Kendine bir bak traduction Portugais
1,250 traduction parallèle
Kendine bir bak.
Mas olha para ti.
Kendine bir bak Nicole.
Olha para ti, Nicole.
Kendine bir bak Corky!
Corky! Olha para ti!
Kendine bir bak.
Olha para ti! Estás vivo!
- Tamam, çünkü kendine bir bak.
- Ok, porque, olha para ti.
Kendine bir bak!
Olha para ti!
Kendine bir bak...
Olha bem para ti.
Kendine bir bak, çok yakışıklısın. Çok güzel görünüyorsun anne.
Olha para ti, tão elegante.
Kendine bir bak, ne kadar yakışıklısın.
Olha só para ti, todo janota.
Kendine bir bak.
Oh, Deus. Olha para ti.
Kendine bir bak. 20 hafta olmuş olmalı?
Olhe para você... deve estar com 20 semanas?
Kendine bir bak.
Algo está muito errado se...
Kendine bir bak.
Olha para ti.
- Kendine bir bak.
- Olha para ti.
Kendine bir bak, her tarafınla kadınsın.
Meu Deus, olha para ti. És toda mulher.
Kendine bir bak! Sen uyuşturucu bağımlısısın!
Olha para ti, és um traficante de droga!
Kendine bir bak. Sanki açı k hava sinemasındaymışsın ve ben de bu rozeti taşımıyormuşum gibi bira içiyorsun.
Vais aí com uma cerveja, como se estivesses no cinema ao ar livre, e eu não te visse.
Tabii ya Matt, kendine bir bak.
Sim, Matt, olha para ti.
Kendine bir bak... her zaman baloların en gözde bayanısın.
Deixa ver... sempre bela de qualquer modo.
Kendine bir bak, baya süslüsün.
Olha para ti, toda bonita.
Dön de kendine bir bak.
Olha para ti.
Çünkü seni hiç görmüyorum. Kendine bir bak!
Porque nunca te vejo, e olha-me para ti.
Kendine bir bak.
te olhe.
Kendine bir bak... Sen bir bahar çiçeğisin.
És uma flor do verão.
Kendine bir bak, gülümsüyor ve atlatıyorsun.
Olha só para ti, a sorrir.
Bir bardak kahve ile içilen sabahın ilk sigarasından sabahın 3'ünde mahalle bakkalının duvarına işediğin 400. bardak içkiye kadar bazen kendine bir bakıyor ve anlıyorsun ki...
Entre o primeiro cigarro com café da manhã e o quadrocentésimo copo de mijo de loja de esquina às 3 da tarde, às vezes olho para mim mesmo e penso...
- Kendine bir bak!
Olhe para você!
Ama dikkat et, eğer düşer de bizimle beraber yürümek zorunda kalırsan, bilmiyorum, kendine bir bakış atabilirsin, belki bir aynada, bir su birikintisinde, ya da erkek arkadaşının devasa parlak kafasında ;
Mas é melhor ter cuidado porque se caíres e tiveres de andar aqui em baixo no meio de todos os outros, podes acabar por te ver ao espelho, ou na superfície de uma poça, a gigante e brilhante careca do teu namorado,
Michael, kendine bir bak, çocuk treninde çalışıyorsun, beni izlemek için.
Michael, olha para ti, a dar voltas num comboio de miúdos só para me espiares.
Ekmek kızartma makinesinde kendine bir bak.
Vê-te na torradeira.
Sen bir de kendine bak, canım.
- Já olhaste bem para ti?
Kendine bir bak.
Olha-me para ti.
Ama bakıyorum kendine yeni bir altın saat almışsın.
É um relógio de 18 quilates.
Beni istediğin kadar suçla, ama kendine de iyice bir bak.
Pode me julgar o quanto quiser... mas antes olhe-se no espelho.
Bir bak kendine.
Quer dizer, olha para ti.
İnsanlığa kendine özgü çok iyi bir bakış açısı vardı.
... muito original da humanidade.
Bir ona bak, bir de kendine.
Olha para ela. Olha para ti. Agarra-a e não a largues.
Kendine bir bak!
Olhe para você mesmo!
Bir de kendine bak!
Olha para ti!
Tanrım, kendine bir bak.
Olha para ti.
Hey, kendine bir iyilik yap ve kendi işine bak.
Faça um favor a você próprio, e não se meta onde não é chamado.
bak, Stuart, kendine bir iyilik yap.
Faz um favor a ti mesmo.
Kendine çok iyi bak Johnny, hiç bir şeyi kafana takma.
Mostra-lhes o que vales, Johnny!
İnsanların kalbini kırmakta çok iyisin bir dur da kendine bak.
Você é muito boa pra analisar os outros... mas nunca pára e se olha.
- Kendine bir bak.
Vê no que te tornaste!
Terry... Bu takımın kendine ait ilk yardım çantası olmalı, etrafı dolaş, bulabilecek misin bir bak. Hadi!
Terry... esta equipe deve ter o seu próprio kit de comunicações, procura-o!
- Kendine iyi bak. - Tamam, bir dakika. Dur.
Espere!
Bak, Vanessa'nın kız kardeşi kendine bir yayımcı bulmuş. O da onu Long Beach'te bir kaplıcaya davet etmiş.
Olha, a irmã da Vanessa arranjou um agente... e já foi convidada para uma parvoíce em Long Beach.
Ve bir bak kendine.
E olha para ti.
Bir de kendine bak.
Olha para ti.
Bir yetimdin ve biz seni aldık ve şimdi bir bak kendine.
Tu eras um órfão, e nós acolhemos-te. E agora... Olha para ti.
kendine bir baksana 19
kendine bir iyilik yap 32
kendine bir içki al 20
bir bak 140
bir bakıma 183
bir bakar mısın 19
bir baksana 40
bir bakabilir miyim 22
bir bakalım 968
bir bakacağım 28
kendine bir iyilik yap 32
kendine bir içki al 20
bir bak 140
bir bakıma 183
bir bakar mısın 19
bir baksana 40
bir bakabilir miyim 22
bir bakalım 968
bir bakacağım 28
bir bakarım 16
bir bakıma evet 17
bir bakın 70
bir bakayım 536
bir bak bakalım 22
bir bakıma öyle 27
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bir bakıma evet 17
bir bakın 70
bir bakayım 536
bir bak bakalım 22
bir bakıma öyle 27
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakma 203
baktım 85
bakire misin 19
bak sen 266
baksana 1623
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakma 203
baktım 85
bakire misin 19
bak sen 266
baksana 1623
bakarız 131
bak ne diyeceğim 537
bakacağım 88
bakan 73
bakar mısın 103
bakalım neler olacak 16
bakmadım 27
bakın kim gelmiş 88
bak ne buldum 97
bakalım ne olacak 31
bak ne diyeceğim 537
bakacağım 88
bakan 73
bakar mısın 103
bakalım neler olacak 16
bakmadım 27
bakın kim gelmiş 88
bak ne buldum 97
bakalım ne olacak 31