O değil mi traduction Français
11,020 traduction parallèle
O El Guapo değil mi?
Est-ce que c'est El Guapo?
- Korkunç muyum? O değil mi yani?
- Je fais peur et pas elle?
O mu, değil mi, yakında anlarız.
S'il est dans les parages, on le saura vite.
Sen birdenbire çıkınca o geleneği bozdular değil mi?
Vous êtes vraiment unique.
- O zaman aleyhinde ifade vermem lazım değil mi?
- Je devrais témoigner contre lui?
O öldü, değil mi?
Il est mort, n'est-ce pas?
Imzalı Şarj birkaç yıl önce jersey o göndermek değil mi?
T'a-t-il envoyé un maillot des Chargers signé il y a quelques années?
Kim o, değil mi?
C'est qui, alors?
O kanal hâlâ pembe dizi yayınlıyor, değil mi?
Ils diffusent toujours des feuilletons?
Evet, neyse ki o havai fişekleri ateşledim, değil mi?
- Oui, heureusement que j'ai tiré ces foutus pétards, hein?
O ineğin nerede olduğunu çok iyi biliyorsun, değil mi Phil?
Tu sais exactement où est cette vache.
Rus restoranı olan kadın değil mi o?
C'est elle qui a le resto russe?
O kadar da acımadı, değil mi?
Pas si mal, n'est ce pas?
- Ama o saatte hava aydınlık olacak değil mi?
En plein jour?
O zaman daha çıkmıyordunuz değil mi?
Je ne pense pas que vous sortiez déjà ensemble, étiez-vous?
- Ne bileyim! O senin işin değil mi?
Ça ne fait pas partie de vos services?
Korkmaz o hiçbir şeyden, değil mi?
Il n'a peur de rien.
Ama o Varick değil, öyle değil mi?
Mais ce n'est pas Varick, n'est-ce pas?
- Zaten bugünler hep o havada değil mi?
N'est-ce pas tous les jours comme ça récemment?
O adam uyuşturucu bağımlısı, değil mi?
Ce mec est un toxico, non?
O karakter benim üzerime kurulu değil mi?
Ce personnage n'est pas basé sur moi?
O, Harry'nin değiştirmeni istediği son değil mi?
- Que Harry te pousse à changer.
En büyükleri o, değil mi?
C'est l'aînée?
Seni o vurdu, değil mi?
Il vous a tiré dessus, non?
- O bir kahraman, degil mi Mats?
C'est sûr.
Korumamı istediğin kişi o, değil mi?
C'est elle que tu veux que je protège? J'ai raison?
- Masamın üzerindeki o özel kitabı görmedin, değil mi?
Ce livre spécial, celui sur mon bureau, tu ne l'as pas vu, n'est-ce pas?
O yapmamıştır ama, değil mi?
Mais... vous n'êtes pas inquiets, si?
Yani, o da polis değil mi?
Enfin, ce sont des flics, pas vrai?
Affedersiniz. Bu o radyasyonlu tarayıcılardan, değil mi?
C'est un de ces trucs rétrodiffusion?
- O kadar da zor değilmiş değil mi?
- Alors c'était si dur?
Hayır. O zaman müzeden bir arkadaşlarını geri çeviremezler değil mi?
Eh bien, ils ne pourraient pas tourner le dos à une amie du musée, n'est-ce pas?
- O bir taklitçi, değil mi?
- C'est un faussaire, non?
- Şey değil mi o- -
- C'était pas ça...
Demem o ki sonuçta hepimiz insanız değil mi?
Je veux dire... nous sommes humains, n'est-ce pas?
O aklına gelince o kadar da eğlenceli değil, değil mi?
Pas si drôle en gardant ça en tête?
O, değil mi?
Ça doit être lui!
O kızın psikolojik tedavi ilaçları aldığını söylemiştin değil mi?
Est-ce que la fille... prend... des médicaments?
- Evet. Fakat ilk adamı ben kabul ettim, o halde tecavüz değil, öyle değil mi
Mais j'ai consenti avec le premier, donc c'est pas un viol, hein?
Ellerin o iğneyi bana saplarken hiç de titremiyordu değil mi?
Ta main était beaucoup plus stable quand tu enfonçais cette aiguille dans mon cou, n'est-ce pas?
Eğer bu Duncan'ın anahtarıysa sizin sentetik dizilimlerinizin falan o zaman yeniden insan klonlamak için kullanabilirler onu değil mi?
Si c'est la clé de Duncan à nos séquences synthétiques, ils pourraient l'utiliser pour relancer le clonage.
O kadar kötü değildi, değil mi?
Ce n'était pas si terrible, hein?
O kıymetli genetik materyalini rahatça onlara veremeyiz değil mi?
On ne peut pas donner ton précieux patrimoine maintenant, n'est-ce pas?
Eğer bu bir kraliçe ise,... O'nu ya hep ya hiç manevrasında Espheni için büyük bir şey değil mi?
Et si c'est une reine, la mettre en danger, c'est tout ou rien pour les Espheni, non?
O öldü, değil mi?
Elle est morte, n'est-ce pas?
O kadar da kötü değil, değil mi?
Pas trop mal?
Ama o öyle olmasını umuyor. Öyle değil mi?
Mais elle l'espère.
O zaman sevmiştin beni, değil mi?
Tu m'aimais bien, non?
Dışarıdan basit görünüyor fakat bir kez o inişleri çıkışları o küçücük parçaların her birinin anlamını görünce ne kadar tuhaf, değil mi?
De l'extérieur, ça a l'air simple, mais en voyant les ressorts et les engrenages, les petites pièces qui fonctionnent ensemble, c'est remarquable, non?
O dosyalara benim de bakmama izin vereceksin değil mi?
Bon, tu vas me laisser regarder ces dossiers, pas vrai? Je veux dire, ce serait juste.
Başka zaman. O haberden bir şeyler çıkardın, öyle değil mi?
Vous avez coupé l'article, n'est-ce pas?
o değil 411
o değildi 47
değil mi 44479
degil mi 350
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi ya 25
o değildi 47
değil mi 44479
degil mi 350
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değil misiniz 34
değil mi evlat 40
değil mi jack 21
değil mi hayatım 33
değil miyiz 24
değil mi oğlum 33
değil mi kaptan 17
değil miydi 73
değil mi efendim 66
değil misiniz 34
değil mi evlat 40
değil mi jack 21
değil mi hayatım 33
değil miyiz 24
değil mi oğlum 33
değil mi kaptan 17
değil miydi 73