Büyük bir tane traduction Portugais
437 traduction parallèle
İşte büyük bir tane!
Aqui está um grande!
İşte büyük bir tane.
Aqui está um grande.
- Büyük bir tane geliyor. - Dikkat et.
É um dos grandes.
Ben büyük bir tane istiyorum.
Quero uma bem grande.
Eğer o kadar zenginsen, neden daha büyük bir tane inşa edemedin?
Se és assim tão rico, por que não construíste uma maior?
Binbaşı, General kendisini aşağılarken çok küçük bir meşale alıyor ve daha büyük bir tane istiyor.
O Comandante pega uma tocha pequena. O General o insulta. Ele pede que tragam uma tocha maior.
İşte büyük bir tane geliyor.
Vem aí uma grande.
Şöyle büyük bir tane.
De preferência, um grande.
Büyük bir tane.
Este é grande.
Büyük bir tane yakaladık, değil mi?
Apanhámos um bem grande, não foi?
- Büyük bir tane hem de.
- Tenho uma das grandes.
Şöyle büyük bir tane getirin.
Um bem grande, sim?
Büyük bir tane.
Um peixe grande.
- Öyleyse, büyük bir tane. Yeraltından olması olası.
Se for, um imenso, provavelmente subterrâneo.
Eğer o şeye dikkat etmezsen bir gizemin olacak, hem de büyük bir tane.
Se continuar a ser descuidado com isso, vai ter um... um dos grandes.
- Evet, büyük bir tane.
- Há, um grande.
( GÜLÜŞME ) Paul Bunyan'ınkinden daha büyük bir tane gördüm.
Pois, e eu sou mais famoso que Paul Bunyan.
Yemekhaneye ulaşmadan önce Anzio Annie, bir tane yollardı, büyük bir tane bulutlara kadar çıkandan, bilirsiniz ve siz de otomatikman, patlama anında yere düşerdiniz.
Antes de chegar à cozinha, os alemães mandaram uma, uma das grandes, e, automaticamente, nós mandávamo-nos logo para o chão.
Ve şimdi, büyük bir tane!
E agora, vamos ao que interessa!
- Her zamankinden büyük bir tane!
- O habitual : uma grande para a Rose.
Dikkat edin. Büyük bir tane.
Uma grande, uma grande, aí está!
Ev kadar büyük bir tane yeter.
Vou mudar para uma do tamanho de uma casa
Ona bir teleskop önereceğim. Çok büyük bir tane!
Vou oferecer-lhe um telescópio, um grande.
Büyük bir tane : yakıt enjeksiyonlu, dört kapılı radyolu, kaset çalarlı.
Depois, vou comprar um carro! Daqueles potentes, à maneira, com um rádio porreiro e...
- Büyük bir tane ( atom bombası ) atmıştı, hah?
- Lançou a Bombazona. Largou duas das grandes.
Bir iyiliğe ihtiyacım var. Büyük bir tane.
- Preciso de um grande favor.
Sana çok büyük bir tane yapmayı planlıyorum dostum, ne dersin?
Estou a planear construir um enorme, Doc. O que é que você acha?
Büyük bir tane bulursak ne kadar eder biliyor musun?
Sabes quanto vale um dos grandes?
Aşağı indim ve tuzakları topluyormuş gibi yaptım ama bir tanesi bıraktım, büyük bir tane üstünde de kocaman bir peynir parçası.
Fui lá abaixo e fingi que desarmei todas as ratoeiras, mas deixei uma grande, com um suculento pedaço de queijo.
Büyük bir tane.
E dos grandes.
Büyük bir tane almalısın.
Devia ser tamanho grande.
Don, benim için büyük bir tane tut, tamam mı?
Don, apanha um grande por mim, está bem?
Üç tane birden. Bir büyük, iki de küçük.
Um grande e dois menores.
Sanırım bizim oralarda aynı büyüklükte bir iki tane... kıyıdaki ovalarda da birkaç tane daha büyük çiftlik var.
Há um ou dois do mesmo tamanho, na nossa região, acho eu... e alguns maiores nas planícies costeiras.
Dünyanın en büyük ülkesinin başkentinin efendileriyiz, besleyecek bir tane bile sivil yok ve bu raporları alıyorum.
Controlamos a capital do maior país do mundo... não temos nenhum civil para alimentar e recebo estes relatórios...
Vegas'daki iki büyük otelin sahibisiniz veya kontrol ediyorsunuz. Bir tane de Reno'da var.
É dono ou controla dois grandes hotéis em Vegas, um no Reno.
Büyük bir şehirde kaç tane kapı kulpu var, biliyor musunuz? - Hayır.
Não calcula a quantidade de maçanetas que existem numa cidade.
Artık büyük büyükbaban bu kirlenince sana geri getirir ve senin için temiz bir tane koyacağım.
Faz o teu avô voltar contigo quando estiver sujo, e eu coloco outro limpo.
Tüm bu yerde, kaç tane var bunlardan? Erkekler bizi istiyor çünkü bizim sayemizde büyük bir lider oluyorlar.
Os homens procuram-nos porque se tornam grandes líderes, graças a nós.
" Yüz tane müzisyeni toplayacağım büyük bir kilisede.
" mil músicos e coloco todos numa igreja grande.
Şey, bu akşam, em, küçük bir martini belki, büyük bir biftek mutlaka, ve iyi bir korku filmi, buralarda bir tane varsa.
Bem, esta noite... Um pequeno martini, talvez, um grande bife, com certeza, e um bom filme de terror, se houver um por perto.
Rönesans dönemimde birçok büyük ressam vardı ama yalnızca bir tane Da Vinci.
Há tantos grandes pintores no Renascimento mas apenas um Da Vinci.
5. caddenin büyük bölümü onların Boston'da yirmi tane kent merkezi, New Orleans limanının bir bölümü... Salt Lake City'de bir sanayi parkı.
Possuem uma parte da Quinta Avenida, vinte bocados da baixa de Boston, uma parte do porto de Nova Orleães e um parque industrial em Salt Lake City.
Pekala. Bize iki tane sivri uçlu, bir tane de büyük düz ver.
Duas pontiagudas e uma grande e achatada.
Dahası, iki ucundan çekilerek açılan büyük bir ceviz masa ve altı tane kenarsız iskemle.
Mais, uma grande mesa em nogueira, com doze colunas ou pilares torneados, com abas de ambos os lados e seis bancos.
Bir damla, bir damla daha büyük bir damla yapar, iki tane değil.
Uma gota mais uma gota fazem uma gota maior não duas.
Ve bir yılanın ruhuna sahip her akıntı bütün yılanların ruhları, büyük nehirde buluşacak ve her biri bir tane olmak, en büyüğü olmak bütün ruhların en büyüğü olmak için. kendi etrafında kıvrılacak.
... e cada corrente tem o seu espírito cobra... e todos os espíritos cobra encontram-se no grande rio... e enrolam-se umas nas outras... para formar uma, a maior de todas... o maior espírito de todos os espíritos...
Hemen 2 tane tekneye ihtiyacım var. Birde köpekbalığı öldürebilen birisine. Baya büyük bir köpekbalığı.
Preciso de dois barcos já, e de quem saiba matar um tubarão enorme.
Bu hafta en azından bir tane terörist eylem yapmalıyız ki tüm dünya Birleşik Devletlerin, yani büyük şeytanın, bir kağıttan kaplan olduğunu, halkının zayıflığını ve yıkıma elverişliliğini görsün.
Se não fizermos mais nada esta semana, temos de inventar pelo menos um acto de terrorismo que mostre ao mundo inteiro que os Estados Unidos, o grande Satanás, têm pés de barro, são uma nação débil,
Bir tane çok küçük var bir tane ondan biraz daha büyük var.
Um pequeno e um grande.
Büyük önlüklerden bir tane ve bir de yere serecek bir şey getir.
Traga uma bata das grandes, e um pano para o chão.
büyük bir zevkle 63
büyük bir ev 19
büyük bir hata yaptın 18
büyük bir hata 19
büyük bir sorunumuz var 17
büyük bir iş 26
büyük bir şey 20
büyük bir hata yapıyorsunuz 31
büyük bir hata yapıyorsun 41
bir tanem 228
büyük bir ev 19
büyük bir hata yaptın 18
büyük bir hata 19
büyük bir sorunumuz var 17
büyük bir iş 26
büyük bir şey 20
büyük bir hata yapıyorsunuz 31
büyük bir hata yapıyorsun 41
bir tanem 228
bir tane sana 21
bir tane 117
bir tane daha var 71
bir tane daha 473
bir tanesi 28
bir tane daha ister misin 28
bir tane alabilir miyim 32
bir tane yeter 18
bir tane mi 25
bir tane var 76
bir tane 117
bir tane daha var 71
bir tane daha 473
bir tanesi 28
bir tane daha ister misin 28
bir tane alabilir miyim 32
bir tane yeter 18
bir tane mi 25
bir tane var 76