Anladınız mı traduction Portugais
3,874 traduction parallèle
Anladınız mı?
Perceberam?
Nasıl olduğunu anladınız mı?
Alguém acertou?
Anladınız mı?
Compreende?
Nereye vardığımı anladınız mı? - Söz birliği deyince ben koptum.
- Perdeste-me no "mancumado".
Anladınız mı?
Percebeste?
Bay Neibling ; kurban, sizin hayvan serginizin olduğu sırada panayırda çalışıyordu, anladınız mı?
Sr. Neibling... a vítima trabalhou na feira durante a sua exposição de animais de estimação.
Anladınız mı?
Entenderam?
Avukat tutacak paranız yoksa size bir avukat atanacak. Haklarınızı anladınız mı?
Se não puder pagar um advogado, ser-lhe-á nomeado um.
Anladınız mı?
- Percebeu?
Kahraman olmaya çalışarak güvenliğinizi tehlikeye atmayacaksınız. Anladınız mı?
Não vão colocar a vossa segurança em perigo ao tentarem ser heróis, entendido?
Onu canlı ele geçirmek istiyorum, anladınız mı?
Eu quero-a viva, compreendem?
Sizin üçünüzü evlatlık almamız konusunda çok kararlıydı ve bu söz konusu değildi, anladınız mı?
Ele foi inflexível em querer que adoptássemos todos os três e isso era impossível, compreendam.
Anladınız mı?
Compreendes?
- Anladınız mı beni?
Percebeste?
Ben kabaca halledelim diyorum, anladınız mı?
Pensei que ambos pudéssemos tratar disso, entende?
Anladınız mı?
Compreendem?
- Demek istediğimi anladınız mı?
Sabem o que eu quero dizer? Nós não.
Bu manyetik kilitler yedek jeneratör devreye girmeden önce 5 saniye kadar açık kalır. Anladınız mı?
As fechaduras magnéticas vão ficar abertas durante 5 segundos, antes que o gerador auxiliar ligue.
Size açıkladığım bu hakları anladınız mı?
Entende estes direitos tal como lhos descrevi?
Anladınız mı?
Percebe?
Anladınız mı zenciler?
Entenderam, negros?
Anladınız mı, beyefendi?
Fui claro, senhor?
Size okuduğum haklarınızı anladınız mı?
Percebeu estes direitos que lhe acabei de ler?
Asda'nın arkasında. Görürsünüz. - Asda'nın arkası, anladınız mı?
Vê logo um grande cartaz do supermercado Asda.
Aramıza hiçbir şey giremez, anladınız mı?
Escuta... não pode ficar nada entre nós, certo?
- Anladınız mı Kaptan?
Percebeu, Capitão?
Yoksa hayatta kalamayız, anladınız mı?
Sem eles, não vamos sobreviver, está bem?
Bu kızımın düğünü için, seni yemeğe davet etmiyorum.Çok hoş bir adamsın ama ben, aynı takıma oynamıyorum, anladın mı?
Não lhe estou a pedir para jantar. Você é um homem muito bom, mas eu... estou a ir direito ao assunto, sabe o quero dizer?
Bizi dinlemek isteyen kalabalığın her hafta giderek arttığını görünce bir şeyler yapmayı başardığımızı anladım.
Quando se viam as multidões a crescer todas as semanas, percebia-se que estavam a tocar um sino algures e que havia algo a acontecer.
Mesajınızı gayet iyi anladım.
Mensagem recebida e compreendida.
Anladım. Peki, adamlarınızı bina patlamadan ne kadar önce çıkardınız?
E quanto tempo levou para o prédio explodir,
Şimdi neden kızımın en iyi arkadaşı olduğunu anladım.
Já percebi porque és amiga da minha filha.
Sen alışkın olabilirsin ama kızım için istediğim bu değil, anladın mı?
Talvez estejas habituada, mas não é o que quero para a minha filha. Entendes?
Anladım, yakında mı yaşayacaksınız?
- Compreendo. E viverão perto?
Seni, kayıtları silmen için yalnız bırakmıyorum, anladın mı?
Não o deixo sozinho para poder apagar as imagens, percebeu?
Neyse, vale odasına gidip kırmızı bir yelek giydi ve o an burada bir kasiyer olarak çalıştığını anladım.
De qualquer forma, ela dirige-se a uma balcão, e veste um colete vermelho, e dou conta que ela trabalha aqui como caixa.
Hiçbir zaman kızım olmayacağını anladığım ve onu bir ay boyunca kız gibi giydirdiğim zamanı mı kastediyorsun?
Quando vi que nunca teria uma filha e o vesti de menina durante um mês?
Bunu babamın o sigaraları satın alıp oraya beraber bulmamız için koyduğunu öğrendiğimde anladım.
Foi o que percebi... quando descobri que o meu pai comprou aqueles cigarros e escondeu-os para que encontrássemos.
O sinsi aklına iyi sok şunu babanla ben ne olursa olsun birlikte olacağız anladın mı yani alışsan iyi edersin tatlım.
Por que não tentas acostumar o teu cérebro maquiavélico com o facto de que o teu pai e eu vamos ficar juntos, não importa o que faças? Portanto vais ter que te acostumar comigo, querida.
Söyleyemem çünkü söylersem onu bulup öldürürsünüz... Böylece yıldız tanığımdan olurum. Çünkü onunla işim bittiğinde seni, senin için çalışan şu iki palyaçoyu ve hayatın boyunca iş yaptığın herkesi uzun bir süre için hapse gönderecek, anladın mı?
Não posso dizer-lhe isso, porque, se falar, vão ter com ele e vão matá-lo, e lá se vai a minha melhor testemunha, porque quando acabar de o lixar, ele vai mandá-lo e os dois palhaços que trabalham para si,
Temizlikte kullandığınız bezlerin beyaz olduğunu görünce o kumaşın özellikle seçildiğini anlamıştım. Sonra anladım ki Ukrayna bayrağını temsil ediyormuş.
Como todos os seus panos da limpeza eram brancos, percebi que as cores foram deliberadamente escolhidas e, como mais tarde percebi, são as cores da bandeira ucraniana.
Bu çocuk için endişeliyim anladınız mı?
Tenho pena do miúdo.
Anladınız mı beni?
Entendeste?
Şimdi ikinizin Noel için neler planladığınızı anladım.
Agora vejo o que tu e a Jenny planearam para a véspera de Natal.
Kızım olduğunu nasıl anladınız?
Como sabe que tenho uma?
Çünkü ona ihtiyacımız olmadığını anladı.
Compreendeu que não precisamos dele aqui.
Tahmin ediyorum ki bundan sonraki yaşamımı bitkisel hayatta bir bitki gibi geçirmektense buradan neden kendi isteğimle ayrılmak istediğimi anladınız.
Decerto entendem por que razão prefiro deixar este mundo como eu quiser em vez de passar o resto da vida como um vegetal.
Ne yaptığınızı anladım. Beni içeriden nasıl kullanabileceğinizi düşünüyorsunuz.
O que te vejo a fazer, é pensar como me podes usar por estar lá dentro.
Anladığım kadarıyla, herkese Altın Yol'u yaptığımızı söyledik.
Vejo isto assim, dissemos a todos que estávamos a fazer a "The Golden Mile".
- Bizim yapmaya çalıştığımız şeyi anladığını düşünmüyorum.
Acho que ele não entende o que tentamos fazer.
Anladınız mı?
Estão a perceber?