Dünyayı traduction Portugais
9,397 traduction parallèle
Dünyayı kurtarma görevinde senin de bir rolün olmalı.
Deves ter algum papel em salvar o mundo.
Dünyayı yok edecek.
A Terra irá queimar-se.
Evo'lar ve evo olmayanlar, bu dünyayı paylaşmalısınız.
Evos e não Evos, foram feitos para partilharem este mundo.
Şimdi telefonu kapatıp saatinizi takın ve dünyayı kurtarmama izin verin.
Portanto desligue o telefone, coloque o relógio, e deixe-me salvar o mundo.
Dünyayı ancak bu şekilde kurtarabiliriz.
É a única maneira de salvar o mundo.
Gökten ateş yağıyor ve ikizler Odessa'da bir saat kulesinin altında dünyayı kurtarıyorlar.
Uma chuva de fogo a cair e os gémeos a salvar o mundo sob a torre de relógio em Odessa.
Geri dönüp kız kardeşimi ve dünyayı kurtarmam gerek.
Tenho que voltar, salvar a minha irmã, salvar o mundo.
O güneş patlaması dünyayı vurursa Tommy geri döndüğünde dünyadan pek bir eser kalmamış olacak.
Se aquela chama solar nos atingir, não restará quase nada do mundo para quando o Tommy voltar.
Dünyayı kurtarmaya hazırım.
Estou pronto para salvar o mundo.
Hangi dünyayı seçeceksin?
Então que mundo é que tu irás escolher?
Kardeşinin içinde olduğu dünyayı mı yoksa sevgilinin, annenin ve buraya getirdiğin binlerce insanın bulunduğu dünyayı mı?
Aquele com a tua irmã... ou aquele com a tua namorada e a tua mãe e milhares de pessoas inocentes que tu... trouxeste cá?
Seni kurtarırsam dünyayı da kurtaracağım.
Salvar-te, salva o mundo. O que fazemos?
Bu Evo'lar dünyayı kurtardı ve karşılığında bir şey bile istemedi.
Esses Evos salvaram o mundo e não pediram nada em troca.
Özgür internetten söz ediyorsun, kendine dünyayı kurtardığını söylüyorsun Ama tek yaptığın çok daha tehlikeli bir yere dönüştürmek.
Fala de uma Internet livre, convence-se de que está a salvar o mundo, mas só está a torná-lo muito mais perigoso.
Buradan bütün dünyayı görebildiğini söylerdi.
Dizia poder ver o mundo todo daqui.
Bu dünyayı gerçekten istiyor musun sanki? Senden oğlunu alan bu dünyayı?
Queres mesmo este mundo que te tirou o teu filho?
Dünyayı sahnen hâline getirdin.
Fizeste do mundo o teu palco.
Kendimizi diğerlerinin yerine koymalı ve dünyayı neden farklı gördüğümüzü konuşmalı ve bunun üstesinden gelmeliyiz.
A tentar colocar-nos no lugar dos outros e entender que vemos o mundo de formas diferentes, e continuar a tentar ultrapassar isso. - Mesmo que perturbador...
Son duyduğumda gününü gün ederek dünyayı deveran ediyordun.
Da última vez que soube, deambuláveis pelo mundo a divertir-vos.
Bana bin gemi inşa edin bu dünyayı ayaklarınıza sereyim.
Construam-me mil navios e dar-vos-ei este mundo.
Yeniden doğduğu alevler ile dünyayı yeniden kuracak.
Renasceu do fogo para refazer o mundo.
Krallık ile İnanç bu dünyayı ayakta tutan iki temeldir.
A Coroa e a Fé são os pilares gémeos do mundo.
Dünyayı yeniden kurmak için alevlerin içinden tekrar doğdu.
Do fogo ela renasceu para refazer o mundo.
Lordlarım ve leydilerim İnanç ile Krallık bu dünyayı ayakta tutan iki temeldir.
Senhores e Senhoras, a Fé e a Coroa são os dois pilares que sustentam este mundo.
Dünyayı bulduklarından daha kötü bir hâlde bıraktılar.
Deixaram o mundo pior do que estava.
Biz dünyayı bulduğumuzdan daha iyi bir hâlde bırakacağız.
Vamos deixar o mundo melhor do que estava.
Biz de bu dünyayı Dagda Mor'dan kurtarma umudumuzu kaybedeceğiz.
E perderemos qualquer esperança de salvar este mundo do Dagda Mor.
Elflerin de dünyayı yok etme fırsatı olacak.
Os elfos terão a oportunidade de destruir o mundo.
Yalan söylüyorsun ve çalıyorsun gözlerini kırpıyorsun ve dünyayı sömürüyorsun.
Mentes, roubas, fazes olhinhos e deixas uma pessoa sem nada.
İnsanların savaş çığırtkanı olduğu dünyayı yok etme niyetinde oldukları öğretildi bize.
Ensinaram-nos que os humanos eram belicistas. Queriam destruir o mundo.
Dünyayı Şeytanlardan korumanın anahtarı orada, Sığınak'ta yatıyor.
Aparentemente, a chave para salvar o mundo dos demónios está lá, no Sepulcro.
Git dünyayı kurtar.
Deixa-me orgulhoso, miúda.
Uber dünyayı değiştiriyor.
A Uber está a mudar o mundo.
Tırnaklarına bu dünyayı sığdıracak yaratıkları ezdim.
Esmaguei criaturas que tinham unhas do tamanho deste mundo.
Dünyayı yok eden bombaları bunun fırlattığını biliyorsun, değil mi?
Sabes que foi ela quem lançou as bombas que acabaram com o mundo, certo?
Dünyayı yok etmedi.
Ela não acabou com o mundo.
Tanrım, Jason demek dünyayı böyle görüyordu.
Era assim que o Jason via o mundo.
Sadece, senin bildiğini düşünüyorum, kalbinin kırılması, dünyayı öğrenmenin muazzam bir yolu..
Partir o coração é uma forma tremenda de aprender sobre o mundo.
Şu modern dünyayı görmek istiyorum..
Quero ver este mundo moderno.
- Dünyayı biz yönetiyoruz ama bir ısırık alamıyoruz.
Somos donos do mundo e nem temos comida decente.
Gerçek dünyayı görmem yardımcı olması için içiyorum.
Ajuda-me a ver o mundo como este realmente é.
Dünyayı beslemek istiyorsunuz.
Quer alimentar o mundo?
Bütün şeytanlara Baba gibi hükmedecek ve dünyayı daha iyi bir hale getirecek.
Ouçam, ela vai apenas apadrinhar todos os demónios juntos. - Tornar o mundo num lugar melhor.
Ama gerçek tarafından bakarsan, o şeytan dünyayı ele geçirecek.
A outra, forma correcta, é que o mal vai tomar conta do mundo.
Dünyayı son zamanlarda gördün mü?
Tens visto o mundo ultimamente?
dünyayı kurtarmak için savaş veren bir gazeteci.
Phi Beta Kappa, humanitária, jornalista disposta a salvar o mundo.
Dünyayı onun tamamını yutması için çağırmadıysa yoktur.
Não, a menos que ele tenha invocado a Terra para a engolir inteira.
Dünyayı değiştirme falan.
Ia mudar o mundo e o caraças.
Dünyayı kurtarma zamanı geldi.
É altura de salvar o mundo.
Prenses dünyayı kurtarır.
A princesa salva o mundo.
- Dünyayı yok etmek için mi?
O quê, destruir o mundo?
dünya 1278
dünyanın 28
dünyada 53
dünyaya 17
dünyalı 32
dünya birliği 17
dünya savaşı 157
dünya küçük 47
dünya değişiyor 17
dünyanın sonu 17
dünyanın 28
dünyada 53
dünyaya 17
dünyalı 32
dünya birliği 17
dünya savaşı 157
dünya küçük 47
dünya değişiyor 17
dünyanın sonu 17