English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ Ç ] / Çok karanlıktı

Çok karanlıktı traduction Français

198 traduction parallèle
Ama ağaçların altı karanlıktı, çok karanlıktı.
Mais sous les arbres, il faisait noir, très noir.
Çok küçüktü ; çok karanlıktı.
Il était si petit, si obscur.
Çok karanlıktı.
Il faisait nuit noire.
Çok karanlıktı, o korktu.
Il faisait noir, elle avait peur.
Lance, şöyle bir düşündüm de aşağısı çok karanlıktı ve belki de o adam Bay Loren değildi.
Lance... Il faisait si sombre, ce n'était peut-être pas M. Loren.
Çok karanlıktı.
Il faisait nuit.
Çok karanlıktı ve o da oradaydı.
L'obscurite etait totale, et il etait l ˆ.
Hayır, çok karanlıktı.
Non, il faisait noir.
Çok karanlıktı. Korkudan altıma edecektim.
Il faisait noir et j'avais peur.
Çok karanlıktı. Yanımda lamba yoktu.
Il faisait noir.
Fakat yol çok karanlıktır...
La route est sombre.
Beni kimse görmedi bile, sokak çok karanlıktı, Charles olduğumu sandılar.
Si on m'a vue, on croira qu'il s'agissait de Charles.
Daha önce de göremezdiniz, çünkü çok karanlıktı.
Ni avant, il faisait trop noir.
6 : 15'ten önce çok karanlıktı.
Avant 6h15, il faisait trop noir.
- Çok karanlıktı.
- Il faisait trop sombre.
Dün gece görmek için çok karanlıktı.
Il faisait trop sombre hier soir.
Hayır, çok karanlıktı. Çok da uzaktı.
Non, il faisait trop noir.
Çok karanlıktı, hiçbir şey göremiyordum...
Dans le noir, je ne la voyais pas
Çok karanlıktı, ellerimi bile göremedim!
Il faisait si noir que je ne pouvais voir mes mains!
İyi de, gece çok karanlıktır.
Mais la nuit est obscure...
Çok karanlıktı.
Il faisait trop sombre.
Çok karanlıktı.
Il faisait si noir.
Pek iyi göremedim, çünkü çok karanlıktı.
Je n'y voyais pas bien, il faisait noir.
Zaten çok karanlıktı.
Après tout, il faisait nuit.
Oh, 30 yaşın altınadaydı, bayım, çok karanlıktı, orta boylu, temiz tıraşlı.
Il a moins de 30 ans. Très brun. Taille moyenne, rasé de près.
Olabilir, o gece çok karanlıktı.
Peut-être. ll faisait nuit.
Kümesin içi çok karanlıktı.
Il faisait sombre dans le poulailler.
Hava karanlıktı. Onu arabasına bıraktığımda çok karanlıktı.
Mais il faisait noir quand je l'ai accompagné à sa voiture.
Çok karanlıktı.
- Il faisait très sombre.
Onlar olabilir ama sana söylemiştim caddeden karşıya geçtikleri yer çok karanlıktı.
Ça peut être elles, mais je vous l'ai dit, il faisait sombre et elles ont traversé.
İçi çok karanlıktı.
L'intérieur était tout noir.
İsabet için ve Walter Rosenblum'un kamerası için çok karanlıktı.
Il faisait trop sombre pour la précision, ou la caméra de Walter Rosenblum.
Kendimi savunmam gerekirse, çok karanlıktı ve adam da çok güzeldi.
A ma décharge, il faisait sombre et c'était un très joli mec.
Çok karanlıktı. Görünmek istemedim.
Il faisait nuit, je voulais pas qu'ils me voient.
Çok karanlıktı. Göremedim.
Je n'ai rien vu, il faisait noir.
Burası karanlıktı, Bayan Reed de ansızın gelince korktum. Çok üzgünüm.
Mme Reed, étant survenue, m'a fait peur!
Aklım çok karışmıştı, korkmuştum, hiçbir şey yapamayacak durumdaydım. Oda karanlıktı.
J'étais troublé, horrifié, incapable de quoi que ce soit.
Üzgünüm, çok üzgünüm millet. Nöbeti devraldığımda zifiri karanlıktı. Hiçbir şey göremiyordum.
Je suis désolé, je suis vraiment désolé quand j'ai relevé Kovac, on ne voyait pas à deux pas, c'était le noir complet.
Eylülde günbatımından sonra hava çabucak karardığından, şimdi etraf çok daha karanlıktı.
II faisait nuit car, le soleil couché, la nuit tombe vite en septembre.
Evet. Ama alt kat çok karanlıktı ve kapı da neredeyse...
Oui, mais il faisait sombre.
Karanlıktı, çok fazla uzaktı, karanlık bir suretten başka bir şey görülmüyordu.
Je ne distinguais rien. J'étais trop loin de la porte.
# Dünya çığırından çıktı ve iyilik bugün kötü # Bugün siyah beyaz ve gün karanlık bugün # Kadınların sevdiği pek çok herif
The world has gone mad today and good s bad today and black s white today and day s night today when most guys today that women prize today are just silly gigolos
Hava çok ağır, karanlık ve basıktı.
Il faisait si lourd, si noir et si sombre.
Karanlıktı. Çok karanlık.
Il faisait nuit, mais nuit noire.
Yüzünü görebilmek için çok karanlıktı. Sir Robert kız kardeşinin köpeğini ne zaman uzaklaştırdı?
Il faisait trop noir pour voir son visage.
"Sokaklar geceden çok daha karanlıktı."
Pourquoi tournes-tu là?
Kont Drakula, o karanlık ışıkların artık aydınlık olması bizi çok mutlu etti Carfax Abbey uzun süredir kapkaranlıktı.
Quel soulagement de revoir de la lumière aux fenêtres de Carfax!
Çok karanlıktı.
C'était très sombre.
Ortalık karanlıktı ve mahlûk camdan çok hızlı kaçtı.
Il faisait noir. C'est parti si vite.
Işığı en çok korkutan karanlıktır.
- Non, non, regarde la lune.
Etraf çok karanlıktı.
II faisait nuit.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]