Değil mi ama traduction Français
15,425 traduction parallèle
Ama peşini de bırakamam yani değil mi?
Mais je dois marquer le coup, non?
Ama Sör James'i devlet kuşu veya uygun bir eş ya da her ne diyorlarsa öyle yapacak olan da bu konulardaki malumat değil mi?
Mais les connaisseurs considèrent Sir James comme une belle prise. Ou un bon parti, peu importe...
Ama çekici bir vekil gönderdim değil mi?
Mais n'ai-je pas trouvé une délicieuse remplaçante?
Ama bu şey önemli değil mi?
Mais c'est important, non?
İş için ama, değil mi?
C'est temporaire pour le travail?
Ama kim bilir, değil mi?
Mais qui sait, en fait?
- Hadi ama. Sizin için mükemmel, değil mi?
- Ce sera un jeu d'enfant pour vous!
Ama ek olarak malzeme de lazım, değil mi? Bir de maddi kaynak. Ve muhtemelen beşten fazla insan lazım.
- Mais il nous faut aussi de l'équipement et des ressources et... j'ai peur qu'à cinq, ce soit pas suffisant.
Ama para onun, hayat onun, değil mi?
Mais c'est son argent, c'est sa vie, hein?
- Ama öyle, değil mi?
- Il faut l'envisager, non?
- Ama yine de doğru, değil mi?
- N'empêche.
Sen çok özel bir delikanlısın. Yoksa senden bana yardım etmeni istemezdim ama değil mi?
Je te trouve exceptionnel sinon je ne t'aurais pas demandé de m'aider, hein?
- Hadi ama. - Kilitleri açabiliyorlar değil mi?
Ça crochète les serrures, non?
- Ama onu bu öldürmüş değil mi?
- Mais ce n'est pas ça qui l'a tuée, exact?
Barkawi'ye hiçbir ülkeden resmi destek gelmediği belirtildi ama yine de kendine eleman bulmakta hiç zorlanmıyor, öyle değil mi?
Aucun soutien, Barkawi agit seul mais il a eu aucun mal à recruter des sympathisants.
- Ama bu hiçbir şeyi değiştirmez, değil mi?
Ça ne changera rien.
Ama ustalaşıyorum, değil mi?
Mais je m'améliore, pas vrai?
Ama iyiydi, değil mi?
C'était beau, pas vrai?
Uzun sürmez ama, değil mi?
Mais ce ne sera pas tout de suite.
Ama bunun üstesinden nasıl geleceğini biliyorsun, değil mi?
Mais tu sais comment le surmonter?
Ama o da senin gibi Delhi'li değil mi?
Mais c'est un gars de Delhi après tout.
Onu sevmesen bile bunu ona borçlusun ama değil mi?
Même si tu n'es pas amoureux d'elle, tu lui dois bien ça, non?
- Ben de. Benimki çok utanç vericiydi ama hiç değilse 100 dolar kaptım, değil mi?
- Le mien était vraiment très embarrassant, mais j'ai gagné 100 $, au moins, pas vrai?
Şu çok yakışıklıymış ama, değil mi?
Il est très attirant quand même, hein?
Çıkmışım ama, değil mi?
Eh bien, je suis là, non?
Ne toplantı ama. İyi değil mi?
Quelle réunion!
Gereği yoktu ama, değil mi?
Fallait pas faire ça.
Ama şimdi buradayım, değil mi?
Mais je suis là, non?
- Ne iş ama, değil mi?
- Bonjour. C'est exaltant?
Ama istediğin şey buydu, değil mi?
Mais c'est ce que vous auriez voulu, non?
Mavi boya pozitif döndü. Ama sen bunu zaten biliyorsun, değil mi?
Le test s'est révélé positif mais tu le sais déjà.
Ama güvenimi istiyorsun, değil mi?
Mais tu veux que je te fasse confiance, non?
Geçmişi değiştiremem ama yarını daha iyi yapabilirim, değil mi?
Ce qui est fait est fait, mais... De meilleurs lendemains, voilà ce qu'il faut souhaiter.
Ama aslında hiç ikimiz kalmazdık, değil mi?
- Non.
Mike, hadi ama dostum, aklına tuhaf fikirler gelmiyor, değil mi?
Mike, ne te fais pas d'illusions, ok?
- Sonunda. - Ama çok şanslı bir adamsın. Değil mi?
tu es un homme chanceux.
Ama sonra değiştirdi değil mi? Adını değiştirdi.
Reggie Hayes!
Ama, hala arkadaşsınız değil mi?
- Bref, c'est ton pote?
Ama annem cennette değil mi, baba?
Mais maman est au paradis?
Kriketi seversin ama yine de, değil mi?
Mais tu aimes le cricket, non?
Ama yine de seni hatırlar değil mi?
Il se souviendrait de vous, quand même, pas vrai?
Ama kişisel olarak yardım edebilirim, değil mi?
Et d'un point de vu strictement individuel?
Ama bundan daha büyük bir resim olmalı, değil mi?
Mais il devait y avoir un enjeu plus important?
- Ama kim sayar ki zaten, değil mi?
- Mais qui compte?
Eşit değil ama düşünmesi önemli değil mi?
Je veux dire, il est un peu inégale, mais la pensée qui compte?
Ama seçtiği benim, değil mi?
Mais c'est moi qu'il a choisie.
Yani cepteki köylü çocuğuyla zaman harcamanda sıkıntı yok ama kamp biter bitmez zengin kızlar zengin erkeklerinin evine dönerler, değil mi?
Donc, c'est bien de batifoler sur le siège arrière avec un campagnard, mais dès que les vacances sont finies, les filles riches rentrent chez elles à leurs riches copains, c'est ça?
Ne diyeceğini biliyorum ama hazır buradayken ben de sizinle içeri gelebilirim, değil mi?
Je sais ce que tu vas dire, mais puisque je suis là, autant m'emmener, non?
Ama aynı anda iki yerde bulunamaz, değil mi?
Elle n'a pas pu être à deux endroits à la fois, si?
Boş, değil mi? Ama şaşırtıcı derecede işe yarıyor.
Ça marche vraiment bien, néanmoins.
Ben oraya hiç gitmedim ama New York'a yakın sayılır, değil mi?
C'est près de New York, non?
değil mi 44479
degil mi 350
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
degil mi 350
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25