Burada mı traduction Français
65,251 traduction parallèle
Seni burada mı bıraktılar?
Ils vous ont laissée là?
Somelye burada mı?
- Le sommelier est-il là?
Müdür burada mı?
Est-ce que le directeur est là?
- Burada mı?
Ici?
- Burada mı?
Est-elle ici?
Ne yani, sen 20 yıldır burada mısın?
Vous êtes enfermée là-dedans depuis 20 ans?
- Burada mı? - Evet.
Ici?
Burada mı uyuyorsun?
Tu dors ici?
El'i yok eden ben olacaksam burada olmalıyım, onları oldukları yerde yok etmeliyim.
Si je suis censé détruire La Main, alors je dois être ici pour la détruire où elle se trouve.
Ona burada ihtiyacımız var.
On a besoin de lui ici.
Geçen hafta, burada seninle çalışıyor olacağımı söyleseydin inanmazdım.
La semaine dernière, si on m'avait dit que je serais là, à travailler à tes côtés, je ne l'aurais pas cru.
Burada Iron Fist'in sadece K'un-Lun için olmadığını anladım.
Venir ici m'a enseigné que l'Iron Fist n'était pas limité à K'un-Lun.
Burada olduğunuzu söylediler.
On m'a dit que vous étiez là.
Ama burada olmalıydım.
Mais j'aurais dû être là.
Circle da çalışan herkes burada olduğum için çok heycanlıyım diyor herkese sürekli bundan bahsetmek istiyorlar.
Tous les gens qui travaillent ici sont "tellement emballés d'être là", et ils le répètent à tout le monde en permanence.
hayır, ben.. Mae, burada MS ile uğraşan 4 çalışanımız var.
Il y a quatre groupes autour de cette maladie.
Mercer, bak bunu burada yapmayalım.
N'en parlons pas ici.
burada ve dünya çapında tüm circle izleyicleri ile bu programı teste tabi tutacağım.
Nous allons le mettre à l'épreuve devant tous nos abonnés, ici et à travers le monde. Vous êtes prêts?
Evet sence burada mı?
Il est là, tu crois?
Bence burada Pekala arkaya dolaşalım
- Je crois qu'il est là. - On fait le tour.
Ama o imkansız görev gecesinde yapmış olduğum şeyi yapmamış olsaydım şimdi burada olmazdın.
Mais rappelle-toi... si je n'étais pas intervenu... pendant la nuit de ta vengeance meurtrière, tu ne serais pas ici en ce moment, comme ça.
Evet, kapıda iki güvenlik kamerası lazım. Burada en az altı tane.
Il vous faut deux caméras de sécurité au-dessus de la porte et six ici.
Bak adamım, burada olmak istemediğini biliyorum.
Je sais que t'as aucune envie d'être là.
Burada olmak istemediğini biliyorum, tamam mı?
Je sais que tu veux pas être ici.
Burada yaptığımız şeye dair ne biliyorlar?
Ils ont aucune idée de ce qu'on fait ici.
Ve şu işe başlayalım çünkü hepimiz neden burada olduğumuzu biliyoruz.
Musique! On est ici pour faire la fête.
Tamam, burada güzel bir kısırımız var.
Nous avons ici un superbe hongre.
Geldiğinde burada olacağım.
Je serai là à ton retour.
Kız arkadaşım burada...
Alors, ma petite amie est ici...
Sen burada Carrick'in hemen yanında oturuyorsun tatlım.
Tu seras assise ici. À côté de Cary. Christian, tu es là.
İleride olacaklar için küçük bir hatırlatma, ölüme giden yolun ilk adımını burada attık.
Je veux que tu te souviennes pour plus tard. C'est ici que tous nos ennuis auront commencé.
Herhalde görmedim canım. Ne de olsan ben burada yaşıyorum.
Remarque, je t'ai jamais vue, puisque j'habite ici.
Bir yanlışlık var, burada olmamalıydım.
C'est une erreur. J'ai rien à faire ici.
Farkında mısınız bilmiyorum ama burada kumdan başka bir şey yok.
Je sais pas si vous avez bien vu... En fait ici, il y a vraiment, mais vraiment que du sable.
Sting konserine giden kız arkadaşlarımı düşünüyorum da burada ne işim var benim?
Dire que mes copines sont à un concert des Dards Mortels. Je suis là. Je suis maudite.
Burada güneş kremi satmıyorlar mı?
On ne vend pas de crème solaire ici?
- Sayın Yargıç... Burada ortalıkta olan bir gerçek varsa o da Bay Polland'ın hiçbir zaman çocuğun gerçek vasisi olmadığıdır. Dolayısıyla Bayan Adler'ı aday göstermesi geçersizdir.
- Écoutez, s'il y a une triste évidence ici, c'est que M. Pollard n'a jamais été le tuteur de la mineure, et le fait qu'il nomme Mme Adler est peu honnête.
Kızının burada yaşamasını, taşınmanızı mı istedi?
Elle a dit qu'elle voulait que sa fille y vive?
Bu tabur bir yılı aşkındır burada ve iki adım bile ilerleyemedi.
Ce bataillon est ici depuis presque 1 an, et ils ont à peine gagné 2 centimètres.
Bu yüzden burada kalıp daha iyi olabileceğine inandığım dünya için savaşıp fedakârlık ediyorum.
Donc je reste, je me bats et je donne. Pour ce que le monde peut devenir.
Senin aksine ben burada uzun süre de kalmayacağım.
... qui a mal tourné. Hein?
Sanırım sana neden burada olmayı seçtiğini hatırlatmam gerek.
Je pense que je dois te rappeler pourquoi tu as choisi d'être ici.
Saydırmaya başlamadan önce bir sorayım dostum, burada ne işimiz var?
Avant que je vomis... Permets-moi de te demander ce qu'on fout ici? Voilà une bonne question, Roman.
Bu gece araba bana lazım. Seni nerede bırakacağımı söyle. Burada sağa çekerim.
Dis-moi où je peux te déposer.
Tam buradayım adamım, burada.
Je suis là et je fais tout ce que tu m'as demandé.
Bu yüzden burada oturup sana biliyormuş gibi davranmayacağım. Çünkü bilmiyorum.
J'ai jamais été personnellement impliqué dans une vraie fusillade et je ne vais surtout pas prétendre savoir ce que tu vis parce que je l'ignore.
Sen kokainle burada kal, ben gidip Buddy'yi almaya çalışacağım.
Reste ici avec la coke, je vais chercher Buddy.
İşte burada, gel bakalım.
Le voilà! Viens ici!
Ulu Tanrım bugün burada son derece hazin bir vesileyle Winter'a veda etmek üzere huzurunda toplandık.
Seigneur, nous sommes réunis ici aujourd'hui en ta présence en cette douloureuse occasion pour dire adieu à Winter.
Sizi hayatta tutmamız mecburi olduğu için siz vatan hainliğiyle hüküm giyene kadar gerekli işlerin çoğunu üstlenen Bay Arrow'a yardımcı olmak üzere bir doktor burada bulunuyor.
Puisqu'il est impératif de vous garder en vie jusqu'à après votre condamnation pour trahison, le docteur est là pour aider et pour assister M. Arrow, qui fera le plus gros du travail nécessaire.
Sen de kucağında doğrultulmuş vaziyetteki o aynı eski silahla burada oturabilirsin ve sen yüzünde aynı meydan okuyan bakışla burada otururken ben de "Hayatını ne için riske atıyorsun?" diye o aynı eski soruyu sorarım.
Vous pourrez rester assis ici, avec la même pétoire sur les genoux. avec ce même regard méfiant, et je vous poserai la même question : pourquoi risquez-vous votre vie?