Plan ne traduction Français
6,108 traduction parallèle
Plan ne? Üzerinde çalışıyorum.
J'y travaille.
O zaman, plan ne Sam?
C'est quoi le plan, Sam?
Yaptığı plan yarın gün batımından önce meyvesini vermezse ne olacak?
Et si le plan ne porte pas ses fruits avant demain à la tombée de la nuit?
Butch ve Sundance gibi gitmek istemiyorum plan nedir?
Je ne veux pas être tué ridiculement, donc c'est quoi le plan?
Plan ne o zaman?
Quel est le plan?
Aylardır üzerinde çalıştığımız barış planını sabote ettiğinden Beni ikna edebilecek bir neden yok
Aucune ne pourra me convaincre que tu as bien fait de saboter un processus de paix.
Aslında sizi zor durumda bırakmak istemedim. Tabii ki kesinlikle...
Je ne voulais pas vous laisser en plan, mais c'est précisément ce qui...
Doğum planı ne lan?
Qu'est ce que c'est un plan de naissance putain?
Mülkün için ne planın var?
Quels sont vos plans pour le domaine?
Bu kadar ilerisi için ne zamandan beri plan yapar oldun?
Depuis quand tu es si prévoyante?
Umarım bizi kurtarmak için bir planın vardır çünkü uçamayız.
J'espère que tu as un plan pour nous sortir de là parce que maman ne peux pas voler.
Amacınız ne?
Quel est votre plan?
Ne planlıyorsun?
C'est quoi ton plan?
Uzun vadede planın ne?
Quel est ton plan à long terme ici?
Plan, Dutch ve ben devralıyoruz. Çünkü yön tariflerini dinlemiyorsun.
C'est quand Dutch et moi prenons le relais parce que tu ne m'as pas écouté.
- Tamam, bak. Daha heyecan yapma ama işe yaramaz bir planım var.
Ne t'excite pas tout de suite mais j'ai l'ébauche d'un plan.
Ne kadar işe yarayıp yaramadığı umurumda değil, ne planın?
Je me fous que ça soit qu'une ébauche. C'est quoi le plan?
- Tadından. Tatlıydı. - Planın ne?
- Ça a le goût de l'herbe douce.
Bizi içeri sok ve Alex o gemide saklanan kötü bir şey varsa hızla kaçıp arkamızda her ne varsa yakıp kül edelim.
Arrime-nous. Alex si quelque chose se cache dans ce vaisseau, on file et on incinère tout. Bon plan, Hoss.
Herkesi öldürmeyen bir plan lâzım bize.
On a besoin d'un plan qui ne tue pas tout le monde.
Tamam. Ne yapıyoruz şimdi?
C'est quoi le plan?
Sen şimdi öyle deyince pek iyi bir plan gibi durmadı.
Quand tu dis ça comme ça, ça ne semble pas une très bonne idée.
- Plana geri dönebilir miyiz artık?
On ne peut pas revenir à notre plan s'il te plait?
Ama bence iş alanında başarılı olursak... Danny'nin yoluna çıkmayı istemiyorum, gerçekten.
Mais si ça peut marcher sur le plan financier... je ne veux pas contrecarrer les plans de Danny.
Plan yaptığını söylemiyorum.
Je ne dis pas que c'était prémédité.
Öyle bir planın olduğunu bilmiyordum.
Je ne savais pas que tu avais ce plan.
- Ödeme planı yapmaya ne dersiniz?
Et un plan de paiement?
Dediğim gibi amcam eskiden Old Milwaukee ile kafayı çekip kamyonunu sürerdi. Sigorta da sarhoşken yaptığın kazaları ödemek istemiyor, o da bu planı buldu.
Comme je te l'ai dit, mon oncle conduisait son camion en buvant de la bière, et l'assurance ne veut pas payer si on conduit en ayant bu.
Ne iş bu şimdi?
Donc quel est le plan, de toute façon?
Jackson bu gece için bebek ve Hayley ile birlikte kaçış planı yapmış. - Eğer Klaus'a söylemezsem...
Jackson a un plan d'évasion pour ce soir, avec Hayley et le bébé, et si je ne le dis pas à Klaus, il va...
Bu plân Oliver'ın Thea'yı kurtarmak için Ra's'a teslim olması gerektiğini anladığı anda ortaya çıktı.
Ce plan est né au moment où Oliver a réalisé qu'il devait capituler à Ra's pour sauver Thea.
Harika plan, ama ben doktor değilim.
Bonne idée, sauf que je ne suis pas médecin.
Lawton, neden bahsediyorsun sen?
Lawton, de quoi tu parles? Ça ne faisait pas partie du plan!
Pek plan yaptık sayılmaz. Bana telefon numarası da vermedi.
On n'avait rien prévu, et il ne m'a pas filé son numéro.
O salak planın şimdi ne işimize yarıyor?
Et où tout ça nous a mené?
Ama planın ne olduğunu bilmesen senin için daha iyi olur.
Mais vaut mieux que tu ignores quoi.
-... planını devam ettirmek için - yerli infazı - Yemeğe gitmeliyim.
Je t'aime bien plus que tu ne le crois.
Hey. "Boşver" diyerek ne demeye çalışıyorsun?
On peut pincer Tolson, c'était le plan.
Biz Tolson'u yakayabiliriz, planı söyledin, şimdi problem ne?
Grandis.
Hiçbirinin onu hapse atmak için böyle ayrıntılı bir plan yapmış olabileceğini gösteren hiçbir şey bulamadım.
Rien ne me mène à croire que l'un d'entre eux aurait mis au point un plan aussi élaboré - pour le faire payer.
Gereksiz yere pahalı eşyalar almamak ve benim seninle paylaşabileceğim bir kaç planım var.
Ne pas dépenser des sommes folles pour des articles hors de prix. J'ai quelques ficelles que je peux te montrer.
Planımın içine etmesine izin vermeyin.
Qu'il ne merde pas mon plan.
Planın ne?
Quel est le plan?
Bir planın olmadan paranı sokağa atmazsın.
On ne donne pas de l'argent dans la rue sans un plan pour le récupérer.
- Planın var, değil mi?
- Vous ne disposez pas d'un plan, à droite?
Planın ne peki?
Alors, quel est le plan?
Plan işe yaramıyor biri bütün paranı çalınca olmuyor.
- Ce projet... ne fonctionne pas depuis qu'on nous a volé tout notre argent.
Plan işe yaramıyor biri bütün paranı çalınca olmuyor.
Ce projet... ne fonctionne pas depuis qu'on nous a volé tout notre argent.
Sadece planın ne olursa olsun o otobüse binince ya sikiş olacak ya kaçacaksın.
Juste ça... Quoi que tu prépares si tu montes dans ce bus c'est tu baises ou tu cours.
Bir sonraki hamlemizin ne olacağını bilmek isteyecektir.
Elle voudra savoir notre plan.
Ama şey işte George o kadar aceleyle gitti ki ne yapacağımıza karar vermedik.
C'est juste que... George. Il est parti si vite, on n'a pas de plan.
plan nedir 29
ne yapıyorsun 7063
ne yapiyorsun 66
nerdesin 184
neden 17190
neon 28
neyi var 56
new york times 63
nero 36
new york 2524
ne yapıyorsun 7063
ne yapiyorsun 66
nerdesin 184
neden 17190
neon 28
neyi var 56
new york times 63
nero 36
new york 2524
nepal 33
newt 42
newman 169
nellie 86
newsweek 23
neşter 48
nerede yaşıyorsun 103
nelly 65
new york city 26
ne iş yapıyorsun 139
newt 42
newman 169
nellie 86
newsweek 23
neşter 48
nerede yaşıyorsun 103
nelly 65
new york city 26
ne iş yapıyorsun 139