Onu serbest bırakın traduction Portugais
118 traduction parallèle
Onu serbest bırakın!
Deixem-no em paz!
- Beni ona götürecek.Onu serbest bırakın
- Ela levar-me-á a ele. - Solte-a.
Onu serbest bırakın.
Devolva-lhe a sua liberdade.
Lütfen onu serbest bırakın.
Por favor, liberta-o.
Eğer haklı değilsem onu serbest bırakın.
Se eu estiver errado, deixa-o ir.
Onu serbest bırakın.
E agora, soltem-no.
Onu serbest bırakın!
Parnell, solta-a.
Onu serbest bırakın!
Solta-a...!
100 dolar vereyim... onu serbest bırakın.
Dou-lhe $ 100... para devolver o escalpe dele.
Onu serbest bırakın.
Deixem-no em paz.
Lütfen onu serbest bırakın!
Deixe-o ir. Por favor
Onu serbest bırakın.
Libertem-no.
Onu serbest bırakın!
Libertem-no!
O zaman, lütfen onu serbest bırakın.
Então, soltem-no imediatamente.
Onu serbest bırakın.
- É a cassete certa. Soltem-na.
Onu serbest bırakın.
Soltem-no.
Onu serbest bırakın!
Solte-o!
Onu serbest bırakın.
Soltem-na.
Lütfen onu serbest bırakın.
Por favor, deixe-a ir em liberdade.
Onu serbest bırakın, şehrin ortasında.
Liberta-a, mesmo no centro da cidade.
Onu serbest bırakın! Onu serbest bırakın!
Soltem-na!
Onu serbest bırakın! Onu serbest bırakın!
Soltem-na...!
Onu serbest bırakın, ve siz de hemen teslim olun.
Deixa-a ir e vem cá.
Onu serbest bırakın.
Soltem-No!
Onu serbest bırakın.
Liberta-a.
"Güvercinin ismi Sofia, ve arkadaş canlısı, sadık bir yaratıktır. Kanadı aldığınızda, onu serbest bırakın, ve o beni bulur."
"O nome da pomba é Sofia, ela é segura e amigável... quando encontrar a asa, solte-a e ela me encontrará."
- Eğer onu serbest bırakırsam korkarsın!
- Terás, se eu o soltar!
Eğer onun benimle ayrılmasını engellerseniz, onu serbest bırakırım!
Se você se nega a entregar-mo, a mim, eu liberto-o!
Onu açtığında, bu küçük bebeğe basarsın ve milyonlarca voltonluk ateş gücünü serbest bırakırsın.
quando está acesso, carrega neste lindo bébé e liberta milhões de voltons de potência de fogo. Incrível.
İtirazını dikkate aldım ama şimdi onu serbest bırak.
A tua objecção será tida em consideração. Agora liberta-o.
Serbest bırakın onu.
Solte-o!
Serbest bırakın onu.
Libertem-no.
Tanrı aşkına, serbest bırakın onu.
Pelamor de Deus, liberte-o.
İyi eğlendiniz, serbest bırakın onu.
- Já te divertiste. Deixa-o ir.
Onu bugün serbest bırakıp yarın tekrar yakalayamaz mıyız?
E se o libertássemos hoje e o prendêssemos amanhã?
Bana Tanrının gücünü verirseniz onu serbest bırakırım.
Se me entregar o poder de Deus, poupá-lo-ei.
Onun serbest bırakılmasını istiyorum böylece onu hastaneye götürebileceğim, sanırım bebeğin durumunu kendi gözleriyle görürse neden destek ünitesinden çıkartmak istediklerini anlayacaktır.
Só quero uma autorização para o poder levar ao hospital, porque acho que se ele vir o estado em que o bebé está, vai perceber porque têm de desligar as máquinas.
Onu kapılara götürün, ve sonra serbest bırakın.
Levem-no para o portão, e libertem-no.
Sonra ona üzülür ve onu evde serbest bırakırsın.
Até teres pena dele e de o libertares pela casa.
Onu, serbest bırakın.
Libertem-no.
Şov aralarında hava alması için onu serbest bırakıyordum ve bir ara arka kapıda ayağını kestirmiş. Ben de yatıştırıcı verdim.
Deixo-a sair entre espectáculos, mas cortou uma pata no portão e eu dei-lhe um tranquilizante.
Vuranın kim olduğunu söylerse onu serbest bırakırız.
Não haverá acusação, se ele nos indicar os atiradores.
Eğer onu serbest bırakırsanız Sezar'ın arkadaşlığını reddetmiş olursunuz.
Governador, se O libertar não é amigo do César.
Ağırlığını üstünden kaldırırsan, onu serbest bırakır.
Se tirares o teu peso de cima, vai soltar aquilo.
Tasmasını aç ve onu serbest bırak.
Remova o colar e deixe ela ir.
Lütfen onu hemen serbest bırakın.
Todos.
"... sadece yazmış olmadın... " Onu serbest bırakıyorlar
- Você não só narrou... - Eles vão deixá-lo sair.
O'Kelly'nin serbest bırakılmasını talep eden bir dilekçe için en sonunda 7000'i aşkın imza toplanmış ve 1902 yılında, Vali James B. Orman onu affetmiştir.
Mais de 7 mil assinaturas seriam recolhidas numa petição, pedindo a libertação do O'Kelly. E em 1902, o Governador James B. Orman perdoaria o homem.
Babam serbest bırakıldığında, onu kurtarmak için annemin neler yaptığını babama anlattılar.
Quando o meu pai foi solto... disseram-lhe o que a minha mãe fez... para o salvar.
Onu da bombaların yerini tam olarak öğrendiğimizde serbest bırakırız.
Vamos deixá-lo apenas quando se sabe.. .. a exata localização das bombas.
Ve aslında şimdi sadece diyetinizi organik beslenmeye çevirirseniz, bütün zehiri serbest bırakırsın, dolaşım sistemine ve böbreklere geçer ve böbreklere onu atması için yardım etmezsen yeni hasarlara yol açabilirsin.
Na verdade, se apenas mudar a sua dieta ao ponto de comer tudo orgânico, libertará todos estes venenos. Eles entram na corrente sanguínea e entram no fígado, a não ser que se ajude o fígado a livrar-se deles, podem provocar danos.
onu serbest bırak 21
serbest bırakın 17
bırakın 390
bırakın beni 769
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırakın geçeyim 78
bırakın gitsin 138
bırakın onları 26
bırakın geçsin 44
serbest bırakın 17
bırakın 390
bırakın beni 769
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırakın geçeyim 78
bırakın gitsin 138
bırakın onları 26
bırakın geçsin 44
bırakın onu 283
bırakın geçelim 23
bırakın geçsinler 21
bırakın bizi 19
bırakın artık 17
bırakın gideyim 187
bırakın konuşsun 19
bırakın çıkayım 20
bırakın gireyim 19
onu severim 35
bırakın geçelim 23
bırakın geçsinler 21
bırakın bizi 19
bırakın artık 17
bırakın gideyim 187
bırakın konuşsun 19
bırakın çıkayım 20
bırakın gireyim 19
onu severim 35
onu sevdin mi 31
onu sevmiyorum 46
onu seviyorum 468
onu seviyorsun 78
onu seviyor musun 173
onu sevdim 104
onu seviyor 24
onu seviyordum 30
onu seveceksin 42
onu sen öldürdün 112
onu sevmiyorum 46
onu seviyorum 468
onu seviyorsun 78
onu seviyor musun 173
onu sevdim 104
onu seviyor 24
onu seviyordum 30
onu seveceksin 42
onu sen öldürdün 112