Kel traduction Français
1,876 traduction parallèle
Evet, sen buna karışma, kel.
Ouais, reste en dehors de ça, le chauve.
Anla, buraya geldiğin gibi gitmene izin veremem. Tabii, okul servisinin kel ve dövmeli şoförü olmak istemiyorsam.
Tu vois, je ne peux pas te laisser sortir comme tu es rentré, pas si je ne veux pas finir comme un vieux type qui conduira le bus.
- Kel.
- Chauve.
Kafayı bulup Dean'in kel kafası hakkında şaka yapıp eğlenelim.
Défonçons nous et moquons nous du crâne d'oeuf de Dean, hein?
Peşinde olduğum kız değil, yolculuk ettiği kel keşiş.
Je ne veux pas la fille mais le moine qui est avec elle.
Söyle bakalım kel çocuk, sen nerelisin?
Dis-moi, jeune imprudent. D'où viens-tu?
Su kabilesi kızı ve onunla gezen kel keşişi kaybettik.
On a perdu la fille de la Tribu de l'Eau et le petit moine chauve.
- Peki Rapunzel'i kel bırakmaya?
- Et si Raiponce devenait chauve?
Ayrıca, süper kısa ve kel olmama rağmen istediğim her güzel kadınla seks yapabilirim çünkü harika bir insanım.
Et même si je suis un nain chauve, je couche avec plein de belles nanas, tellement je suis génial.
Kel kafalı kartalımız böbreği sıcak mı sever acaba?
Et que prendra l'aigle de mer avec ses fèves et son chianti?
Evet, 1963'ten beri, kel servi.
Depuis 1963, le cyprès chauve.
Aferin, Kell.
Bien joué, Kel!
- Ben kel seviyorum.
- J'aime quand ils sont rasés.
Ona Kel Telly Savalas istediğini söyle.
Demande-lui le traitement Telly Savalas.
Meg, selam, ben Kel.
Salut Meg, c'est Kel.
Bir kel.
Un chauve. Ok?
- Kel alaka.
- Néamoins...
Hiç ilgisi yok. "Kel alaka" diye bir deyim yok.
Néanmoins. "Néamoins", ça se dit pas.
"Kel alaka" diye bir deyim yok.
"Néamoins", ça se dit pas.
Kabak kafalı kız kardeşin mi var? Kız kardeşin kel mi?
Tu as une sœur chauve?
Kel, kızların eşcinsel olmasını engelleyecek kadar yakışıklı.
C'est dur de faire le compte, Kel.
Kel! Kelly, onu tanımıyorsun bile.
- Kelly, tu le connais même pas.
Yaşlarına 26 yazarlar 46 çıkar, uzun boylu yazarlar aslında kısadırlar, dalgalı saç genelde kel demektir.
"26 ans", ça veut dire 46, "grand", c'est haut comme ça... "Cheveux ondulés", 3 poils sur le caillou.
Aslında kel ve atletiktiler.
Ils étaient chauves, et athlétiques.
Veya "bottaki kel"!
Ou euh, "le chauve en bateau"!
Kel daha güzel.
- Non, la tête rasée c'est très joli
Kel herif bir seyler biliyor.
Crâne d'œuf est au courant de tout.
Kel kalmak istemiyorum.
Je ne veux vraiment pas être chauve.
Kel kafalı zenci bir doktorla onun peşinde koşan... ve ona aşıkmış gibi bakan bir beyaz doktor, değil mi?
Est-ce ce que c'est un docteur noir culotté, avec un docteur blanc qui le suit partout en le regardant amoureusement?
Çek o zaman o koca kel kafanı! Bazılarımızın kablolu televizyonu yok.
Alors vire ton gros cul de là, certains ici n'ont pas le câble.
- Kep düştü, kel göründü Meadow.
- Maman! - C'est plus un secret, Meadow.
Kardeşimle süpürge sopası savaşları ve Sodan'ın Kel Shak Lo töreni beni çevik bir dövüşçü haline getirdi.
Des bagarres au bâton avec mon petit frère et le rite du Kel Shak Lo des Sodans ont fait de moi le guerrier agile que je suis aujourd'hui.
Kel, son beş günde bu sokakta fazlasıyla ısı veren bir şey dikkatini çekti mi?
Kel, y avait-il quelque chose dans cette rue ces derniers jours dégageant beaucoup de chaleur?
Tarzı hoşuna gittiği için mi kafanı traş ediyorsun yoksa kel olduğun için mi?
Vous vous rasez le crâne parce que vous aimez ça ou parce que vous devenez chauve?
Kel...
Chauve...
Uzun, kel?
Grand? Chauve?
Şu yeni şoför.. Kel kafalı beyaz çocuk..
Le nouveau chauffeur, le Blanc, chauve.
Ailede hiç kel var mı?
Est-ce qu'il y a des cas de calvitie masculine?
Kilolu ve kel mi?
Il est gros et chauve?
Kel oldum!
Je suis chauve!
Ben sadece takımımız için taze et bulacağımızı ümit ediyorum. Tercihen kel bir şey. Esrarengiz, bilirsiniz, savaşçı bir tip, bilirsiniz, kaslı...
J'espère qu'on va trouver du grain à moudre, quelque chose de bien mystérieux, le genre un peu guerrier avec des tas et des tas de muscles.
Bornozlu kel bir adam gibi şeyler.
Peut-être un type chauve en peignoir.
Evet, 150 kiloluk soprano, kel tenorları baştan çıkarmaya çalışacak.
Ouais, 150 kg de soprano qui drague des ténors chauves.
- En iyisini yapmanı istiyorum Kel.
- Je te veux au top, Kelly.
Merhaba Kel.
Salut, Kelly.
Senin yüzünden değildi Kel.
Ce n'était pas à cause de toi, Kelly.
Bazı kel herifler kovalar seni.
Un mec chauve m'a déjà viré.
Kurbanımız kel olabilir.
Il était peut-être chauve.
- Değil!
- Kel!
Biraz Kel'no'reem yapıyordum.
Je pratiquais le Kel'noreem.
Durma, seni kel * * *
Essayes, espèce de * bip * de chauve...