Elbette var traduction Portugais
1,180 traduction parallèle
- Nets'in şansı nasıl? - Nets mi, elbette var. Sakatları düzelirse çok büyük şansları var.
Claro, se não tiverem lesio - nados, têm óptima hipótese.
- Elbette var.
- Tens pois!
Devlete karşı işlenen suçlardan dolayı Adalet Bakanlığı'nda gözaltına alınmış kişiler elbette var. Fakat bu başka bir zamanın tartışma konusu.
Há, claro, pessoas detidas no Ministério da Justiça por crimes contra o Estado, mas isso é uma discussão para outra altura.
- Elbette var.
- É claro que tem.
- Elbette var.
- É claro que tens.
- Elbette var.
- Claro que há.
Fakat istesek de, elimizde yeterli bilgi yok. Elbette var.
Mesmo que queiramos, não temos informações.
- Saçma, elbette var.
- Tretas! Tens sim.
- Elbette var.
- Tens, pois.
Elbette var.
Temos todo o direito.
Evet, elbette var... ama bu şekilde değil.
Bem, sim, claro que temos... mas não assim.
Elbette var.
Claro que diz.
- Elbette var. Çünkü...
Não, mas existe, sabes, porque...
Evet, elbette var.
Bem, claro que há!
- Elbette var. Bizi tutmuş olması yeterli.
É claro que tem.
- Elbette. Yanında hiç resmi var mı?
Tens uma fotografia dele?
Elbette işim var!
É claro que sim!
Eğer çocuğu aldırmaya karar verirseniz, elbette bunu yapmaya hakkınız var.
Se decidirem pelo aborto, terão todo o direito de o fazer.
Ve elbette, küpün içinde de bizim aradığımız bireyimiz var.
Claro que, no interior, encontramos o indivíduo condenado.
Elbette var. Herkesin vardır.
Claro que tem.
- Sütyen işiyle uğraşan bir arkadaşın var, değil mi? Elbette.
Tem um amigo que comercializa soutiens, não tem?
Elbette ki var.
Claro que é.
Elbette kültürel farklılıklarınız var ama aranızda bir bağ da var.
Têm diferenças culturais, mas existe um laço verdadeiro entre vocês.
Elbette. Pek çok iyi, normal insan var burada.
Há muita gente boa e simpática por aqui.
Elbette panzehiri de var ve kana verildiği an virüsü nötralize ediyor.
Claro que há um antídoto que neutraliza imediatamente o vírus, uma vez injectado.
- Elbette. - O zaman bir sorun olmamalı. Sorun var.
- Então não devia haver problemas.
Elbette, tamir için aletlerim var.
Tenho a ferramenta ideal para isso.
Elbette yaş farkımız var.
Isso pareceu-te ridículo? Há uma diferença de idades, claro.
Elbette, tapınak içinde olan şeylerin, Ruhlar tarafından kontrol ediliyor olma ihtimali, her zaman var.
É claro, sempre há a possibilidade que os Espíritos Ancestrais realmente tenham o controle do que acontece no santuário.
Ama, burada bitirmem gerektiğini düşündüğüm bir şey var, ritüele devam etmek isterim. Elbette.
Mas a menos que haja alguma coisa que eu suponha acontecer aqui, eu gostaria de continuar com o ritual.
- Elbette seçme şansın var.
- Claro que tens.
Elbette var.
Claro que há.
Elbette var.
Sim, claro.
Düşünmek için biraz zamana ihtiyacım var. Elbette.
- Preciso de algum tempo para pensar nisso.
Elbette suçluluk var.
Claro que sinto culpa.
- Bir sorum var? - Elbette.
- Geometria?
Elbette ki var, insanlar sana değer veriyorlar.
Tem, sim, senão as pessoas não estariam interessadas em você.
Elbette, country dansına gidiyor... gibi görünmeyen bir tek biz varız.
Claro que tínhamos de ser as únicas a vestirmo-nos como deve ser.
- Bakın, çocuklar. Hikâyemi öğrenmenizi benden çok isteyen olamaz. Ne yazık ki, her şeyin bir zamanı ve mekânı var ve elbette, her şeyin de bir fiyatı var.
Ninguém deseja tanto contar o que aconteceu, só que há lugar e hora para tudo.
Elbette destek var.
Haverá retorno, claro. Uma fita.
Elbette, savaş var.
Claro que há.
Elbette farklı olduğumuz yönler de var.
Há diferenças, com certeza.
- Elbette var, Avukat.
- Eu estou ok. eu acho que estou bem.
Elbette kendim yapmam gereken küçük işler var.
Existem algumas tarefas que prefiro fazer eu mesmo.
Bir böyle doğru var ve bir de böyle! Elbette öyle yaptın.
Claro que sim.
Vietnam'da değil elbette... Ve, Smokey'in duygusal problemleride var dostum....
Ele tem problemas emocionais.
Elbette, hep böyle olmalarının çok geçerli bir nedeni var.
Têm uma boa razão para terem sempre aquela cara.
Elbette seçeneğimiz var!
Ai isso é que temos!
Elbette bir de gün ışığı var mor ötesi etkilidir.
Claro que há sempre a luz do sol, os raios ultra-violetas...
Acaba sizde bağış yapmama yardımcı olacak bir şeyler var mı? Ah, elbette.
- Tem algo que ajude na entrega?
Elbette. Ama bir öğretmene ihtiyacım var.
Sim, mas eu preciso de um tutor.
var mısın yok musun 30
vardık 38
varsa 36
varenka 16
varşova 132
var tabii 24
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
vardık 38
varsa 36
varenka 16
varşova 132
var tabii 24
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
varvara vasilyevna 23
elbette 13408
elbet 35
elbette ki 133
elbette benim 21
elbette istiyorum 43
elbette seviyorum 29
elbette iyiyim 21
elbette yok 101
elbette öylesin 20
elbette 13408
elbet 35
elbette ki 133
elbette benim 21
elbette istiyorum 43
elbette seviyorum 29
elbette iyiyim 21
elbette yok 101
elbette öylesin 20
elbette canım 17
elbette isterim 24
elbette biliyorum 55
elbette biliyorsun 19
elbette efendim 146
elbette doktor 21
elbette değilim 21
elbette eminim 36
elbette hayır 359
elbette değil 114
elbette isterim 24
elbette biliyorum 55
elbette biliyorsun 19
elbette efendim 146
elbette doktor 21
elbette değilim 21
elbette eminim 36
elbette hayır 359
elbette değil 114