English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ P ] / Polis yok

Polis yok traduction Espagnol

956 traduction parallèle
Ama o korkunç polis yok mu.
Pero ese terrible policía.
- Polis yok muydu?
¿ La policía no entra allí? A la policía le da igual.
Teşkilatta haraççıları bilmeyen polis yok.
Todos los policías del departamento saben de los fraudes.
- Polis yok.
No son policías.
- Ve polis yok mu?
- ¿ Y no hay policías?
Buralarda polis yok, yapayalnız olduğumuzu farketmedin mi?
Aquí no hay policía. ¿ No ha visto que estamos solos?
- Unutmayın, polis falan yok! Polis yok!
- Recuerden, ¡ nada de policía!
Artık burada polis yok.
- Ahora no hay ninguno.
... silah yok, polis yok, numara yok.
Ni armas ni policías ni trucos.
- Sokağa çıkma yasağı yok. Polis yok.
- Sin toque de queda, ni policía.
Etrafta hiç polis yok.
No hay policías. Lo tenía todo planeado.
- Daha fazla saklanmak yok, daha çok polis yok.
No más ocultarnos, ni más policía.
Burada hiç polis yok.
No hay ninguna policía.
Elleri havada, duvara dayanmış, çevresinde onca polis iki saniye sonra yerde iki ceset ve aralarında o yok!
¡ dos segundos más tarde había dos cadáveres y él se había largado! El mejor hombre entre Berlín y San Francisco
- Ama, polis müdürü bile yok.
La ciudad no tiene ni sheriff.
- Yok, Polis değil. Roman yazarıdır.
No, no pertenece a la policía.
Onlar da polis. Sadece postalları yok.
Sólo son policías con pies más pequeños.
"Bundan başka gelişme yok, ancak, polis ve FBI eldeki her ipucunu izleyip, bütün şüphelileri toplamakta..."
No ha habido novedades, pero se han seguido todas las pistas y reunido a todos los sospechosos... - Rummy.
Polis olmanın kötü bir yanı yok.
No hay nada malo en ser policía...
Sana onların polis olmadığını söylememe gerek yok.
Supongo que no hace falta que le diga que no son ayudantes del sheriff.
Eğer ben polis olsaydım, çok zeki olmama da gerek yok, hikâyenin çok çakma olduğunu söylerdim.
No estoy acusando a nadie, pero si fuera poli, y no muy listo, diría que tu historia es tan falsa como un billete de tres dólares.
Polis ya da itfaiyeyi aramanıza hiç gerek yok.
Olvídese de los bomberos.
Mümkün değil. Çok fazla polis var. O riske değecek kadar nakit de yok.
Hay mucho polis y poca pasta.
Sorun yok, polis kontrol etti zaten.
Es cierto, la policía lo comprobó.
İnin, ileride polis var, yük taşıma iznim yok.
Tiene que bajarse, está la Policía. No puedo llevar a nadie.
Şu anda büyük bir polis kuşatması maske kullanmış olan haydutlar için 23 eyalete yayılmış durumda. Lâkin 10 milyon dolarlık altının kalanını taşıdığına inanılan kamyondan hâlen bir iz yok.
Un amplio operativo policial se ha desplegado para atrapar a los bandidos... a lo largo de 23 Estados, pero aún sin rastro alguno del camión que se cree... que lleva el resto de los diez millones de dólares.
Ace, etrafta hiç polis yok.
FUERA YANQUIS
Bu sadece alçak gönüllülük değil iyi bir polis olacağımdan şüphem yok. Teşekkürler.
Gracias.
Polisler dışarıda. Ama ellerinde beni suçlayacak hiçbir şey yok.
Esos polis no tiene nada contra mi, si no hubieran derribado la puerta.
Yok ben polis gibi konuşacağım diyorsanız, benden bir şey öğrenemezsiniz.
Si quiere hablar como un Mariscal, entonces no sabré nada.
Polis gelirse, yanıp söner siz de biraları yok edersiniz.
Parpadeará si viene la poli, así que tirad la cerveza.
Özellikle iki polis olacağını söyledi, fazlası yok.
Ha pedido dos motoristas, no cuatro.
Liman müdürlüğüne haber verin polis motorları Haliç'i tarasın. Görünür de yok efendim.
Lo perdimos.
Görünürde polis yok.
Gracias.
Polis arabası yok.
No hay patrullero.
- Ordularım veya polis birliğim yok.
- No tengo soldados ni policías.
Polis memurunun kafasındaki adaletle işim yok. Bana mağdurun adaleti gerekli.
No quiero la justicia del policía, sino la de la víctima.
Polis gibi konuşmam gerekirse hiçbir özelliği yok.
Para una identificación judicial... carece de señas particulares.
Polis, silah, kulüp ve sorun yok.
Sin policías, sin armas y sin problemas.
Mahkeme, polis memurunun kız hakkında endişelenmesini meşru bulacaktır ama işkenceye göz yummalarının imkânı yok.
¡ El Tribunal reconocería su preocupación por la vida de la niña pero en ninguna forma perdonaría la tortura policíaca!
Her zamanki gibi polis yok.
Nada de policías.
Mahkeme polis memurunun yasal kaygısını tanıyabilir ama polisin yaptığı işkenceyi affedebilecek hiç bir imkan yok.
El tribunal reconocería la legítima preocupación del agente por la niña pero no pueden aprobar la tortura policíaca.
İtiraf etmeli, bir polis eşi için gerekli niteliklerden eminim hiç biri yok bende.
Quiero decir que lo que hace falta para ser la esposa de un poli no sé si lo soporto.
( Polis Memuru ) Parmak izi yok. Sadece belirsiz lekeler.
No hay huellas, sólo manchas.
Polis yok.
No queremos a la policía.
Polis çağırmaya gerek yok.
No llame a la policía.
Ama buralarda bir polis merkezi yok sanırım "Kagetsu" adlı restorana gittiler.
No sabía que hubiera una comisaría en el restaurante "kagetsu"...
Sorun şu ki, namuslu bir polis memurunun meslektaşları tarafından dalga geçilmesi ya da baskı yapılması korkusu olmadan davranabileceği bir atmosfer henüz yok.
El problema es que el ambiente no existe aún... en el que un agente de Policía honesto puede actuar... sin miedo al ridículo o represalias de sus compañeros agentes.
- Gerek yok. Holün karşısında polis şefini yakalayabilirsin.
El jefe de la policía está en uno de los cuartos.
Beni izlemenizden zevk almıyorum ve polis korumasına ihtiyacım yok.
Columbo, no me gusta que me vigilen. Y no necesito que la policía me proteja.
Long Beach Polis takibiyle alâkası yok.
Policías de Long Beach en persecución :

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]