English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ K ] / Konuşmayın

Konuşmayın traduction Portugais

1,507 traduction parallèle
Ve eşiyle konuşmayın.
Não falem com a mulher dele.
- Pekala, konuşmayın...
Disse-me para não falar.
Uyumayın, konuşmayın.
Não durmam, não falem!
Benimle bu tarzda konuşmayın!
Não use esse tom comigo!
Cidden, çocuklar, bebeğim hakkında kötü konuşmayın.
- A sério. Vocês pessoal, não falem merda... do meu bebé. Bebé faz sentido.
Ve benimle, sanki bir uzmanmışsınız gibi, kızgın çocuklar hakkında konuşmayın.
E não me fale de miúdos com ira como se fosse perito.
Ben sanki görünmezmişim gibi konuşmayın. Tam burada duruyorum.
Eu estou aqui.
Konuşmayın!
Nada de conversas.
Konuşmayın!
Nada de conversas!
- Konuşmayın Bay Danforth.
- Silêncio aqui dentro, Sr. Danforth.
Lütfen konuşmayın, dinleyin.
Agora, não fales, ouve apenas.
Orospu olması hakkında da konuşmayın.
Não lhe digas nada sobre ter sido uma puta.
Benim hakkımda konuşmayın.
Estão a falar de mim?
-... hali yok. - Burada değişmişim gibi hakkımda konuşmayın.
Não falem sobre mim como se não estivesse aqui.
Hepiniz bir ağızdan konuşmayın.
- Não falem todos ao mesmo tempo.
Konuşmayın.
Nada de conversa.
Benimle bu ses tonuyla konuşmayın, Beyefendi!
Não fales comigo nesse tom, senhor!
Lütfen onu tanıyormuş gibi konuşmayın.
Por favor, não fale dele como se o conhecesse.
Fısıldayarak konuşmayın.
Não precisam de sussurrar.
Babamın da aynı konuşmayı yaptığını hatırlıyorum.
Ouvi o meu pai dizer exactamente a mesma coisa.
Şu an biz konuşurken bile olup biteni bildiriyor. Saldırının başarısız olduğunu biliyorlar. Ayrıca bu konuşmayı da duyabiliyorlar.
Mesmo agora, está a mandar-lhes informações sobre a operação falhada e até sobre esta conversa.
Ziyaret, Birleşmiş Milletler'de büyük ilgiyle beklenen bir konuşmayı takiben, Başkan Eisenhower'ın katılımıyla ülkemizin başkentinde yapılacak bir gezi ile başlayacak.
A visita começará pelo Presidente Eisenhower à nossa capital da nação, seguida por um antecipado discurso às Nações Unidas.
Şimdi Wushu'mun tadına baktın. Artık kendininkinden konuşmayı kesebilirsin.
Agora que sentiste a força do punho dos Zhao podes ficar calado.
Siz Amerikalılar duygularınız hakkında konuşmayı seversiniz, ha?
Vocês, americanos, adoram falar dos vossos sentimentos.
Bu konuşmayı da kaydedin. Ses analizi için konuşma kaydını sizden isteyeceğim.
Deixa a gravar, quero ouvir as vozes para análise vocal.
- Konuşmayı bana bıraksaydın inanacaktı.
- Se fosse eu a falar, ele acreditava.
Bu kadar otoriter konuşmayı bırakır mısın lütfen?
Fazes o favor de não ser tão mandona!
İnsanların önemli kararlar aldıklarında yaptıkları konuşmayı yapmayı bekliyorum.
Esperava para termos as conversas necessárias... quando se tomam decisões assim importantes.
Tamara, oraya çıksaydın ve o konuşmayı kardeşinin yerine sen yapsaydın kendimi çok daha iyi hissederdim.
Eu ficava mais descansado, se fosse lá fora e fizesse o discurso em vez do seu irmão.
Çaresiz bir kadına karşı böylesine acımasız bir sesle konuşmayın. Sen ve baban için çok şeyi feda ettim.
Não use esse tom de voz cruel contra uma mulher desamparada.
Kneller'a göre, tüm o Mesih karmaşasının ortasında Mikal yöneticilerden biriyle konuşmayı başarmış ve dosyasını kontrol etmelerini istemiş.
De acordo com o Kneller, no meio daquele confusão do Messias, a Mikal falou com um dos tipos da P. R. e... e pediu-lhe para verificar o processo dela.
Sayın Başkan, sizinle konuşmayı talep ediyor.
Sr. Presidente, ele exige falar consigo.
O halde bu konuşmayı onun karşısında yapacaksın.
Terá de falar em frente dele.
Böyle konuları yabancıların önünde konuşmayız.
Isso não é assunto para falar na frente de estranhos.
Bu konuşmayı sen planladın.
Provocou isto tudo.
Dinle, konuşmayı gerçekten çok istiyorum ama şu an pek iyi bir zaman değil. Yarın için çok heyecanlıyım. Tamam, görüşürüz.
Ouve, queria muito continuar a falar mas agora não é uma boa altura, e estou muito entusiasmado para amanhã, adeus.
Onların anladığı gerçekler var ve bu anlayış : bu tür şeylerden konuşmayız!
Há coisas que são subentendidas... e subentende-se que não se fala delas.
Hadi açılın biraz lezbiyenler, biliyorum s * k muhabbeti konuşmayı sevmiyorsunuz değil mi?
Por favor! Descontraiam-se, lésbicas. Sei que não querem que fale dos pénis e preservativos, pois não?
Bu akşam oditoryuma şöyle bir baktığımda, Sör Isaac Newton'ın Yüksek Bilimler Akademisi'nde yaptığı konuşmayı hatırladım.
Ao olhar para este auditório hoje, lembro-me de um comentário de Isaac Newton na Academia Real de Ciências.
Onlar hiçbir şey yapmadı ama utanç ve ezilme ile yaşamak zorunda bırakıldılar, açık konuşmam gerek babanın zamanlarında olsaydık bu konuşmayı yapmıyor olurduk.
Eles não fizeram nada. E são obrigados a viver com a vergonha e humilhação. Tenho de ser franco, nos dias do teu pai, não estaríamos a ter esta conversa.
Sen, sen ise Ünlüler Müzesi girişini, bu yıI yapacağın konuşmayı sözleşmelerini.
Mas perdes o mundo dos ricos e famosos, o trabalho a relatar jogos, os contratos de publicidade.
Mesajını aldım ve seninle Griffin hikayen hakkında konuşmayı çok isterim.
Recebi a sua mensagem e estou interessado na história do Griffin.
Kesin konuşmayı, canlanın.
Não falem. Mexam-se.
Öyle görünüyor ki en fazla konuşmayı sırtını bize dönen yapıyor.
Parece que o tipo de costas para nós é quem fala.
Soru sormayı ve önüne gelenle bu konuyu konuşmayı bırakmalısın. Bir daha asla.
De uma vez!
Baksana senin yaptığın konuşmayı hala hatırlıyor musun?
- Lembra-se dos seus discursos?
Pekala bak, bugünkü konuşmayı tek başına yapacağını biliyorum, .. ama gene de sana gözden geçirmen için.. .. bir kaç nutuk tüyosu hazırladım.
Ouve, eu sei que o discurso é teu mas anotei alguns tópicos para dares uma vista de olhos.
- Ne? Sana bir şey olurda, ne olur ne olmaz deme sakın, bu saçma konuşmayı istemiyorum.
- Não digas : "Pelo sim, pelo não, caso te aconteça algo." Não quero ouvir esse discurso.
Aynı konuşmayı Jennifer'ın babasına da yapıyor musun?
Também fazes essa conversa ao pai da Jennifer?
İnsanlarla vücutları hakkında konuşmayı bırakmalısın, ve nereden, bilirsin, bebeklerin nereden geldiğinden.
Tens de parar de falar com as pessoas a respeito dos seus corpos e a respeito... de onde vêm os bebés.
Bu konuşmayı yapmanın senin için ne kadar zor olduğunu biliyorum, Lucas.
Sei que deve ser uma conversa difícil para ti, Lucas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]