Dua mı traduction Portugais
1,576 traduction parallèle
Tanrıya dua mı ediyorsunuz?
Já começaram a rezar?
Tanrıya dua mı ediyorsun?
Já começaste a rezar?
Dua mı edeyim?
Ave Marias?
Dua mı ediyorsun Marito?
Estás a rezar, Marito?
Peki, şimdi ne yapacak... yalan söylemeye devam edip ne kadar farklı olduğunu anlamaması için dua mı edecek?
O que vai fazer? Continuar a mentir-lhe e esperar... que ela não perceba o quão diferente ele é?
Benim "halkım",... dua et benim "halkım" bunu beğenip sipariş etsin,... yoksa bana paranın tamamını geri ödersin.
125. Vocês? É bom que "vocês" peçam esta coisa ou vais devolver-me o dinheiro todo.
Şimdi başımızı öne eğip sessizce dua edelim.
Agora, vamos baixar as nossas cabeças e orar em silêncio.
Bütün ulu varlıkların, dünyaya ışığını taşımış olan bütün yüce kişilerin, Bodhisatvaların ve azizlerin, şimdi sevgili kardeşimiz Julian'a yol göstermeleri için dua ediyoruz.
Que todos os seres ascendentes, bodhisattvas e santos... e todos aqueles que percorrem a Terra em demanda da verdade eterna... venham em auxílio da nossa querida irmã, Julian.
Kendi gözyaşlarım olacak Bu gece, başka bir dua ediyorum
E a minha fidelidade a vossa família nem ao vosso trono
- Al bakalım. - Benim için dua edin. Çünkü yarın Schwab's görüşmesine gidiyorum.
- Bom, reza por mim, porque amanhã tenho uma entrevista por Schwabs.
Uzun zamandır dua etmediğimin farkına vardım.
Dei-me conta que há já muito tempo que não rezava.
Sanırım, bir dua karşılık bulduğu zaman, ona mucize deniyor.
Suponho que quando se contradiz uma oração, é o que denominamos de "milagre".
Saint-Sulpice'de dua etme fırsatını kaçıramazdım.
Não podia perder esta oportunidade de rezar no interior de Saint-Sulpice.
Tanrım biliyorum dua etmeyeli uzun zaman oldu fakat lütfen, lütfen, lütfen yanımda ol.
Eu sei que já faz um tempo, Deus, e não tenho ido a igreja mas... Mas por favor, Esteja comigo.
Tanrılarımız bize yabancılardan dua istediklerini söylediler.
Os nosso deuses mandaram que pedissemos benções de estranhos.
Dua et biz o kadar şanslı olalım.
Reza para termos essa sorte.
Değerli teyze ve amcalarımızın yanında dua etmek için diz çökerdik...
Ajoelhávamo-nos junto aos nossos queridos tios e tias
Dua et burada kızımlayım, yoksa ağzına sıçardım senin! Siktiğim karısı!
Tens sorte que a minha filha está aqui senão enchia-te de porrada, cabra abusadora!
Dua mı okuyacaktın?
Dizer uma missa?
Tanrım, gece gündüz sana dua ediyorum bana Hazreti Yakup'un sabrını, ve Hazreti Süleyman'ın bilgeliğini vermen için.
- Senhor, Rezo dia e noite para que me conceda a paciência de Job, a sapiência de Salomão.
Hayır, ama umarım öyledir. Demek istediğim, Tanrı'ya öyle olması için dua ediyorum.
Espero que não seja, mas eu rezo a Deus para que seja.
Benimle dua edecek birine ihtiyacım var.
Preciso de alguém para rezar comigo.
Ve bana yardım etmen için dua ediyorum.
E rezo para que me ajudes.
David için dua edeceğiz, tamam mı?
A gente vai ver, certo?
Tanrı'ya bize yardım etmesi için dua etmiyor muyuz?
Não rezamos a Deus para nos ajudar?
Dua ederken hemen yanı başımızda. - Doğru.
Enquanto rezamos, Ele está ao nosso lado.
Elimden geleni yapmaya çalıştım... dua etmek.
Tentei o meu melhor... para rezar.
Ve lütfen onlara, daima gözlerimi kapadığım zaman Tanrı'ya dua ediyorum ve annemi bana tekrar göstermesi için yalvardığımı söyleyin. Ve babamı ve kardeşlerimi. Gözlerimi açtığım zaman,...
E por favor... diga-lhes também... que quando eu fecho meus olhos... e rezo a Deus... eu suplico-lhe que me deixe ver a minha mãe... e o meu pai... e meus os irmãos... quando abrir meus olhos...
Sana dua ediyoruz, sana şükrediyoruz Sana tapıyoruz Yüce Tanrım
Oramos a Ti, abençoamos a Ti, adoramos a Ti, glorificamos a Ti.
Yetimler, gülümseyin ve mutlu olun. Tanrımıza gönderdiği yeni öğretmen için dua edelim.
Órfãos, sorriam e sejam felizes, pois Deus abençoo-nos com uma nova professora.
- Dua et kızım.
- É melhor rezares, rapariga.
Benim durumuma düşmemeniz için dua edeceğim. Tamam mı?
Eu rezo para que nunca tenhas de andar com os meus sapatos, ok?
Lordumuz üçtür.Seni koruyacak kadın Yace Mary günahlarımız için dua eder.
Ave Maria, cheia de Graça, o Senhor é convosco, bendita sois vós entre as mulheres...
Az şansımız çoğaltması için dua edelim, McRae.
Oxalá a nossa sorte dure mais um pouco, McRae.
Yaşadığım sürece Allah'a dua edeceğim.
Cantarei louvores ao meu Deus, enquanto eu existir. Cantem todos.
Hep söyleyeceğim. Yaşadığım sürece Allah'a dua edeceğim.
"Cantarei louvores ao meu Deus, enquanto eu existir."
"Tanrı'nın seni görmesi için kardeşim..." "... her nerede yaşıyorsan, geri kalan günlerinin huzurla geçmesi... " "... ve bizden nefret eden düşmanlarımızın seni asla bulamamaları için dua ediyorum. "
Rezo para que Deus encontre para você, meu irmão, uma terra onde possa viver o resto de seus dias em paz sem que o ódio dos nossos inimigos jamais te alcance.
Mümkünse benim için dua et kızım.
Por favor reze por mím, ja que sou un grande pecador.
Bir tane alıp bu sene oraya girebilmeniz için dua etmeye başlayın, tamam mı?
Têm de ir buscar um e rezar para que tenham lugar este ano.
Tanrım, milletimize vurulmuş zincirleri kırılması için dua ediyorum. Şeytan, bizi zapt etmek için etrafımıza sardığın bağları koparıyoruz ve Yahuda'nın aslanını ilan ediyoruz.
Só rezo para que Jesus venha à nossa nação, e para que convertamos os servos que puseste entre nós, Satanás.
Kutsal Meryem, İsa Peygamberin annesi, hem şu an, hem de ölüm anımızda, biz günahkarla dua et.
Santa Maria, mãe de Deus, rogai por nós pecadores, agora e na hora da nossa morte. Ámen.
Biz senin için dua ediyoruz, duygularımızı sana döküyoruz.
Oramos a ti, por nossas emoções para você
Dizlerinin üzerine çöküp dua ettiğinde yanındaydım.
Eu estava com ele quando ele se pôs de joelhos a rezar.
Eğer inancınız öyle ise, sizden başkanımız için dua etmenizi rica ediyorum.
Se assim for, peço-vos que rezem pela Presidente.
Hayrola, el ele tutuşup dua edip, bir güzel ağlayacak mısınız?
Vão fazer uma oração em círculo, é? Chorar um bocado e isso?
Hayat yolundaki rehberlik ve o yolda ılımlı ilerleyebilmek için dua etmen lazım.
Tens de rezar por orientação e usar de rectidão.
Turk ile erkekler tuvaletine gider ve umarım sadece bir numarayı yapacaktır diye dua ederken insanların öğretmenlikte kullandıkları farklı yöntemleri düşündüm.
Enquanto ia à casa de banho com o Turk, a rezar para que ele só fosse fazer xixi, pensei nos diferentes métodos que as pessoas usam para ensinar.
Alkoliklere dua grubunda mı içki içiriyorsunuz?
Onde... dá álcool a alcoólicos?
Dua edin dostlarım.
Rezem comigo, amigos.
Bu sefer hayat çizgiyi aştı. Dün akşam dua etmeye bile çalıştım.
Acidentalmente, eu tentava rezar a noite passada, só por garantia.
Yardımı için Tanrı'ya dua edelim.
Rezaremos por orientação.