Kolay mı traduction Portugais
3,626 traduction parallèle
Burada olmak kolay mı sanıyorsun?
Acha que é fácil para mim estar aqui?
Kolay mıydı?
- Isto foi fácil?
- Kolay mı sanıyorsun?
- Achas que é fácil?
Bu onun için bu kadar kolay mı?
É assim tão simples para ele?
Sence bu kolay mı?
Achas que é fácil?
Sence bu kolay mı ha?
Achas?
Barbieler kolay mı bulunuyor sanıyorsun?
Tu achas que as Barbies crescem nas árvores?
Tuvaletler kolay mı bulunuyor sanıyorsun?
Tu achas que as sanitas crescem nas árvores?
Bu kadar kolay mı?
Foi assim tão simples?
- Pekâlâ, kolay gelsin bakalım.
- Muito bem. Bom estudo.
Tatlım, böyle fırsatlar kolay kolay gelmez.
Querida, oportunidades como esta não aparecem muitas vezes.
Ben olsam merdiveni kullanırım. En kolayı o.
Eu iria pela escada, é a maneira mais fácil de entrar.
Böyle daha mı kolay?
Isto facilita?
Dolly'ye sorsan daha kolay olmaz mı?
Não prefere a Dolly?
Tanrım, keşke bu işler daha kolay olsaydı.
Oh Deus, queria que as coisas fossem mais simples, quero dizer...
Girip çıkması kolay yerler var mı diye bakıyorum.
Descobrir qualquer lugar onde possa entrar e sair rápido.
O yüzden ben de ufak bir araştırma yaptım. Bugünlerde pornoya erişimin ne kadar kolay olduğuna inanamazsınız.
Por isso, andei a pesquisar, e é incrível como é fácil aceder a porno, onde quer que estejamos.
Kolay değil ama yaparım.
Não vai ser fácil, mas faço isso.
Cennete gitmenin daha kolay bir yolu var mı?
Há algum caminho mais rápido de ir para o céu?
Korkarım onu bulmak o kadar da kolay olmayacak.
Temo que encontrá-la não será tão fácil.
Kolay. Saçımızla uğraşırız.
Estamos a arrumar os nossos cabelos.
Aslında, aynı fikirleri paylaştığımızı fark edince çok kolay oldu.
Na verdade, foi bem fácil. Descobrimos que compartilhamos opiniões.
Evet, sadece bu kadar kolay bir soru karşısında şaşakaldım.
Sim, estou apenas surpreendido com a pergunta fácil.
Kolay değil adamım.
É uma cena difícil meu.
- Bu kadar kolay kurtulamaz. - Tanrım, Hank.
Hank!
Bu hatanın ailemize verdiği acı kolay kolay geçmeyecek. Yıllar boyunca dayanmak zorunda kalacağımız bir acı bu.
O fardo à nossa família não é temporário, o nosso sofrimento continuará por muitos anos no futuro.
Bizi daha kolay bulmanız için vagona bayrak astım.
Pendurei a bandeira na carroça para que nos encontrasse fácilmente.
Bu kolay. - Bacağım kırık.
Isso é fácil.
Kolay olsun diye hiç kimseyi ispiyonlamadım mı?
Alguma vez bufei para reduzir o tempo?
Beni çok kolay tongaya düşürdün, haksız mıyım?
Enganáste-me na perfeição não foi?
Kolay, dava dosyasını hazırlarım.
Vou iniciar uma ação judicial, simples.
Sanırım öylesi daha kolay.
Acho que é mais fácil. FESTA DE PROPORÇÕES MITOLÓGICAS
Benim bir rahatsızlığım var ama doktorlar, bu rahatsızlığa bir çare bulamıyor ama beni çok rahatlatan bir madde var ki sizin gibilerin bunu temin etmesi benden çok daha kolay oluyor.
É que eu tenho um problema e os médicos não são grande coisa com esta doença, mas há uma substância que ajuda muito que é que é mais fácil para a sua gente arranjar do que para mim, pessoalmente.
Her şeyi doğru yapmaya iyi biri olmaya, kolay olan yerine zor yolu seçmeye çalıştım.
Tentei portar-me bem, ser um bom homem, enfrentar adversidades e evitar o caminho mais fácil.
Kolay gibi gösterdim çünkü ben ustayım.
Pareceu fácil, porque sou um homem.
Size garip gelebilir ama, biz ona böyle hitap ediyoruz, çünkü kolayımıza gidiyor.
Sei que pode parecer estranho, mas chamamos-lhe isso apenas porque é mais fácil para nós.
O, olmalıyım. Kolay, Koç.
Tenho que transformar-me nela.
İnsanlara kolay kolay ısınmam ve senden hoşlanmaya başlamıştım.
Eu não me sinto bem com as pessoas facilmente, e... E estava a começar a gostar de ti a sério.
Biraz bunaldım ama sen bunları benden daha kolay atlatırsın.
Estou só um pouco desorientado. Tu adaptas-te melhor do que eu a estas coisas.
Çünkü insanlarla ilgili yazılar iradesiz, kolay incinen, önemsenmeyen insanların edebi anlatımıdır. Gazete de yayınlandığında da bunları kolay incinen, iradesiz, önemsenmeyen insanlar okur.
Por história com interesse humano ser um eufemismo para aquelas sobre gente fraca de espírito, vulnerável e ignorante, a publicar em jornais lidos por gente fraca, vulnerável e ignorante.
Yaptım çünkü Birilerinin içeri ne kadar kolay girdiğini görmelerini istedim.
Não, mas fiz porque pensei mesmo que eles necessitariam de saber como era fácil o acesso.
- Paraya kolay çevrilebilir mal lazım bize. - Apartman mı?
- Precisamos de activos líquidos.
Ama bilinçaltımıza tamamen hükmetmek mi bu söylendiği kadar kolay değil.
Mas dominar o nosso inconsciente é uma coisa muito complicada.
Tüm odağımız bunun üzerineydi ve hiç de kolay olmadı.
Estamos concentrados nisto e não tem sido fácil.
Umarım bugün kolay akşamlardan biri olur.
Espero que ela esteja numa boa noite.
Ancak şu decamethonium denilen uyuşturucuya baktım biraz, ve aslında evde yapmak bayağı kolay. Eğer temel kimya bilgisi varsa, ki Patsy Reynolds'ın var.
Mas dei uma olhadela naquela droga, decametónio, e é muito fácil fazer em casa se tiveres conhecimentos básicos de química, que é o caso da Patsy Reynolds.
Seni uyarmalıyım. Öyle uçağa kolay kolay binmeyeceksin.
Devo avisar-te de que não vais já apanhar o avião.
Kullanımı daha kolay.
Mais fácil de manusear.
Eğer ben El Kaide'nin Arap Yarımadası liderini... savunacak olursam, hayatlarımız sizce daha mı kolay olur?
Tu achas que vai facilitar as nossas vidas se eu parecer estar a defender um líder da Al-Qaeda na Península Arábica?
Daha kolay olup olmamasını umursayan mı var?
Quem se preocupa com que as nossas vidas sejam mais fáceis?
Buna kolay bir yanıt mı arıyorsun, Miller?
O que procuras aqui, Miller? Uma resposta fácil?