Dünyanın traduction Portugais
19,228 traduction parallèle
Birlik olmadığımız için neredeyse dünyanın sonu geliyordu.
Bem... o mundo quase acabou porque não fomos uma equipa.
İkinci olarak da, dünyanın kalanının yaptığı lanet şey bu değil mi?
E segundo, não é o que faz o resto do mundo?
Hayal edebiliyor musun tüm dünyanın bizim gibi yaşadığını?
Já pensaste? Se o mundo vivesse como nós,
Bu, dünyanın en kötü dinine benziyor.
OK, isto parece a pior religião de sempre.
Sesin dünyanın herhangi bir yerine ulaşabilecek kadar büyük bir silah haline gelir.
A tua voz transforma-se numa arma que poderá atingir qualquer lugar do mundo.
Ona sadakatini sunduğun anda bu dünyanın kraliçeleri ve kralları olacaksınız.
Vocês serão os reis e rainhas deste mundo, assim que lhe jurarem fidelidade.
Dünya'da da aynı şeyler oluyor şu anda insanlar birlikte hareket edip dünyanın sorunlarına çare bulmaktansa ünlülerin hayatlarıyla ve siyasi sirklerle meşgul oluyorlar.
E o mesmo está a acontecer na Terra, com uma população mais interessada em celebridades e circos políticos do que em trabalharem juntos para resolver os problemas mundiais.
Dünyanın sorunlarını çözmek için herkesin fikirlerini mi topluyorsun?
Estás a recolher a intelectualidade de toda a gente na cidade para resolver os problemas globais?
Dünyanın sorunlarını bu şekilde çözemezsin.
Esta não é a forma de resolver os problemas do mundo.
Anneler, babalar, arkadaşlar, komşular, herkes dünyanın şimdiye kadar gördüğü en büyük kötülük tarafından ele geçirildi.
Mães e pais, amigos e vizinhos, crianças, toda a gente. foi inesperadamente impedida por uma força maligna, tão poderosa como este mundo nunca viu.
Bayan Sofia. Dünyanın en zengin üçüncü petrol baronunun vârisi.
A Menina Sofia, herdeira do terceiro mais rico barão do petróleo do mundo.
Dünyanın sonuna geldik.
Fica nos confins do mundo.
Biri seni öptü diye dünyanın diğer yarısından gelinmez.
Não se dá meia volta ao mundo, só porque alguém nos beija.
Romantikliği dünyanın kalanı yapabilir.
O romance podemos deixar para os outros.
Dünyanın bildiğine göre, John James Blackwood ölü.
Para todos os efeitos, o John James Blackwood morreu.
Bana dünyanın diğer ucunda gibi geliyor.
Para mim, parece que é no outro lado do mundo.
Tüm dünyanın gözü üzerimizde olacak. Britanya sahnede olacak ve biz de elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız.
Os olhos do mundo incidirão em nós, a Inglaterra estará exposta e temos de causar a melhor impressão.
Taç giyme töreni sayesinde kız kardeşin artık dünyanın en ünlü kadını.
Graças à coroação, sua irmã agora é a mulher mais famosa do mundo.
Yorgun ve çağdışı bir kurum yenilenmiş oldu. Karne sistemi ve savaş yüzünden kemer sıkan bir ulus özgür kılındı. Dünyanın liderliği konumumuz düşüşe geçmiş gibi görünürken yeniden kazanıldı.
... uma instituição cansada e antiquada rejuvenesceu, uma nação foi libertada da austeridade do racionamento e da guerra e voltamos a ser primeira potência mundial quando parecíamos estar decaindo.
Dünyanın geri kalanı değişti.
O resto do mundo, sim.
Londra gazeteleri bugün bir kez daha Buckingham Sarayı'nı arayıp Prenses Margaret ile Albay Townsend arasındaki ilişki dedikoduları hakkında bilgi almak istedi. Dünyanın her yerinden gazeteler fotoğrafçılarını gönderip
Enquanto os jornais pedem novamente uma declaração do Palácio de Buckingham esclarecendo os boatos sobre o romance entre a princesa Margaret e o capitão Townsend, editores de jornais do mundo inteiro mandaram fotógrafos para examinar o rosto de Townsend em busca de uma pista.
Dünyanın sunduğu tüm sihri onlara sunarsın.
Ofereces-lhes toda a magia que o mundo inteiro tem para dar.
Şiirinin gerçekten çok iyi olduğunu biliyorum. Ve bir gün dünyanın okumasına izin vermeyi kararlaştırabilirsin.
Você sabe que sei que sua poesia é mesmo boa, e que talvez algum dia decida deixar que o mundo a leia.
Şarkıcı Iggy Pop Dünyanın En Seksi Erkeği.
Clube de Garotas Adolescentes nomeia o cantor Iggy Pop como O Homem Mais Sexy do Mundo.
Ramse, böyle bir yer olsa bile dünyanın öbür ucunda bile olabilir hem salgından sonra elimizde ne harita var, ne de bir kayıt.
Ramse, mesmo que este lugar exista, pode ser em qualquer lado e não temos mapas nem registos de depois da praga.
Bütün dünyanın yok olacağını unutturmaya yeterdi.
Era o suficiente para esquecer que o mundo estava a ser destruído.
Dünyanın yakında yok olacağını bilmek insanı mahvediyor.
Saber que o mundo vai acabar deixa um homem melancólico.
Dünyanın iyiliği için bu kıyametin bir anlamı olmasını sağlamak benim yegane amacımdı.
Era o meu propósito um meio para um fim pelo bem do mundo.
Sen şişenin dibini görmeden dünyanın sonu gelecek.
O mundo vai acabar antes de terminares essa garrafa.
Dünyanın iyiliği için?
Pelo bem do mundo?
- Ama dünyanın sonu geliyor.
Mas o mundo ainda vai acabar.
Dünyanın en iyi oyuncusu şu anda buraya hayatımın filminde beni oynamak için konuşmaya geliyor.
Atriz mais na demanda do mundo está no seu caminho ao longo do. Para falar de mim jogando no filme da minha vida.
Dünyanın en güçlü donanmasına kanolu insanlar meydan okuyor.
A marinha mais poderosa do mundo deixada em farrapos por homens em canoas.
- Dünyanın en yaşlı adamı.
- O homem mais velho do mundo.
Dünyanın dört bir yanında yaptığımız bazı iyi şeyleri anlattık bir hayli spesifik şeyleri.
Nós.. nós falamos-lhes de algumas das coisas boas que fazemos por todo do mundo... coisas específicas.
Bir zamanlar dünyanın en güçlüsü olan ülkenin en güçlü ikinci adam.
O segundo homem mais poderoso daquele que, um dia, já foi o país mais poderoso do mundo.
Dünyanın dört bir yanından devlet başkanlarından gelen tebrik mesajları...
Eles chegam de todas as partes do mundo. Os chefes de estado...
Dünyanın seni değiştirmesine izin verirsen dünyayı değiştirebilirsin.
Coloca-te em posição fetal, protege a cabeça. Não queres ficar ao nível dos olhos com aqueles cornos. Eles estão a cantar por protecção, a pedir aos santos para nos manterem seguros.
Sefalet çekerken bile güzelliğini kaybetmeyen, felaketlerin karşısında bile sevebilen insanoğlu yücelik ve yüksek değerini ancak bu dünyanın krallığında bulabilir.
Percebi. Detective, precisamos vigiar os dois locais de despejo anterior. É provável que o atacante ou atacantes os visitem.
Dünyanın en büyük propaganda kampanyalarından biri.
São manifestações de arte que terminam num ritual de sacrifício.
Dünyanın her yerinden emniyet güçlerine profil tekniklerimizi öğretiyor.
Ámen.
- Dünyanın en iyi annesi!
- És a melhor mãe do mundo.
Dünyanın sorunu sensin.
Você é o que há de errado neste mundo.
Tedaviyle eve dönmek başka birşey bir ülkeyi yeniden inşa etmek ve dünyanın geri kalanına kafa tutmak ayrı bir şey.
Uma coisa é regressar a casa com a cura, outra... é reconstruir um país e enfrentar o resto do mundo.
Dünyanın geri kalanının bildiği kadarıyla Vietnam'daki saldırıyla ya da uçağımın patlamasıyla hiçbir alakan yok.
Até onde o resto do mundo sabe, você não teve nada a ver com o ataque no Vietname ou com a destruição do meu avião.
Dış dünyanın define ararken kullandığı gerçek bir kelime bu.
É um jogo mundial real da caça ao tesouro.
İkinizi de öldürürdüm ama zaten dünyanızın günleri sayılı.
Eu matar-vos-ia a ambos, mas, o vosso mundo vai acabar mesmo dentro de alguns dias.
Sonra bir bakarsın her şey çığrından çıkmış ama ben dünyanın yeniden kontrol altına girmesini istiyorum. Tamam. Hey, Hawk.
- Só quero o mundo controlado de novo.
Uzaylıysan ve dünyanı kaybettiysen ve yeni bir dünyaya adımını attıysan başka şansın kalmıyor.
Quando somos um extraterrestre, e perdemos o nosso mundo, e somos "largados" num mundo novo, não temos alternativa.
Bu ikisi dünyanızın en iyileri ama tek yaptıkları insanların kendilerini avutmalarını sağlamak.
Estes dois são os melhores do teu mundo, e tudo aquilo que fazem é entreter as pessoas até à morte.
Dünyanın canı cehenneme.
O mundo que se foda.
dünyanın sonu 17
dünyanın sonu değil 21
dünya 1278
dünyayı 22
dünyada 53
dünyaya 17
dünyalı 32
dünya birliği 17
dünya savaşı 157
dünya küçük 47
dünyanın sonu değil 21
dünya 1278
dünyayı 22
dünyada 53
dünyaya 17
dünyalı 32
dünya birliği 17
dünya savaşı 157
dünya küçük 47