Önü traduction Espagnol
635 traduction parallèle
Sahne önü.
Junto a la pista de baile.
- Bu bir sandal mı? Önü ne kadar sivri.
- ¿ Así son las yolas?
Önü açık biri.
Es un hombre con futuro.
Gülümse yürü önü selamla.
Sonríe. Afuera. Cruza por el frente.
- Önü selamla.
- Al frente.
- Önü selamla...
- Cruzo al frente...
En güzel turta yarışması Adliye Sarayı'nın Önü
Concurso de pasteles en el jardín del Palacio de Justicia
Paltosunun önü ilikliydi.
Llevaba el abrigo abrochado.
Önü açık ve uzundu.
Era amplia y alta.
Ve suç mahali orası, senin kapının önü.
Allí está la prueba del crimen.
Biliyor musunuz? Tam da benim kapımın önü.
¡ Mire qué bien, en mi vecindario!
Önü tamamen kel.
Está completamente calva adelante.
Wrigley Beyzbol sahası, stadyum önü.
Wrigley Field, en el estadio.
Evin önü çok kalabalıktı.
Montones de gente estaban afuera.
- Yüce Tanrım, gömleğimin önü!
- ¡ Oh! ¡ Mi pechera!
Bay Wendice, evin önü çok kalabalık.
Hay mucha gente frente a la casa.
İstasyona park et, önü açıkta olsun.
- Apárcalo en la estación.
- Kapının önü olsa nasıl olur?
- ¿ Por qué no frente a la puerta?
- Önü de salak.
- De frente peor.
Suyun önü kapalı, aynen bıraktığım gibi.
El agua sigue ahí, tal y como la dejé.
Yan tarafa geç, oradan önü de arkayı da görebilirsin.
Sitúate en un costado y vigila la entrada y la parte de atrás.
Önü depo, arkası apartman dairesi.
Tienda con vivienda. Propietario :
Sahne önü çok hoş Bay Pierce.
Sr. Pierce, tiene un proscenio precioso.
Saat 10'da, kilisenin önü.
Luego la I sea su amigo - Gratis.
Yeni bir gitara ve önü yamulmuş bir motorsiklete yatırıldı.
Lo invertirá en una guitarra nueva y en un frontal para la moto.
Buraya ilk geldiğim günkü kararlarımın önü açılmıştı.
Mi sueño se borraba de golpe para dejar paso al que tuve cuando llegué allí.
Pijama giymişti, gömleğinin önü açıktı.
Se había puesto el pijama sin abrochar.
Önü açılıyor!
¡ Se está abriendo la parte frontal!
Tekrarlıyorum, önü açılıyor.
¡ Repito, se abre la parte frontal!
Evin önü Ryan!
Date la vuelta, Ryan.
Evin önü dedim, Ryan!
¡ Date la vuelta, Ryan!
Bence oturduğu yer bu portrenin önü olmamalı.
No creo que deba ponerse bajo ese retrato.
Önü temiz gibi görünüyor.
Parece despejado al frente.
- Sancak tarafında hala temas var, önü temiz.
- Contacto a estribor. Despejado al frente.
Arabanın önü hasar gördü. Kızın yanındaki adam çok kızdı.
El tipo que iba con ella, estaba furioso porque... la parte delantera del coche estaba dañada.
-... önü kesin.
-... para cortarle el camino.
Ted amca, evin yanına daha yakın ama önü hâlâ görülüyor.
Y aquí, más cerca, el lado de la casa... pero aún se ve la parte de delante.
Bizler, banliyö çocuklarıydık. Anne ve babamız ile birlikte sıradan, önü kırmızı tuğlalı kapısı vitray camlı bir evde yaşıyorduk.
Éramos tan sólo niños viviendo con papá y mamá en una vieja casa de ladrillos rojos con vidrios de color en la puerta.
Sadece ileri bir operasyon düşmanın tam önü olacaktır.
Sólo durante una acción ofensiva del enemigo, se está frente a él.
Güzelce biçilmiş Benim evimin önü gibi virane değil
Bien cortado, no demasiado crecido como el mío.
önü, arkası, üstü ve altı.
delante, detrás, cabeza y pies.
Easy Rider filminden beri herkes bu tip motosikletleri kullanıyor uzun, alçak, önü düşük.
Desde aquella película de Easy Rider, todo el mundo anda con motos así... largas, bajas, con el frontal inclinado.
Bu sabah 9 : 30'dan itibaren binanın önü doluydu. Oysa gazete haberi yeni çıkmıştı.
A las 9 : 30 esta mañana, antes de que salieran las críticas la fila en el Cinema One daba vuelta la manzana.
Santralın önü çok kalabalık.
Una multitud esperando afuera.
Ne yaparım biliyor musunuz? Bu duvarı söküp yerini değiştiririm... böylece dolaşacak daha fazla yerim olur. Hem de oturma odasının önü açılır.
Lo que podría hacer... es correr este tabique hasta aquí... para tener mas espacio habitable, y además crear un pasillo hacia el salón.
Yarın saat 3 : 30'da atlıkarıncanın önü, iyi mi?
¿ Qué tal mañana a las 15 : 30 en la noria?
Hükümetin ekonomik kriz ve Basklı teröristler konusunda etkisiz kaldığını düşünen sağ görüşlü örgütlerin düzenlediği gösterilerde çeşitli karışıklık ve şiddet olaylarının önü kesilemedi.
Algunos de los que tomaron la palabra denunciaron con violencia la presunta debilidad del Gobierno para hacer frente a la crisis económica las tensiones sociales y sobre todo frente al terrorismo de los extremistas vascos.
Böylece yeni bir iş alanının önü açılmış oldu :
Y así se crearon las circunstancias para la aparición de una nueva y asombrosa industria :
- Peki arabanın önü nasıl?
- ¿ Y ese coche?
İyi niyetin önü kesilirken, kötülüğe yol veriliyor.
El bien es suprimido y el mal tolerado.
Önü temiz.
Despejado al frente.
onur 51
önünde 25
onun 448
onu severim 35
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
onunla 141
onu bul 30
onun neyi var 30
önünde 25
onun 448
onu severim 35
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
onunla 141
onu bul 30
onun neyi var 30
onu buldular 16
onu sevdin mi 31
onu buraya getir 82
onu bana ver 330
onu ben buldum 23
onu bana getir 26
onu sevmiyorum 46
onu buldum 214
onun için 179
onu seviyorum 468
onu sevdin mi 31
onu buraya getir 82
onu bana ver 330
onu ben buldum 23
onu bana getir 26
onu sevmiyorum 46
onu buldum 214
onun için 179
onu seviyorum 468
onu biliyorum 95
onu seviyorsun 78
onu bilmiyorum 36
onu seviyor musun 173
onu duydum 61
önüne bak 138
onun yerine 89
onu geri ver 55
onu sevdim 104
onun da 23
onu seviyorsun 78
onu bilmiyorum 36
onu seviyor musun 173
onu duydum 61
önüne bak 138
onun yerine 89
onu geri ver 55
onu sevdim 104
onun da 23