Dünyada traduction Portugais
11,317 traduction parallèle
Bir iyiye bir kötüye dönüşen bu dünyada sürekli yeniden doğduklarını düşünüyorlar.
Dizem que estão presos no samsara, num mundo de constante mudança entre o bem e o mal.
Dünyada seçtikleri yerler için en makul teori ise, en düşük yıldırım düşme olasılığı.
A teoria mais plausível foi terem escolhido locais na Terra com o índice mais baixo de ocorrência de trovões.
Sana inansam bile bilgilerini paylaşmadan dünyada kiminle işbirliği yapacaksın?
Mesmo que acreditasse em si, como iriamos conseguir convencer os outros a alinhar e a dar-nos a parte deles dos dados?
Çalıştım insanlar gibi olanlar onunla bu dünyada yaşayamaz.
As pessoas para quem trabalho não podem viver com isso neste mundo.
Niye kimse hasta saldırılarının tüm dünyada aynı anda başlamasıyla ilgili bir şey söylemiyor?
Porque ninguém está a falar sobre o facto de que os ataques começaram ao mesmo tempo, em todo o mundo?
Müziğimle bir başımayım çünkü bu dünyada yaşamak için bulabildiğim tek yok bu.
Fico com a minha música porque é a única forma que tenho de viver.
Bu dünyada yalnız yaşamıyordu.
Não estava sozinha no mundo.
Dünyada yalnız yaşamadığını biliyorum.
Eu sei que ela não estava sozinha no mundo.
Çocukluğumda burası dünyada en çok sevdiğim yerdi.
Quando era miúdo, este era o meu sítio preferido.
Dünyada herhangi bir yere.
A qualquer sítio do mundo.
Dünyada yaşamın nasıl başladığı bir gizem.
Como a vida na Terra começou é um mistério,
Dünyada, Mars'ta sahip olamayacağımız sevdiğim birçok şey var.
Há muitas coisas que adoro na Terra e que não teremos em Marte.
Dünyada yaşam böyle şekillendi.
Foi assim que foi formada a vida na Terra.
Dünyada beni neyin beklediğini biliyorum ama oradakini bilmiyorum.
Sei o que me espera na Terra, mas não lá em cima.
Dünyada olabilecek en kötü senaryoyu düşünmeye çalışıyordum.
Estava a tentar imaginar o pior cenário na Terra.
Dünyada hiç çikolatalı kek kalmayacak.
Os brownies vão desaparecer da face da Terra.
Gerçek dünyada kullanmayacağın şeyler.
Coisas que nunca vais usar no mundo real.
Soluğu öbür dünyada alirsin.
Podes acabar morto.
En iyisi Lilly'e bu dünyada kimsenin kurtulamayacağını hatırlat.
É melhor lembrar a Lilly, que não há ninguém nesta terra que esteja seguro.
Siz o kadar uzun zamandır bu dünyada değilsiniz. Bu yüzden çoğu zaman neler olduğunu anlamıyorsunuz. Bu yüzden sana da olduğu gibi kafanız karışıyor.
Não estão vivos assim há tanto tempo, por isso não sabem o que se passa na maior parte das vezes e por vezes ficam confusos...
Ve orası, insanın kendini dünyada en çok sevdiği şeye adayabileceği bir yerdi, biliyor musun?
E era um óptimo lugar para poder cultivar a coisas que amavas mais na vida, entendes?
Tamam, senin bu bahşedilmiş zekanın yol göstericiliği olmadan bir başıma dünyada ne yaparım, hiç bilmiyorum, tamam mı?
Percebi que não saberia como enfrentar este mundo sem a tua sabedoria não solicitada.
Avın, avcılardan korktuğu bir dünyada.
Um mundo onde as presas tinham medo dos predadores.
Hangi değişik dünyada yaşıyorsun da bir tavşanın polis olabileceğini sanıyorsun?
Em que mundo maluco é que vives em que pensas que uma coelha pode ser polícia?
Bu dünyada iyi bir şeyler olduğuna inanmamı sağladı.
Ela fez-me acreditar que há o bem neste mundo.
Dünyada kötülük sorunu.
O problema do mal no mundo.
Bu dünyada kimse iyi kalamaz.
Ninguém se mantém bom neste mundo.
Tutkumuz olmadan dünyada yerimizi bulmamız çok zor.
Sem a nossa paixão, é-nos muito difícil encontrar o nosso lugar no mundo.
Ben, götünü siktire siktire çalışman gereken gerçek sikik dünyada yaşıyorum.
Eu vivo no mundo real, em que é preciso trabalhar!
İşte o zaman insanlar, bu dünyada yaşamanın daha iyi bir yolu olduğunu anlayacak.
Só então, as pessoas irão entender que há uma maneira melhor de governar este mundo.
Dünyada ne kadar insan var?
Quanta vida há no mundo?
Bu dünyada ve özellikle de öteki tarafta çok önemli.
Tão importante nesta vida e mais especialmente na próxima.
Neden kendisini şu dünyada en iyi tanıyan erkeğin başka biriyle olmayı tercih ettiğini tüm dünyaya duyurur?
Por quê anunciar ao mundo que o homem que você ama prefere estar com outra?
Peki sihir dünyasına madara oluşumuzu ve gerçek dünyada kaçak oluşumuzu sevdin mi?
Gostas que sejamos anedota no mundo da magia e fugitivos no mundo real?
gerçek dünyada.
O mundo real.
Herkes Balanosvky için dünyada yeteri kadar bir yer yok.
Não há espaço suficiente no mundo para todos, Balanosvky.
Sana dünyada ki bütün şansları diliyorum.
Desejo-te toda a sorte do mundo.
O rüyaları hepimizin gördüğümüzü biliyorum dünyada olmayan çocuklarımızı görüyormuş gibi hissettiğimizi.
Sei que nós tivemos todos esses sonhos. E é como se tivéssemos visto os nossos filhos no mundo.
Cenneti de, cehennemi de dünyada yaşıyorum ; genellikle de kendi irademle.
Vivi o inferno e o céu aqui na Terra, geralmente pelo meu próprio desejo.
Dünyada Appaloosa Pofyumak yetiştiren tek bir kişi var ve New York'ta yaşıyor, yani hayır.
Só existe um Respirador de Appaloosa Puffskeins no mundo, e está aqui. Portanto, não.
Karımın senin gibi bir şerefsizle işi olması için bir sebep yok dünyada!
Não há qualquer motivo no mundo para que a minha esposa tivesse seja o que for com escumalha como tu.
Ayrıca da, bu gece gerçek dünyada bir randevum var.
Além do mais, eu tenho um encontro com a realidade hoje à noite.
Açıkçası tehlikeli bir dünyada yaşıyoruz ve birkaç iyi seçeneğimiz var.
Sinceramente, vivemos num mundo perigoso e temos poucas boas opções.
Dünya Savaşı dünyada büyük bir savaşçı getirdi. Düşmanların adam tarafından kılıç tarafından öldürülen ve edilmeyecektir.
O mundo da guerra deu à luz um grande guerreiro, cujos inimigos cairão por uma espada, não por um homem.
Dünya Savaşı dünyada büyük bir savaşçı getirdi. Kendisinin neden oldu ağrı için minnettar olacağım.
O mundo da guerra deu à luz um grande guerreiro, que agradecerá as aflições que passou.
Eğer karanlık bir dünyaya olsa bile. Işığın bir dünyada ölecektir.
Embora tenhas nascido num mundo de trevas, morrerás num mundo de luz.
Bu dünyada ya da öbür dünyada senin için geri gelirim.
Voltarei para ti. Neste mundo ou no próximo.
Ben atalarımızın krallığı bu dünyada, Zera getirdi var.
Trouxe o reino dos nossos pais até este mundo, Zera.
Bu dünyada, Aysel prenssin... ama sen benim prensim olmayacak.
És o príncipe deste mundo, Aysel. Mas nunca serás o meu príncipe.
Dünya Savaşı dünyada büyük bir savaşçı getirdi. Onun düşmanı adam tarafından kılıç tarafından öldürülen ve edilmeyecektir.
O mundo da guerra deu à luz um grande guerreiro, cujos inimigos cairão pela espada, não pelo homem.
Bana hala dünyada iyi insanların olduğunu gösterdin.
Mostraste-me que ainda havia bondade no mundo.
dünya 1278
dünyanın 28
dünyayı 22
dünyaya 17
dünyalı 32
dünya birliği 17
dünya savaşı 157
dünya küçük 47
dünya değişiyor 17
dünyanın sonu 17
dünyanın 28
dünyayı 22
dünyaya 17
dünyalı 32
dünya birliği 17
dünya savaşı 157
dünya küçük 47
dünya değişiyor 17
dünyanın sonu 17