Hatıra traduction Portugais
1,480 traduction parallèle
Ama bilmediği bir şey vardı. John ardında bir hatıra bırakmıştı.
O que ela não sabia é que o John tinha deixado uma recordação.
Bir hatıra.
Uma lembrança.
Seni onurlandırayım. Güzel bir hatıra, değil mi?
- Não é uma óptima recordação?
Bir seferde giren bir top, bir insan için iyi bir hatıra olabilir.
Digo-lhe, um Às pode ser a memória mais importante de um homem.
Suçluluk tepkisi mi, bir tür duygusal hatıra mı bırakıyordu?
É uma reacção de culpa ou uma lembrança emocional?
Hatıra olarak almış olmalılar.
Devem-nos ter levado como troféus.
Neden akıl sağlığını bir kaç hatıra için tehlikeye atıyorsun?
Por que arriscarias destruir a tua sanidade mental por algumas recordações esquecidas?
- Bastırdığım hatıra buydu.
- E foi isso que eu recalquei.
İşimiz bittiğinde bunu hatıra videosu olarak eve götüreceğim değil mi?
Posso levar para casa o vídeo a recordar isto, quando acabarmos?
Poot, senin resmini çekelerdi, turistler gelip giderdi s.kinden hatıra falan yaparlardı, şu boyutta.
Os turistas vinham tirar fotos. - Recordações do teu pau.
Ned Atkins'in evinde bir kutu hatıra ve ganimet bulmuşlar.
Acharam uma caixa de recordações e troféus no apartamento do Atkins.
Onu tanıyan insanlar onun bazı şeyleri hatıra olarak saklamayı sevdiğini söyledi.
Quem a conhecia diz que era uma lembrança.
Greg'in Anne'yi öldürmüş olduğunu düşünür ve kolyeyi de bir tür hatıra olarak sakladığını falan.
Começou a pensar que o Greg matou a Anne... e guardou o colar com um troféu.
Ailemden tek bir hatıra olmadan geçen onca yıl.
Todos estes anos sem uma recordação da minha família.
Daha gitmeden, yanına hatıra alıyorsun.
Nem se foi, mas já leva lembranças.
" Block, bu rozeti hatıra kutusuna koy.
Block... põe-na na caixa das sombras.
"o yok olan çağlarda... " ve ardında işaret ya da hatıra bırakmayan o çağlarda.
, desses tempos para sempre idos..., e que mal deixaram rasto e nenhuma recordação.
Madalyalarım, fotoğraflarım, hatıra eşyalarım olacak!
Haverá medalhas, fotografias, selos comemorativos.
- Hatıra kutusunu yine açık bırakmışsın.
Assapopulus, voltaste a deixar o armário dos troféus aberto.
Onu bırak, o bir hatıra.
Larga isso, é uma lembrança.
- Sana bir hatıra vermemize ne dersin?
Nesse caso, que tal a gente deixar-te com uma recordação apropriada?
Asla bir hatıra olmayacağım.
Eu nunca serei uma recordação.
Uzun zaman önceydi ve mutlu bir hatıra değil.
Isso foi há muito tempo atrás e não é uma boa recordação.
Giderken de birkaç hatıra götürdü.
E, quando foi embora, levou algumas recordações.
Bir hatıra.
Uma lembrancinha.
Haydi yapalım, yapalım artık, bir hatıra yaratalım!
Tudo bem, vamos, vamos, façamos um brinde!
Ondan bize kalan tek hatıra bu.
É a única coisa que temos para lembrá-lo.
Florida'dan gelirken bana getirmişti. Ondan kalan tek hatıra bu.
Trouxe-a da Florida para mim, é a única lembrança que tenho dele.
Harika bir zaferden sonra bir hatıra daha alıyor.
Ele está pegando mais uma lembrancinha de mais uma batalha bem sucedida.
Onları çalmıyoruz Marty, hatıra olarak alıyoruz.
Não estamos a roubá-las, Marty, estamos a levá-las como recordação.
O bir hatıra, bir fantezi.
É uma fantasia.
Bak, sana şehirden, ufak bir hediye, bir hatıra getirdim.
Tenho um pequeno presente para si, uma lembrança da cidade.
Bir hatıra ister misin?
Queres alguma recordação?
Belki de kız, bu resimleri sadece hatıra olarak falan göndermiştir.
Talvez as mandou como cópia.
Juan Ignacio Edwards burada yatıyor Sevgili eşi Christina... ve oğulları Ignacio ve Gonzalo'dan bir hatıra.
Aqui repousa Juan Ignacio Edwards Lembrança de sua amada esposa Christina E do filhos Ignacio e Gonzalo Cidade do México 1942-1992
Senden cesedinin fotoğrafını ve duyduğum kadarıyla hep hatıra olarak aldığın sağ işaret parmağını istiyorum.
Preciso de uma fotografia do cadáver dele, mais o que sei que é a sua assinatura, o dedo indicador direito.
Güzel hatıra.
Boa memória.
Bir yerden hatıra getirdiğinde, olayı çok ciddiye alıyorsun.
Quando trazes uma recordação, não brincas em serviço.
Bazen takipçiler hatıra saklarlar.
Às vezes, os voyeurs guardam lembranças.
Martha'nın valizi otel odasında olmadığı için, biz katilin onu bir hatıra olarak aldığını düşündük.
Como a da Martha não estava no quarto do hotel, pensamos que talvez o assassino a tivesse apanhado... como recordação.
Hatıra kondom işi.
Preservativos Troféu.
Hatıra kondom mu?
Preservativos Troféu?
Hatıra için çekiyorum.
São para o meu álbum de fotografias.
Hâlâ ara sıra Ginger'ı düşünüyorum, Ama şimdi sadece iyi anları hatırlıyorum.
Às vezes ainda penso na Ginger, mas agora só recordo os bons momentos.
Ara sıra bunu hatırlasa iyi olur.
Seria bom que ela, às vezes, se lembrasse disso.
Hatıra.
Uma lembrança.
Senden hatıra kalsın diye.
Algo vindo de ti.
Ara sıra kendime şunu hatırlatarak, akıl sağlığımı koruyorum... -... bu züppeye rağmen... - Ama...
Conservo é a sanidade mental lembrando-me às vezes... que apesar da...
Eh, ara sıra krala saldırıp... köylülerin varlığını hatırlatmak lazım.
Sim, a vezes sei que disseste um rei... para lembrar que seus súbditos seguem alguém.
Bir hatıra.
É uma lembrança.
Hatıra mı? Ben de koleksiyona başlayacağım.
"Lembrança"?
hatırlamıyorum 685
hatırlıyorum 715
hatırla 239
hatırladın 20
hatırladın mı 1207
hatırlıyor musun 713
hatırladım 301
hatırladın mı beni 20
hatırlatma 18
hatırlayacağım 21
hatırlıyorum 715
hatırla 239
hatırladın 20
hatırladın mı 1207
hatırlıyor musun 713
hatırladım 301
hatırladın mı beni 20
hatırlatma 18
hatırlayacağım 21