English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ A ] / Ama ben değil

Ama ben değil traduction Portugais

1,681 traduction parallèle
Bu adamı oyuna getirmemi bana önce sen söylemiştin. "Ama ben değil, o yaptı!", dedim.
Estava lá desde o início.
Ama bu yüzden ismimi yazdırmadım zaten, çünkü bence teşhirciliğe kaçıyor biraz. Gözükmesi gereken şey sorunun kendisi, ben değil.
Por isso é que não coloquei o meu nome, porque é o problema que precisa de ser realçado, não eu.
Ama her ne oluyorsa, ilahi yada değil ben bunun için bir şey yapmadım.
Mas o que quer que seja que está a acontecer, divino ou não, não é culpa minha.
Ben Chuck diyorum, ama gerçek adı o değil.
- Chamo-lhe Chuck. Não é o nome verdadeiro, mas é uma história engraçada.
Ama ben yalnız olmayacağım, değil mi?
Mas não serei só eu, pois não?
Ama ben yapıyorum, siz değil.
''Mas eu estou fazendo, não você.'
Bethlehem'daki Navity olması gerekiyor, değil mi? Matthias çok teşekkür ederim ama buna ben karar vereceğim.
É curioso não é verdade, senhores?
Birkaç kez dövmüş olabilir ama ben zenciler gibi değil narin yapılıyım ancak Julia Lucai'ye çikolatalı sütümü vereceğime ölürüm daha iyi.
Talvez me tenha batido algumas vezes... peço perdão, sou uma rapariga e não um homem negro. Mas morreria antes de lhe dar o meu leite achocolatado à Julia Lucai.
Julius ve ben yeni bir başlangıç yaparız diye düşünmüştüm, ama sen ve Lucy evde olduğunuz sürece asla olmazdı, bana bir sahtekar gibi davranarak, biliyorum bu bir mazeret değil, ama lütfen olaylara birde benim açımdan bak.
Pensei que o Julius e eu poderíamos começar de novo, mas isso nunca iria acontecer contigo e com a Lucy na casa a tratar-me como uma impostora, e sei que isso não é desculpa, mas por favor apenas tenta ver as coisas da minha perspectiva.
Ama ben değil.
Eu não.
İçkiyi fazla kaçırdığımdan o konuşmaların çoğunu ben değil, Wild Turkey yaptı ama bildiğiniz gibi, ben, ben... Bakılmayı kabullenemediğim için uzun süredir bunun arkasına saklanıyordum.
Eu podia dizer que estava chateado, que o Wild Turkey falou por mim, mas... eu tenho-me escondido atrás disso, há demasiado tempo.
Ama "Ben mankenim,.. ... bana o şekilde bakma" der gibi değil.
Não que eu seja um modelo, não olhes para mim dessa maneira.
Ama ben kızınız için hediye getirdim... sizin için değil
Mas eu só comprei um presente para a tua filha.. não para si.
Haydi ama, bana Mavi Büyü lâzım ahbap! Benim ben, yabancı değil!
Vamos cara, eu preciso magia azul, traga pra mim.
Niyetim kaba davranmak değil ama sizin alışverişinizi ben ödedim.
Não quero ser grosseiro, mas acabei de pagar as suas compras.
Ama ben önce doğdum değil mi? Şimdi çık dışarı!
Mas não foi assim.
Bu adamı ben de yakalamak istiyorum ama böyle değil.
Também quero apanhar o tipo, mas não assim.
Evet, ama pek uzun bir süre değil. Jane ve ben taşınıyoruz.
Já por pouco tempo, a Jane e eu queremos mudar-nos.
Ama haftaya düzeleceksin, değil mi? Burada acı çekiyorum ben.
Mas estarás bem para a reunião da semana que vem?
- Evet, onu ben de düşündüm ama burada değil.
Pensei nisso. Mas está longe.
Ama tekrar söylüyorum, ben bir adamım, oyuncu değil.
Mas uma vez mais, eu sou um homem, não sou um actor.
Biliyorum umrunda değil, ama ben o adamı seviyorum.
Eu sei que tu não te importas, mas eu amo aquele homem.
Ama benim Londra'da torunlarım var ve bu işi sen değil de ben yapıyor olduğum için çok memnunum.
Mas eu tenho netos em Londres. Então, estou contente de fazer este trabalho e você não.
Ben seninle kafa bulmak istemiyorum, ama burası polis merkez değil.
Não me leves a mal mas isto não é uma esquadra de polícia.
Ben ödülü alamamış olabilirim ama bu başkaları denemeyecek demek değil.
Bem, eu posso não ter conseguido, mas não significa que outros não irão tentar.
Üç sene içinde çıkabilirdin çünkü küçüktün. Ama bu durumu sen kendin bozdun, ben değil!
Podias ter-te safo só com três anos, por seres menor, mas não, fizeste asneira.
Ama babamın insanları düzenlemesine ve oyunu başlatmasına yardım eden ben değil kardeşimdi.
Mas foi ele, não eu... que ajudou meu pai a organizar o pessoal e começar a jogar.
Ama ben bir erkek değilim, değil mi?
Mas eu não sou um homem, pois não?
Ama bunu ben söylemeliydim, değil mi?
Cabe a mim decidir isso, não achas?
Muhtemelen ben de ama bu pek ahlaklı bir davranış değil bence.
Eu provavelmente também não, mas não acho isso muito ético...
Tamamen değil elbette, ama ağabeyine kötü birşey olursa, o zaman biz, yani sen ve ben Edmund, Maria'ya yardım edecek pozisyona geliriz ve onu Mansfield'e kabul ederiz.
Não tudo, naturalmente, mas... se o pior acontecesse com seu irmão, então nós, eu queremos dizer você e eu, Edmund, estaríamos em posição de ajudar Maria e aceitá-la de volta aqui em Mansfield.
Ben sadece siz izleyicilerin bu duruma bağışıklığı olduğunu sanırdım, ama öyle değil. Biz de öyleydik.
Costumava achar que só eram vocês aí, os espectadores, mas não, também somos nós.
Ciddiyim, hadi ama, itiraf et, ben duvarlardan daha çekiciyim, değil mi?
Quero dizer, que isso, você tem que admitir, sou muito mais interessante que uma parede, não?
Ben de severim, ama bir Mansfield Parkı değil tabii.
Gosto dele, mas não é Mansfield Park.
Değil. Ben de öyle sandım ama haklı.
Queria que fosse, mas não é.
- Evet ama onunla ben evlendim, sen değil.
Sim cara, mas eu casei com ela não você.
Çocuklar, ben bira almaya zevkle giderim ama lütfen siz çalışmaya geri dönün sorun değil 3,5 saat içinde Cassler olur
Malta adorava beber umas cervejas com vocês mas temos que fazer, por favor. Não tenhas pressa, temos que ir ao Cassler ás três e meia.
Beni tutabilirsin, ben bir Tiger Woods değilim, ama babam... senden bahsediyorum benden değil!
Para mim tudo bem, não sou nenhum Tiger Woods mas contra o meu pai... Estou a dizer isto para não ficares envergonhado.
Ben de öyle düşündüm, ama keramet duvarlardan geçmekte değil.
Isso era o que eu julgava, mas o truque de magia não está em atravessar paredes.
- Üzgünüm aşkım, ama eğer anlatmazsam, ben de ikiniz kadar suçlu olurum, değil mi?
- Sinto muito, querida mas, se não lhe contar, então serei tão culpado quanto vocês, não?
Sana yardım istemediğimden değil... Ben, senin dostunum. Ama sana arka çıkarsam, Senato... bunu ölüm korkusuyla yaptığımı düşünecektir.
Não que não tencione ajudá-lo... mas o Senado saberia que eu estava a apoiá-lo só por... por temer a minha morte.
Gizlice yapmayı ben de sevmiyorum ama fazla da bir seçeneğimiz yok, değil mi?
Também não me agrada andar às escondidas, mas não temos alternativa, pois não?
Seni bilmem Frank ama ben ellerimi lavaboda yıkarım, klozette değil.
Estive no Hotel durante 5 dias. Certamente usei aquela casa de banho uma vez. Eu costumo lavar as mãos no lavatório, não na sanita.
Senin üstüne vazife değil ama karım ve ben birkaç gün önce kavga ettik, ve ben de o sakinleşinceye kadar burada uyuyordum.
Não tens nada a ver com isso mas a minha mulher e eu discutimos há umas semanas atrás, e tenho dormido aqui até ela se acalmar.
Ben David değilim, Tom. Ve asla olmayacağım. Ama kim olduğumu öğreniyorum ve bu o kadar da kötü bir şey değil.
Não sou, nem nunca vou ser o David, mas aprendi que não sou assim tão mau.
Ben birçok kötü şey yaptım ama şimdi bunları konuşmuyoruz değil mi?
- Eu fiz coisas muito piores! Mas isto não é uma carta de recomendação, não é?
Evet, ben bir sey buldum ama kanalizasyonda degil.
Sim, encontrei, mas não foi no esgoto.
Ama o benim babamdi.Ben degil.
Mas era o meu pai. Não sou eu.
Ama aslında düşününce... Julie Taylor'ı aldatan ben değildim, değil mi?
Mas na verdade, pensando um pouco nisso... eu não sou bem a pessoa que traiu a Julie Taylor...
Ama ben yine de doğru olanı yapmalıyım, değil mi?
Mas ainda assim tenho de fazer o que está certo. Certo?
Tartışmasız, O ben olmalıydım. Ama O sen değildin, değil mi, Wayne?
a serio, devias ter sido tu... mas nao eras tu, nao é, Wayne?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]