Zavallı şeyler traduction Français
120 traduction parallèle
Ya ormandaki o zavallı şeyler o hayvanlar onlar, onlar konuşuyor.
Ces pauvres créatures dans la jungle Ces animaux Ils parlent!
Zavallı şeyler.
Pauvres bêtes.
zavallı şeyler...
Toute cette eau autour...
Zavallı şeyler...
Les pauvres!
- Zavallı şeyler
- Pauvres bêtes.
Çok çirkinler zavallı şeyler, ama çok zenginler!
Si laides, mais si riches, mon Père.
Zavallı şeyler.
Pauvres créatures.
Yani bu zavallı şeyler muhtemelen sizin hiçbir işinize yaramazlar.
Donc ces pauvres choses... ne vous seraient d'aucune utilité.
Zavallı şeyler, günlerdir süt içmediler.
Ils devraient traire ces pauvres vaches.
zavallı şeyler, yıllardır bekledikleri şeydi.
c'est dommage, parce que c'est le genre de choses qu'ils cherchaient depuis des années.
- Sizi zavallı şeyler.
- Pauvres créatures.
Zavallı şeyler. Yardım edebilmek isterdim, fakat yapacaklarım var.
J'aurais tellement aimé vous aider, mais j'ai d'autres choses à faire.
Zavallı şeyler.
Les pauvres.
Zavallı şeyler.
Pauvres petites.
Zavallı şeyler.
Nθgres a la con.
- Zavallı şeyler. Garip bir istek.
C'est une faveur étrange.
Onlara ihtiyaçları var, zavallı şeyler. Çocuk büyütüyorlar.
Les pauvres petites en ont bien besoin, elles sont dans la fleur de l'âge.
- Zavallı şeyler.
- Vous êtes pitoyables.
Zavallı şeyler!
Les malheureux!
Bırak zavallı şeyler de oynasınlar!
Laisse-les jouer, les pauvres!
Şu anda bilmediğiniz nedenler yüzünden, her gece bu sahnede başarılar kazanan iki oyuncumuz... bu gece burada olamayacaklar, zavallı şeyler.
Pour un cas de force majeure, deux des actrices qui triomphent sur cette scène ne peuvent être ici aujourd'hui, les pauvres.
Sizi zavallı şeyler.
Mon dieu, mes pauvres chéris.
Zavallı şeyler. Sizin medeni cesaretiniz yok galiba.
Vous en avez d'autres comme ça?
Zavallı küçük şeyler.
Ces pauvres petites créatures?
Şimdi, o zavallının kırbaçlanmasını durduracak bir şeyler yapmalıyız.
Pour l'heure, nous devons faire cesser Ie supplice de ce pauvre diable.
- Kediler zavallı, aptal şeyler. - Evet.
Les chats... ça ne réfléchit pas.
Zavallı adam. Rahatlamak için hiç fırsatın olmuyor sanırım. İnsanlar hep bir şeyler için peşinde.
Vous n'avez jamais une seule minute à vous.
- Zavallı şeyler.
Et tu te souviens de ce qui leur est arrivé. Les pauvres!
Zavallı şeyler.
Pauvres petits.
Sizin de bildiğiniz şeyler söylediklerim. Canım Sezar'ın yaralarını gösteriyorum, şu zavallı, güçsüz, dilsiz ağızları konuşturuyorum kendi yerime.
Je vous dis ce que vous savez déjà, je vous montre les plaies du cher César, pauvres bouches muettes que je prie de parler pour moi.
Artık güvende olduğumuza göre o zavallı adam için bir şeyler yapmalıyız.
C'est du passé. - Et à propos du reste? - Quel reste?
Zavallı Jett iyi şeyler için savaş verdi hep.
Pauvre Jett... qui luttait pour ce qui est bon.
Bu zavallı adamın size bir şeyler fısıldadığını gördüler ve ardından sizin bir şeyler yazıdığınızı.
Ils ont vu ce malheureux vous parler à l'oreille.
Zavallı koca için ne var? Ben bir şeyler almayacak mıyım?
Qu'en est-il du pauvre mari qui se bat?
O sert topraktan bir şeyler çıkarabilmek için neredeyse kolları kopana kadar çalışıyorlardı sadece tarlaya gitmek bile yarım gün sürüyordu sonra bir gün bu zavallılar dayanamayıp isyan ettiler.
Une terre où on se tue à essayer d'en tirer quelque chose. Il fallait une demi-journée de marche pour y arriver. Un beau jour, ils se sont révoltés.
Plyne'in göründüğü kadar çirkin olmadığı, zavallı biri olduğunu bir şeyler olmak isteyip başaramadığını mı söylemeli?
Que Plyne est pas aussi moche qu'il en a l'air. C'est un pauvre type qui aurait voulu devenir quelqu'un et qui a pas réussi.
- Zavallı şeyler.
- Les pauvres.
Zavallı küçük şeyler..
Les pauvres petits.
Güzel şeyler aramak yorucu. Zavallı şey, bir köle gibi çalışıyorsun...
La quête du plaisir est plus fatigante que je ne l'imaginais.
"zavallı kalbimi attıran şeyler"
Il en est une qui me ravit
Zavallı kadın. Neden böyle şeyler olur ki?
La pauvre, pourquoi ces choses arrivent t-elles?
Zavallı şeyler!
La pauvre.
Ne zaman zavallı Gertrude Lefferts kocasının bir şeyler karıştırdığından şüphelense...
Lorsque la pauvre Gertrude Lefferts commence à soupçonner son mari,
Düşüncem, zavallı adam anlamsız bir şeyler mırıldandı ve o kızda onları anlamsız bir mesaj haline getirdi.
Le jeune homme a dû murmurer quelques paroles incohérentes, qu'elle a transformées en un message dénué de sens.
Oh, zavallı şeyler.
Mes pauvres, vous devez être fatigués.
Zavallı küçük şeyler. Sizi keseceğim, sonra parça parça edeceğim.
Je vous coupe la route puis je vous coupe en morceaux.
Bu konuşmadan bir şeyler çıkarmak zorunda olacak olan zavallı FBI teknisyeni için gerçekten de acıklı bir durum.
Je plains le type du FBI, censé décrypter cette conversation.
Zavallı hemşirenin hastalığı hakkında bir şeyler okudum, hiç de alay edilecek bir şey değil.
Je me suis documentée, et ça n'a rien de drôle.
Zavallı çocuk, öyle şeyler söylüyor ki.
Ce qu'il me racontait...
Zavallı annesi çok üzgün, bir şeyler oldu sanıyor.
Sa pauvre mère est tellement bouleversée qu'elle est presque folle.
Televizyonda böyle şeyler görünce "Zavallı insanlar" diye düşünüyorsunuz.
On voit ce genre de chose à la télé et on se dit : "Oh, mon Dieu. Les pauvres."
şeyler 33
zavallı 389
zavallım 26
zavallıcık 135
zavallı şey 169
zavallılar 55
zavallı adam 286
zavallı herif 18
zavallı ben 20
zavallı aptal 20
zavallı 389
zavallım 26
zavallıcık 135
zavallı şey 169
zavallılar 55
zavallı adam 286
zavallı herif 18
zavallı ben 20
zavallı aptal 20