozco a todos allí.
Belki de oradaki'Saç kesimi'bir kız arkadaşa hazırdır.
Igual el "Peinaditos" está por fin preparado para tener novia.
Oradaki kafeslerde ölmekte olan çocuklar var.
¡ Hay niños muriendo en esas jaulas ahí atrás!
Oradaki herkes kazanmak istiyor.
Todo el mundo está allí para ganar. Así que...
Ama bence o adam, yönetim kurulu tarafından veya oradaki biri tarafından tutuldu.
Pero creo que fue contratado por el consejo o por alguien del consejo.
Oradaki adam Colin Sweeney mi?
¿ Él es Collin Sweeney?
Hayır, hayır, oradaki kişi Bernard adında kurgusal bir karakter.
No. No, es un personaje ficticio - llamado Bernard Loomis.
Oradaki tüm modemleri kapatmalısın.
Apaga todos los enrutadores en esa fraternidad.
- Ki bende öyleyim, Adele ve oradaki çocuğa bunu sağlayabilirim.
Lo cuál yo hago, para poder mantener a Adele - y a este chico. - Escúchame. ¡ Oye!
Evet, oradaki bir kızdan hoşlanıyordum, ama o benden pek hoşlanmadı.
Sí, solía gustarme esa chica de ahí, pero a ella yo no le gustaba.
Teşekkür ederim hanımefendi ama oradaki kutsal varlık ve ben... çoktan planımızı yaptık.
Gracias, Madame, pero esta criatura celestial - y yo ya tenemos planes...
Oradaki güzel kızı görüyor musun?
¿ Ves esa chica hermosa?
Oradaki zenciler sürekli senin elindeki almak isterler.
Los negros de ahí siempre están dispuestos a aliviarte de tus bienes.
Ve oradaki diğer kişi... Pridgen'ın ofisine gidiyor.
Y la única otra persona que había... entrando a la oficina de Pridgen.
Oradaki senin kızın değil.
Esa no es tu hija.
Oradaki ve ben burada yaşıyorum sayılır.
Uh, eso y que tipo de viven aquí.
Oradaki o şey de neydi be?
¿ Quién coño era esa de antes?
Oradaki her kim isen, boşuna nefesini tüketme.
No gastes saliva, quien sea que esté ahi dentro.
Rüyadayken her şey benim başıma geliyor ama bazen oradaki kişi ben olmuyorum.
En esos sueños, todo me pasa a mí, pero a veces, puedo decir que no se trata de mí.
- Oradaki heyecanlı delikanlı konusunda ciddi misiniz?
¿ En serio? ¿ Con Dedos Inquietos por aquí?
Limanın oradaki bir depoda.
En un almacén junto al puerto.
Bak, tek bildiğim şey, Charles Boyle, bugün o cenazeye gidecek ve oradaki mezarlığa "kemiği" koyacak.
Escuchad, todo lo que sé es que Charles Boyle va a ir a ese funeral y va a darle a la sin hueso en aquel osario.
Oradaki tek gazeteci bendim.
Yo era el único periodista.
Birlik evinde, oradaki kız arkadaşlarıyla çekilmiş bir fotoğrafı var orada çok mutlu gözüküyor.
¿ Sabes? Hay una foto de ella en la casa de la hermandad, y está con sus hermanas, y parece muy feliz.
Oradaki eşcinsel Jimmy Olsen geçen seni beni saplantı haline getirdi.
Jimmy Olsen el gay, tuvo una pequeña obsesión conmigo el año pasado.
Oradaki cesetlerin kampüsteki sözde olaylarla ilgili olup olmadığı henüz doğrulanmadı.
El Departamento no está preparado para decir que los cuerpos allí están relacionados de alguna manera con estos supuestos incidentes que han estado ocurriendo en el Campus.
Oradaki arabada biri var.
Hay alguien en el coche de fuera.
- Oradaki biri mi?
- ¿ Ese?
Ben, gerçekten, bu geldiğinde ben sadece... Adamım, sadece eve geri gelmek istiyorum. Oradaki herkesi özledim.
Tengo mis bajones cuando pienso que quiero regresar a la casa.
Temsil ettiğim iyi İngilizler, kölelik karşıtlarının her biri imparatorluğun yararına oradaki toprakları geliştirmek için parlamentonun onayını aldılar.
Los buenos hombres británicos a los que represento, abolicionistas cada uno de ellos, tienen el permiso del parlamento para entregar tierra allí para el beneficio del Imperio.
Oradaki, daha iyi hissettirdi mi?
Ahí está. ¿ Te hace sentir mejor?
Oradaki mikrofonu alıp hepimize Pearl Harbor'la ilgili ufak bir nutuk çekti.
Tomó el micrófono del que chequea los precios y nos brindó una lección acerca de Pearl Harbor.
Oradaki tepeler krallıktaki en bereketli meyve bahçeleri ve üzüm bağlarına sahip.
Las colinas tienen allí los más exuberantes frutales y viñedos en el reino.
Evimin oradaki barda "Lyndsey'in Spesiyali" diye bir içki var.
Quiero decir, el bar cerca de mi casa tiene un trago llamado "El especial Lyndsey".
Oradaki Duke değil.
El de ahí fuera no es Duke.
Oradaki ucuz oteller berbattır.
Esas habitaciones de hotel baratas son horribles.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]