English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ G ] / Gazeteler

Gazeteler traduction Français

908 traduction parallèle
"Anlamıyor musun? Eğer gazeteler beş para etmez bir pantolon ütücüsüyle evlendiğini duyarsa kariyerin mahvolur!"
Si la presse apprend votre mariage... avec un vulgaire teinturier... votre carrière est brisée.
Gazeteler öyle diyor.
C'est ce que disent les journaux.
Beni yakından takip eden gazeteler İngiltere'yi ayağa kaldırıp kellemi istemeye başladılar.
Toute la presse anglaise pleura ma mort
- Gazeteler mi?
- Les journaux?
Yarınki gazeteler Portland katilinin hayatına kıydığını..
Les journaux de demain pourront annoncer
Senin bu işin içinde olduğundan kuşkulanırlarsa bir saate kalmaz gazeteler çalkalanır.
Sinon, les journaux l'apprendront.
- Gazeteler size öfkeli. - Öfkelensinler.
La presse devient virulente.
Ama gazeteler size çok iyi davrandı. Gazetecileri neden kabul etmiyorsunuz?
Pierre, comment j'aimerais quelqu'un qui se moque de moi?
Gazeteler de var.
Ensuite, il y a les journaux.
Öteki gazeteler çıldıracak.
Les autres journaux seront furieux.
Mac'i ayarladım, gazeteler onun arkasında.
J'ai parlé à tout le monde. J'ai fait aligner Mac et le journal derrière lui.
Gazeteler eğlenmek için onu hedef gösterdi.
Les journaux l'ont assailli, et fait de lui une cible.
Mektuplarının hiçbirinde Florida'daki korkunç sağanaktan söz etmemişsin. Gazeteler yazdı durdu.
Dans tes lettres, tu ne parles pas du raz-de-marée de Floride qui était dans tous les journaux.
Çılgın varis. Gazeteler ona böyle demiyor mu?
Les journaux l'appellent "la folle héritière".
Diğer gazeteler de hemen hemen aynısını yazmış.
Les autres journaux disent pareil.
Senin Colorado taraflarında olduğunu söylüyorlardı, gazeteler.
Les journaux disaient que tu étais au Colorado.
Cemiyet düşmanları diye yazıyor gazeteler.
Ennemis de la société, c'est ce que disent les journaux.
- Gazeteler senin...
- Le journal dit que...
Ama ya bizim gazeteler?
Oh ben! et nos journaux à nous?
- Gazeteler para vermiştir.
L'argent que les journaux lui ont offert.
- Gazeteler diyor ki... - Onlara asla inanma.
- On dit dans les journaux...
Diğer gazeteler riskleri iyice anlattı.
D'autres journaux m'ont signalé les risques.
Gazeteler : "Bir sıçan daha korktu." desin istiyorsun.
Tu veux que les journaux me traitent de lâche?
Gazeteler Bay Kirby'nin asla demeç vermediğini biliyor olmalı.
M. Kirby ne fait jamais de déclarations à la presse.
" Gazeteler, Tony ve bir sürü küçük şey dönmemi imkansız kılıyor.
"Mais comment, si je veux oublier. " La presse, Tony, un million d'autres choses me l'interdisent...
Zaten gazeteler ne için var ki?
Dans les journaux, on raconte tout.
Oradaki bütün gazeteler Taylor'in. O da millete kendi palavralarini yutturuyor.
Taylor tient tous les journaux et ils les remplit de sa propagande!
Gazeteler diyor ki, savcının ofisi dostumuz George'a...
Ton bureau s'attaque à Georges.
Eczacılar, broşürler, hükümetler... radyolar, sinema filmleri, gazeteler...
les prospectus des pharmaciens, les gouvernements, la radio, le cinéma, les journaux!
- Duymadın mı? Gazeteler yazdı.
- Vous n'avez pas lu les journaux?
- Bu gazeteler.
Ces journaux!
- Gazeteler "immalarla" dolu.
- En tout cas, les journaux y font illusion.
Gazeteler onlarla dolu.
Je connais ces annonces.
Oh, Gazeteler nerede?
Pas de journaux?
Aslında geçen gün, bütün gazeteler bunu yazarken Ona sordum.
J'y ai fait allusion, quand la presse en a parlé. Elle prétend ne rien savoir.
Adı geçen gazetelere gelince, aşağıda imzası bulunan Charles Foster Kane, bütün gazeteler ve buna bağlı öbür gazeteler... üzerindeki tüm yetkilerini... Bütün öbür gazeteler, basımevleri üzerindeki yetkilerini devreder... ve bütün haklarından vazgeçer.
"Charles Foster Kane déclare ici abandonner la direction des dits journaux et renoncer à la gestion de tout journal et de toute entreprise d'édition quelle qu'elle soit et renonce donc à toute revendication..."
Bu sabaha dek siyasetten 1-2 sene çekilecek kalacak kadar hastalandığını bildirmezse... Pazartesi günü, kendi gazeteleri hariç tüm gazeteler vereceğim hikayeyi basacaklar.
Qu'il annonce demain son départ pour raison de santé... ou tous les journaux de l'État publieront mon histoire.
Sizi biraz aydınlatayım. İnsanların ne düşüneceği konusunda otorite benim. Örneğin gazeteler.
L'opinion publique, je la forme... dans mes journaux!
Gazeteler bunları bizi savaşa çekmek için yazıyor.
On veut nous faire intervenir.
Gazeteler, kuzeye kadar ilerleyen Alman U-gemisin haberleriyle dolu.
On ne parle que de ces Allemands débarqués d'un sous-marin.
Yıllardır gazeteler peşimde ve ben hâlâ ayaktayım.
La presse ne m'a jamais empêché de vivre.
- Demek gazeteler yazdı.
- C'était dans les journaux?
- Gazeteler ne diyor peki? - İşte burada.
- La presse, à Detroit?
Kütüphanede gazeteler var, eski ve yeni olanlar.
Ils ont des journaux... nouveaux et anciens... à la bibli.
Bütün gazeteler yazdı.
C'était dans tous les journaux.
Gazeteler hareket istiyor, tamam, bir çocuk daha alsınlar.
Les journaux veulent de l'action?
- Gazeteler hepimizi takip ediyor. Bunu iki hafta önce sana söylemiştim.
Tout le monde à la pression.
Gazeteler, özellikle Reform Yönetimi'ni alay konusu etmeye çalışan Record gibiler, koyu bir ceket veya açık renk bir şapka giyen her adam otomatik bir şüpheli haline gelene kadar halkın ilgisini canlı tuttu.
Les journaux cherchant à ridiculiser l'administration réformatrice tenaient en haleine l'opinion public en leur donnant en pâture tout manteau noir portant chapeau.
Ülkedeki bütün gazeteler katil olduğumu yazıyor.
Pour la presse, je suis un tueur.
Gazeteler sayesinde kazanacağımız ünü bir düşün.
" Pense à la publicité faite dans les journaux.
Tüm gazeteler intihar olduğunu söylüyor.
Tous les journaux parlent de suicide.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]