Bir otel traduction Français
2,145 traduction parallèle
Cebinden sekiz dolar ve bir otel odası anahtarı çıktı.
Il n'avait que huit dollars sur lui, et la clé d'une chambre d'hôtel en ville.
Ayrıca Baltimore'de bir otel odasında FBI tarafından vurulan bir kişi ile ilgili kesinlik kazanmamış bir haber var.
On a également un rapport non confirmé d'un homme tué par le FBI dans un motel à Baltimore.
Burası nasıl bir otel?
C'est quoi, cet hôtel?
Muhtemelen bir otel odasında bulabilirsin.
- Sans doute chercher une chambre.
Şu anda Aruba'da bir otel odasında olabilirdim.
Je pourrais être dans une cabane à Aruba en ce moment.
Orası bir otel.
C'est un hôtel.
Aynı bir otel gibi ; girerken bıraktıklarını çıkarken geri alırsın.
C'est comme un hôtel, vous repartez avec ce que vous avez apporté à l'arrivée.
Gece yarısında bir otel büyüleyici bir mekana dönüşebilir.
Un hôtel, au beau milieu de la nuit, ça peut être un endroit magique.
Geçen hafta, ailenin lideri Detroit'teki bir otel odasında öldürüldü.
- Un boss a été tué la semaine dernière.
Ve elimde dağılıp giden bir otel.
Et m'occuper d'un hôtel qui tombe en ruine.
Irkutsk'da Amerikalı bir müşterisi olan bir otel buldum.
- Un hôtel d'Irkutsk a un hôte américain.
Son dolarımın üzerine bahse gireceğim tek bir şey vardır : Sen sıradan bir suçlu gibi ucuz ve pis bir otel odasında saklanacağına ölmeyi tercih edersin. Hayır.
En tout cas, je te fiche mon billet que tu crèverais plutôt que te terrer dans un hôtel miteux pour tocards.
Jodhpu'daki bir otel barında 1,000 yıl ve 4 ay önce tanıştığın Charleston isimli adam öldü.
Cet homme, Charleston, que tu as rencontré il y a 4 mois et mille ans dans un bar d'hôtel à Jodhpur n'est plus.
Sanıyorum Washington'daki büyük bir otel ve büro kompleksinin adı, Jack.
Eh bien, c'est un gros hôtel et une tour à bureaux à Washington, Jack.
Size bir otel ya da akşam yemeği rezervasyonu ayarlayabilirim.
je peux vous réserver un hôtel, une table.
Acaba sen bu civarda iyi, ucuz bir otel biliyor musun?
Vous connaissez... un hôtel bon marché dans le coin? Merci.
Bu civarda bayağı güzel bir otel biliyorum, sana gösterebilirim.
J'en connais un joli à côté. Je vous montre, à deux pas dans la rue principale.
Hayvanlar için lüks bir otel.
C'est le Ritz des pensions pour animaux.
Çocuklara göre bir otel hakkındaki her şey acayip ve harikadır.
Pour un enfant, un hôtel est synonyme de nouveauté et d'émerveillement.
Ben yeğenlerimin gittiği okulu yıkıp, yerine bir otel inşa edemezdim. Ne?
Je ne pourrais pas raser l'école de mes neveux.
Güzel bir otel bulacağız bir araba kiralayacağız ve evlenebileceğimiz bir yer bulacağız.
On va se trouver une jolie chambre d'hôtel, louer une voiture, et se trouver un endroit pour nous marier.
Evet, çünkü bir otel odasında, tek başıma olmam gerekiyordu.
J'étais censée dormir à l'hôtel, toute seule.
Güzel bir otel.
Cet hôtel est très beau.
İyice incelemediğim bir otel odasında sizi tek başınıza bırakamam.
Je ne peux vous laisser dans une chambre d'hôtel sans la vérifier.
Atlanta'da bir otel barında zor durumdaydın, biz Hayworth'ı aldıktan sonra..... biletli bir arkadaşınlaydın.
On était dans le bar d'un hôtel à Atlanta après qu'on ait choisi Hayworth pour compléter le ticket.
Bu civarlarda bu teftişi geçebilecek tek bir otel bulamazsınız.
Aucun hôtel à des kilomètres ne peut faire ça.
Gerçekten vicdan sahibi oldum. Ve o vicdan şu anda bir otel odasında televizyon seyredip cips yiyor.
J'ai trouvé une conscience, et elle est dans un hôtel et regarde la télévision... et mange des bâtons de fromage.
5 yıldızlı bir otel burası.
C'est un hôtel cinq étoiles.
Şimdi bir otel bulmamız lazım.
L'important, c'est de trouver un hôtel.
Yani madem iş yüzünden Paris'e yarına kadar gidemiyoruz o zaman güzel bir otel odamız olmalı.
Si le travail nous prive de Paris ce soir, il peut bien nous payer une suite.
Müthiş bir otel.
Cet hôtel est stupéfiant.
Daha erken gelecektik ama bunun daha sevmediği bir otel kahvaltısı olmamıştır.
- Dites-moi tout. - Vous devez renvoyer Rob.
Yani bizim ceset, üniformayı aşırdıysa ya bir misafirdi, ya da otel çalışanı.
Alors, si notre mort a volé son uniforme, c'était soit un client soit un employé.
Bu otel önemli bir proje. Bölgede yapıIması planlanan yedi otelin ilki.
Il est le premier d'une série de 7 hôtels prévus dans les environs, repartis en trois secteurs.
Gidip Otel Welter'da bir iki şey içmeliyiz. Sen gitmeden yapmak istediğim o kadar çok şey var ki.
On doit aller prendre un verre à l'hôtel Bel Air, et il faut aussi que tu vois le Polo lounge avant que tu partes.
Ama otel odasında hâlâ bir kadın vardı.
Il y avait une femme avec lui dans sa chambre.
Büyük, bembeyaz bir düğün istiyor ve o ve Sky, otel için bin türlü plan yapıp duruyorlar.
Elle veut un gros mariage en blanc, et Sky et elle font toutes sortes de plans pour l'hôtel.
- Adada bir butik otel?
- Une villa sur l'île?
Bu gece benimle bir şeyler yapmak ister misin, otel dışında bir şeyler? Evet.
Ça te dirait de sortir ce soir, pas dans le cadre de tes fonctions?
Çok isterdim, ama otel politikası... Böyle bir şey yapmama izin vermezler.
J'aimerais bien, mais le règlement ne me le permet pas.
Sizce otel bir dolara kalmamı kabul eder mi?
Pensez vous que l'hôtel me permettra de rester pour un dollar?
Yarıştan bir hafta önce, Goldman ve Sirrus diğer birkaç favori yarışçı ile Cargyle Otel'de buluştular.
Une semaine avant, Goldman et Sirrus avaient rencontré des protagonistes influents.
Bununla beraber, bu otel bir 20. yy oteli.
Cependant, c'est un hôtel du 20e siècle.
Geleceksiniz, bu gece otel konsepti ile ilgili büyük bir masalımız var!
On a une histoire importante, ce soir. Sur les idées de thème pour un hôtel!
Küçük bir aile işi kurmak için lüks otel yöneticiliğine geri döndü.
Il a tourné le dos au monde des hôtels de luxe et a démarré une petite entreprise familiale.
Eski dostum, Barry Nottingham, bir dereceye kadar mikrop fobisini yendi ve otel işini bırakıp sağlık sektörüne girmeye karar verdi.
Mon vieil ami Barry Nottingham a si bien surmonté sa phobie des microbes qu'il a décidé d'arrêter l'hôtellerie pour se consacrer à la médecine.
Bir kez daha, kız silahını çekti iki el ateş etti, beni ve ortağımı ıskaladı ama otel güvenliği öldü.
Une fois de plus, la fille sort son arme, tire deux fois, me loupe, moi et mon collègue, et le garde de l'hôtel s'écroule.
Sen şu Bali fotoğraflarına bir bak. Bu otel balayı için mükemmel.
Regarde ces photos de Bali.
Belki bir disimin eksik olmasindandir ya da tamamen mahvolmus otel odamizda bir kaplan olmasindandir.
Je sais pas Phil. C'est peut-être pour ça qu'il me manque une dent. Ou parce qu'il y a un tigre dans notre chambre d'hotel laquelle incidemment est complètement détruite
Otel asansöründe uygun bir an yakalasalar hatta romantik ve her ihtimale açık bir an olsa bile erkekler bunu değerlendirmekten acizdirler.
Même si, dans l'ascenseur d'un hôtel, ils vivent un moment follement romantique, plein de promesses, les hommes sont incapables d'assurer.
Compton Otel'de bir rezervasyonum var.
J'ai une réservation au Compton's Hôtel.
otel 43
otelde 37
otel mi 22
oteller 28
bir önemi yok 44
bir oyun 38
bir öpücük ver 95
bir oğlan 76
bir oda 17
bir oğlum var 25
otelde 37
otel mi 22
oteller 28
bir önemi yok 44
bir oyun 38
bir öpücük ver 95
bir oğlan 76
bir oda 17
bir oğlum var 25