English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ H ] / Hak

Hak traduction Français

20,688 traduction parallèle
Bunu yapan insanlar morgda olmayı hak ediyorlar.
Ceux qui ont fait ça... ont leur place ici.
Daha azını mı hak ediyordu sence?
Il ne méritait pas ça?
Bir kralın hayatını hak ediyorsunuz.
Vous étiez destiné à devenir roi.
Sen o bakımsız harabede yaşayarak ne tür bir hayatı hak etmiştin?
Quelle vie t'était destinée, dans ce petit taudis?
Bu yeni doğanın ve güzelliklerin altında kadim bir sözleşme var, ama o anlaşmanın şartları ebedi ve erdemliler hak ettiklerine kavuşacaklar.
C'est un vieux contrat qui nous lie à ces paysages, mais il court pour l'éternité et ne profitera qu'aux justes.
Hak etmiyorlarsa öldürmem.
Pas des innocents.
Er veya geç, beklediğin an gelir o da hak ettiğini bulur.
Tôt ou tard, tu prendras ta revanche, et il aura ce qu'il mérite.
Bunu ikimiz de hak ettik.
On l'a bien mérité.
Gerçeği bilmeyi hak ediyor.
Elle mérite de savoir.
Tamam, ama yine de temel insan haklarını hak ediyor.
Mais il mérite quand même de garder ses droits fondamentaux et de protéger ces droits et respecter
Hak edenlere karşı olup cezalarını verdiğin için.
Punir ceux qui ont péché.
O berbat kendini beğenmiş yapılarda herkes özel, herkes ödülü hak ediyor ve hepiniz adınızı duyurmayı hak ettiğinizi düşünüyorsunuz.
Avec cet affreux ego démesuré, tout le monde est spécial, tout le monde gagne. Et vous estimez tous devoir être entendus.
Ama gerçek şu ki, en başta bunu düşünmeyi bile hak etmeniz gerekiyor.
Mais en vérité, vous devez mériter le droit d'être écoutés.
İkiniz öldüğünde o sarışın velet Kara Danvers'a hak ettiği ölümü bahşedeceğim.
Une fois que vous serez morts, je pourrai donner à la blondinette Kara Danvers la mort qu'elle mérite.
Ve Supergirl'e öğrettiğiniz gibi düşmanlarımız adil bir yargılamayı hak ediyor.
Et comme tu l'as appris à Supergirl, nos ennemis méritent un procès.
Herkes bir şansı hak eder.
Tout le monde mérite une seconde chance.
- Evet, Roscoe'yu bende düşünüyorum ama sende mutlu olmayı hak ediyorsun.
- Oui, je comprends le truc de Roscoe, mais tu mérite aussi d'être heureuse.
Sonra tüm kaybedenler olarak daha iyi bir erkeği hak etmiyormuyuz diyoruz?
Donc après tous les losers qu'on a eu, on ne mérite pas un chic type?
O bunu hak ediyor.
Elle le mérite.
Bunu hak ediyorum evet!
Je le mérite!
Bence Red Killeen ölmeyi hak etti.
Je dis que Red Killeen a eu ce qu'il méritait!
Bu mevkiyi hak ederek aldım.
J'ai gagné cette position.
Evlendiğim kadının hak ettiği unvan.
Le titre approprié pour la femme que j'ai épousée.
Benim özrü hak etmediğimi düşünüyorsun.
Vous ne trouvez pas que je le mérite?
Bunu hak ettin.
Tu l'as mérité.
İyi olmayı hak etmiyorlar.
Il ne méritent pas de l'être.
Ölmeyi hak etmemişlerdi.
Elles ne méritaient pas de mourir.
Kendime bir asistan yaptım çünkü hak ediyorum.
Je me suis attribuée une assistante parce que j'en mérite une.
Hak ediyor.
Il l'a mérité.
Bunu hak etmemiştin.
Tu ne mérité pas ça.
Ama sen de dinlenmeyi hak ediyorsun.
Mais vous méritez de lever le pied.
Rusya saygı gösterilmesini talep ve hak eden büyük ve eski bir imparatorluktur.
La Russie... est un ancien et grand empire qui exige et mérite le respect.
Tommy Lascelles hak ettiği emekliliğini yaşamak için yakında buradan ayrılacak.
Tommy Lascelles nous quittera bientôt pour prendre une retraite bien méritée.
Marjorie bilmeyi hak etmiyor...?
Marjorie ne mérite-t-elle pas...?
Marjorie mutlu olmayı hak ediyor.
Marjorie mérite d'être heureuse.
Bu bebekler bir şansı hak ediyorlar.
Ces bébés méritent une chance.
Hak ettiğim saygıyı bana gösterdiğin zaman eve geri dönerim.
Je n'allais pas retourner dans ta maison... J'ai un minimum de fierté.
Özür dilemek mi... O özrü ve seni seviyorumu hak etmiyor.
Il ne mérite pas de "pardon, je t'aime"
İkinci bir şansı hak etmiyor.
Il ne mérite pas de 2e chance.
Yaptığın hiçbir şeyi hiçbirini hak etmiyor.
Toutes tes petites attentions il ne les méritent pas!
Hak etmiyor. Hiçbir şeyi hak etmiyor o.
Il ne mérite rien du tout!
Aferini hak ettiniz müfettiş.
Un bon point pour vous, inspecteur.
Övgüyü hak ettin.
Tu le mérites.
Bir tahmin yürütmem gerekirse, "Amanita phalloides" özütü hak ettiği ismi ile köygöçüren mantarı yani.
À vu de nez, je dirais un extrait d'amanite phalloïde, le bien-nommé "calice de la mort".
Hak ihlaline ya da karmaşaya dair herhangi bir kanıtınız mevcut mu?
Avez-vous des témoignages d'intrusion ou de perturbation?
Şimdiyse, bu aptal evde öylece tek başıma oturuyorum bu hayatı hak etmek için ne yaptığımı düşünüyorum.
Et ensuite je reste assise là seule dans ce stupide appartement... à me demander ce qui a bien pu arriver à ma vie.
Davenportlar, evlerinde bir katil olduğunu bilmeyi hak ediyor en azından yüzbaşı.
Au moins, les Davenport sauront s'ils hébergent une tueuse.
Adamla uğraşmak için Mina rolü yaptı, hak ettiğini düşündüğü her şeyi aldı.
Elle a prétendu être Mina pour se venger, récupérer ce à quoi elle pensait avoir droit.
Demek hak etti.
Alors il l'a mérité.
Bunu hak ettiğimizi düşünmeyi tercih ederim.
Je trouve qu'on l'a mérité.
Hiçbir şeyi hak etmiyor.
Il ne mérite rien!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]