English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ S ] / Sorun o değil

Sorun o değil traduction Français

850 traduction parallèle
Bize bu konuda yardımcı olmazsan, insanlar şöyle düşünebilirler- - Sorun o değil.
Si tu ne nous aides pas, les gens penseront...
- Sorun o değil. - O zaman ne?
- C'est quoi alors?
Sorun o değil Jean.
Ce n'est pas ça.
Yo, sorun o değil.
Ce n'est pas cela.
Oh, Sorun o değil.
Oh, c'est pas ça.
Sorun o değil.
- Je mais c'est pas le propos.
- Sorun o değil.
- Ce n'est pas ça.
Sorun o değil.
- Ca n'est pas la question.
- Sorun o değil.
Ce n'est pas ça.
Sorun o değil.
- Je ne sais pas si S'est ça,
Hayır sorun o değil, Gilles'i kastetmiştim.
- Non, c'est pas lui que je te reproche, c'est Gilles.
Sorun o değil. Onunla evlenmen hoşuma gitmeyecek.
Je m'en fiche, mais ça me déplaît que tu l'épouses.
Hayır sorun o değil, Mollie.
Ce n'est pas toi Mollie.
Şey, tek sorun o değil, efendim.
Ce n'est pas le seul problème.
Bak, sorun o değil.
Ce n'est rien.
- Sorun o değil.
- Ça n'a rien à voir.
Sorun o değil ki, sorun şu oyuncak gibi motor.
Le problème est pas là, il est dans le moteur.
Sorun değil O'Conner.
C'est bon, O'Connor.
- Sorun değil Joe. O benim köpeğim.
- Ça va, Joe, c'est mon chien.
O da, "Pantolonunun üstünde kalması sorun olmaz, değil mi?" dedi.
Elle a dit : "Ça ne te dérange pas de garder ton pantalon, n'est-ce pas?"
Sorun o değil!
C'est pas ça.
Sorun değil, Dük. Sözün bana yeter.
O.K., votre parole me suffit.
Çingene müziği demişken, o Ochi Tchornya kutularını satmakta büyük sorun yaşıyoruz, değil mi?
A propos de musique tzigane, nous avons eu des ennuis avec ces boites "Les yeux noirs"!
Sorun degil, o gösterilerin zamanï geçti.
Pas de souci, c'est plus d'actualité.
- O zaman, hiç sorun olmaz, değil mi?
C'est quelqu'un de bien, n'est-ce pas?
Sorun değil, Frank, haklı o. Aşkta mantık yoktur.
L'amour n'a aucun sens.
- Sorun o değil, Cookie.
Là n'est pas la question!
Sorun yalnız o değil, kapı çok zorlu ve inatçı.
S'il n'y avait que ça! La porte est dure et têtue!
O sorun değil.
Ne vous inquiétez pas.
Sorun o değil.
Il n'a rien à voir avec tout ça.
Sorun değil. O problem bir çocuk.
Bah, c'est une gamine.
Benim için sorun değil. Ne kadar erken, o kadar iyi.
Le plus tôt sera le mieux.
- Sorun değil, o küçücük bir kız.
Ce n'est qu'une enfant.
Sorun o değil, Bay Valentine.
- Ils ne sont pas ici?
Yo, sanmam. Bir sorun çıkacaksa, o bana çıkaracak, ben ona değil.
Si quelqu'un risque d'en avoir, c'est lui.
O sorun değil, genç adam.
C'est très bien comme ça, jeune homme.
Sorun değil, fakat tüm o zaman boyunca yastığın altındaydı.
Non pas que ça importe, mais elle était sous l'oreiller, durant tout ce temps.
Sorun değil. O, gerçek babam gibidir.
Cet homme est comme mon père.
O bir sorun değil.
Elle n'en vaut pas la peine.
- O zaman sorun analist değil.
Ce n'est pas l'analyste.
Pekala sorun değil o zaman. Ama kızlarla takılmak yok.
J'espère que ce n'est pas ta petite amie.
Yarın ayrılacağımızdan dolayı zaten o kadar da sorun değil.
Comme nous partons demain, cela n'a guère d'importance.
Para sorun değil, o ikinci planda gelir.
- La question n'est pas là, l'argent est secondaire.
O zaman sorun değil.
Ce type m'a dit peut-être à 50km.
Para hiç sorun değil.
O dinheiro n � � problema.
Sonra bu Meksikalıları buradan kovalarız, o hiç sorun değil.
Alors on pourra chasser ces Mexicains. Ça sera pas dur.
Bende o kartlardan yok. Sorun değil.
Je n'ai pas de carte.
Hayır, sorun yaşlanmak değil! O tiplerden olmadığımı bilirsiniz. Yaşlılığım hakkında söylenebilecek en kötü şey, tepeden kelleştiğimdir.
Vieillir ne me préoccupe pas, malgré un début de calvitie.
Sorun nedir? Haydi ama, o kadar da kötü değil.
C'est pas si terrible!
Bak, o ilişkimizi biliyor ve bunu sorun etmeyecek türde bir insan değil.
Elle sait tout sur nous... et elle n'est pas du style à accepter ce genre de choses.
- Sorun değil. O gitti!
- C'est bon, il est parti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]