Bir tane bile yok traduction Portugais
236 traduction parallèle
Ama galiba bir tane bile yok.
Parece que não tenho nenhum.
- Bir tane bile yok.
Ninguém.
Bir tane bile yok
Não, nem um chouriço
- 600 adamın içinde bir tane bile yok mu?
- Nenhum entre 600 homens?
- Bir tane bile yok.
- Nem um.
Bir tane bile yok. Dönüş tarihini bildirmedim.
Nenhum... não te preocupes, não quis que ninguém soubesse que estavas chegando.
- Planın yok ha? - Bir tane bile yok.
- Não tens nada combinado?
Evde bir tane bile yok.
Nem uma gota.
Ama bir tane bile yok.
Não há nenhuma.
Tek bir tane bile yok.
Nem um.
Bende bir tane bile yok.
Eu nem um tenho!
Bir tane bile yok.
Nem uma.
- Bir tane bile yok.
- Nenhuma.
Açıkçası, tek bir tane bile yok.
Na verdade, nem uma ondinha.
Arkadaşım falan yok anlamadınız mı, bir tane bile yok!
Eu não tenho amigos, ainda não percebeste? Nem um!
- Bir tane bile yok.
- Nem uma.
Bir tane bile yok. Buzdolabı mıknatısı olanlardan alalım.
Arranja um com íman para o frigorífico.
- Bir tane bile yok sahiden
Nós verificámos E, na verdade, não há
Aman tanrım, bir tane bile doğru düzgün yok.
Valha-me Deus, nada que se aproveite.
Koca Teksas'ta bir tane bile kasaba yok galiba.
Acho que não há nenhuma cidade no estado do Texas.
Ama bay Norton, bunca intihar arasında, bir tane bile hareket eden bir trenin en son vagonundan atlama yok.
Senhor Norton, em todas estas classes,... não há um só da plataforma de um trem.
Bir tane daha. ... hiçbirinin bir dolar getiren işi bile yok.
Dê-me outra já não há trabalho para ninguém.
Ben bir tane buldum, hatta denedim bile, benimle gelmene gerek yok, parayı versen yeter.
Eu conheço um bonito vestido. Até já o vesti. Você não precisa de vir comigo.
Bir tane bile zafer yok.
Não há vitórias.
Dünyanın en büyük ülkesinin başkentinin efendileriyiz, besleyecek bir tane bile sivil yok ve bu raporları alıyorum.
Controlamos a capital do maior país do mundo... não temos nenhum civil para alimentar e recebo estes relatórios...
Yani 30-40 mil civarında bir tane bile asker yok.
Suponho que não haja nenhuma tropa entre 30 e 40 milhas daqui.
Otel listelerinde Lundquist adında biri yok. Bir tane bile.
Não há um único Lundquist nas listas de hotel.
48 saattir ayakkabılarımı çıkarmadım... ve hala hiç tanığımız yok, bir tane bile.
Há 48 horas que não paro e nem tenho uma testemunha.
Bir tane bile dostum yok.
Não tenho nem um amigo.
- Bu ülkede aksine inanacak bir tane bile şerif yok.
- Não há xerife nestas paragens.... que irá acreditar em algo diferente disto.
Ben pek çok uzay limanına demir attım Kaptan, ama bir sürü değerli mal sunmalarına rağmen, size uyabilecek bir tane bile gezegen yok.
Já atraquei em muitos portos espaciais, capitão, e, embora tenham muitas mercadorias para oferecer, nenhuma se adaptaria a vocês.
Bir tane arkadaşım bile yok.
Não tenho amigos.
Aralarında bir tane bile beyin yok.
Não têm uma única cabeça capaz. Tirando uma.
Yani, son arzu yok mu? Bir tane bile mi?
- Nem um último pedido.
Elimde içinde üç kişinin olduğu ölüm saçan bir tren var ve onları gönderecek bir tane bile boş hattım yok.
Tenho um comboio sem maquinista â solta e com três pessoas a bordo.
Koca memlekette bir tane bile at yok.
Não há um único cavalo em todo o país.
Ortalıkta bir tane bile kadın yok.
Não se encontra uma mulher em lado nenhum.
- Telesekreteri. - Bir tane bile özür yok, ha?
- Não há mensagens na minha secretária
Hiç şüphem yok. Zaten bir tane bile yiyememiştim.
Não admira Eu não podia comer apenas um
Bir tane bile parke taş yok.
Nem um paralelepípedo à vista.
Bana söylediğin burada bir tane bile altın külçesi veya zümrüt veya 100 bin dolarlık çek bile yok mu, bu kocaman dağın içinde?
Estás-me a dizer que não há nem uma única solitária barra de ouro ou esmeralda... ... ou uma nota nesta montanha toda?
Bir tane bile dişi yok.
Vês, nem um só dente.
Gemide bir tane bile yemek kopyalayıcısı yok.
Não há um único replicador alimentar em toda a nave.
Bir nedeni vardır çünkü bedeninde acımasız bir tane bile kemik yok.
Terá as suas razões porque não tem nada de cruel ou indiferente.
Şu anda ortada yoklar. Bir tane bile yok!
Nesta altura já não há.
Burada bir tane bile kesin kanıt yok.
Não há sequer um resto de provas conclusivas em nenhum lugar aqui.
Evrende senin bile yok edemeyeceğin bir tane güç var.
Há uma força neste universo que mesmo você não pode derrotar.
Bir tane bile yok.
Nem um.
19 tane büyücü yok etme büyüsü var ama bir tane bile belirleme yok.
Dezanove feitiços de morte específicos para magos e nem um teste.
Halk yok mu? - Hayır, bir tane bile!
Sem súditos?
Telesekreterinde, bir tane bile mesaj yok.
Nem sequer mensagens no atendedor.
bir tanem 228
bir tane sana 21
bir tane 117
bir tane daha var 71
bir tane daha 473
bir tanesi 28
bir tane daha ister misin 28
bir tane alabilir miyim 32
bir tane yeter 18
bir tane mi 25
bir tane sana 21
bir tane 117
bir tane daha var 71
bir tane daha 473
bir tanesi 28
bir tane daha ister misin 28
bir tane alabilir miyim 32
bir tane yeter 18
bir tane mi 25