English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ O ] / Onun yerine

Onun yerine traduction Portugais

4,303 traduction parallèle
... Londra'da binlerce kişi onun yerine ölecek.
Milhares de pessoas em Londres vão morrer no seu lugar.
Eğer Başkan Heller bana teslim olmazsa Londra'da binlerce kişi onun yerine ölecek.
Mas, a não ser que o Presidente Heller se entregue a mim, milhares de pessoas em Londres morrerão em vez dele.
Onun yerine ben geçtim.
Eu roubei-lhe a identidade.
Sürtük, şu an aptal beyaz kıçını vurmam gerekirdi ama onun yerine sana bir yolculuk teklif ediyorum.
Puta, devia atirar nesse teu cu, no entanto, ofereço-te uma boleia.
- Ama sen onun yerine parayla kaçtın.
- Mas não o levaste de volta.
Kendinizi onun yerine koymamaya çalışın.
Tenta não colocar-se no lugar dela.
Hayır demek istediğim Henry, güvenlik olan Micah'ı öldürdü ve şimdi onun yerine geçti.
Não... Estou a dizer que o Henry, o segurança, matou o Micah e está-se a fazer passar por ele.
Onun yerine düğünlerden ölümüne korkuyorum.
Em vez disso, tenho um medo de morte de casamentos.
Onun yerine, seçimi ortamın kendisi yaptı.
Em vez disso, é o próprio meio ambiente que os seleciona.
Onu o tahtından devirecek ve onun yerine biz hükmedeceğiz.
Vamos derrubá-lo do seu maldito trono e governaremos no seu lugar.
Onun yerine size getirdim.
Em vez disso, trouxe-o até si.
- Böylece onun yerine geçebilirsin.
Para ir para o lugar dele.
Onun yerine yavaş yavaş beni mi öldüreceksin?
Então em vez disso vais matar-me lentamente?
PSP'ımı getirmedim. Ama onun yerine Playboy getirdim!
Mas eu trouxe... uma Playboy!
İşe gidip döndüğünde hemen hemen her gün ek kazanç için onun yerine gider güzellik salonunu temizlerim.
Quando vai trabalhar, a que horas volta, onde foi... Também limpo o salão dela, quase todos os dias, para ganhar algum dinheiro.
Onun yerine beni al.
Leva-me antes a mim.
Ben de onun yerine Clay'i aldım.
Por isso trouxe o Clay ao invés.
Ama onun yerine adı Jeremy'den daha fazla konuşulan duyulan Elena'yı konuşuyoruz.
Mas cá estamos nós a falar sobre a Elena, um nome que parece aparecer mais frequentemente do que o do Jeremy ultimamente.
Wegener'in kanıtını örtbas etmek için onun yerine hayali, doğal yer köprüleri olduğunu öne sürdüler.
Eles preferiam as suas pontes terrestres imaginárias para descartar as provas de Wegener.
Hala yemek pişirmek istiyor musun yoksa onun yerine dışarda mı yiyelim?
Sempre queres cozinhar ou preferes sair?
Onun yerine seni alacağım.
Vou matar-te no lugar dele.
Onu görmeye gittim ama onun yerine açık bir hava kanalı gördüm.
Fui vê-lo. Em vez disso, vi uma conduta de ar aberta.
Aynı spor gibi, fakat onun yerine sadece burada gerçekten güçlü olan insanlar için.
Tal como no desporto, só que para pessoas mesmo, mesmo fortes aqui.
Kötü sexten uzak durması gereken azgın gençler var, ama onun yerine birileri onlara bir kaçınma anlaşması imzalatmış, ya da öyle görünüyor.
Adolescentes tarados que deviam estar lá fora a fazer mau sexo, mas em vez disso, alguém os fez ser abstinentes, pelo que parece.
Tabii, onun yerine burada oturup ufak arkadaşının arkasından yas tut zaten.
Não, preferes ficar aí, a afundar-te em agonia, - pela perda da tua amiguinha.
Onun yerine ayaklardan baslayalim.
Então, vamos remover-lhe os pés.
Ama birisini gerçekten tanıyabilmek için kendinizi onun yerine koymalısınız.
Mas se quiseres realmente conhecer o homem, tens de andar com os seus sapatos.
Sabah olunca ise bu serseri gitmiş ama onun yerine bu dikiş makinesi gelmiş.
Na manhã seguinte, o mendigo tinha desaparecido. Mas no lugar dele havia uma máquina de costura...
- Hayır. Bana Amber'i getireceklerini söylediler ama onun yerine bu fotoğrafı bıraktılar.
Disseram-me que eu ia ver a Amber e, ao contrário disso, deixaram lá a fotografia.
Onun yerine bunu seçtik.
Escolhemos isto.
Pek kibar da değildim. Bütün bunları kendime sakladım. Kemirgenlerle, küçük hayvanlarla sohbet ederdim onun yerine.
Eu era muito calada e convivia com roedores e pequenos animais.
Biz, onun yerine Yedi'ye güveniriz. YEDİ HARİKA
AS SETE MARAVILHAS
Ben onun yerine Billinis üstünde servis edilen Hazar Denizi'nden çıkarılmış havyarı tercih ettim. Yanında da şampanya.
Eu escolhi caviar do Mar Cáspio, servido em blinis, com champanhe
Hayır, hayır, onun yerine beni al.
Não. Não, leve-me antes!
Hayır, onun yerine beni al!
Leve-me no seu lugar!
Onun yerine bilimsel merakımı gidermeniz için yeterli bir süre hayatta kalırsınız.
Em vez disso, ficarão vivos o tempo suficiente para eu realizar a minha curiosidade científica.
Yani, ben gidip üzerine onun yerine, polisler her yerde var.
Então fui a casa dele, havia polícia em toda a parte.
Onun yerine top haline gelmeye ne dersin?
Que tal uns galos?
Onun yerine otel odası tutalım.
Vamos reservar outro quarto de hotel em vez disso.
Onun yerine yeni arkadaşlıklar kurmaya kendini kapatıyorsun, değil mi?
Mas, em vez disso, agora fazes novas amigas, não é?
Onun yerine bana su tokatlatıp maketlere vurdurtuyorsun.
Puseste-me a esbofetear água e a acertar num boneco.
Bu yüzden onun yerine ben geldim.
Por isso vim em seu lugar.
Eylem günlüğündeki diğer 30 dakikalık bir olay onun yerine kullanılmış.
Havia outro registo. Um que confirmava os 30 minutos.
Kendinizi onun yerine koyun.
- Ponham-se no lugar dele.
Ben onun havasını yerine getiririm.
Eu vou pô-lo de bom humor.
Will'in yerine geçtim onun gözlerinden baktım ve ölümü gördüm onun nasıl görebileceğini hayal ettim.
Pus-me no lugar do Will. Vi através dos olhos dele e vi a morte como imagino que ele a veria.
Sana güvenmeyi seçiyorum. Sen de bu güvenin geregini yerine getireceksin çünkü onun zalimlik konusunda bilmedigi sey su :
Escolho confiar em vós e deveis fazer por merecê-lo, porque eis o que ela não sabe em relação à crueldade :
Camımı kaldıracağım ve yoluma devam edeceğim sen de evine, kızının yanına gideceksin ve birkaç yıl sonra, onun yüzüne bakıp bir gece, bir yola girmemeyi seçtiğin için yaşadığını karanlık yerine aydınlığa doğru yürüdüğünü hatırlayacaksın.
Eu vou fechar a minha janela, e vou seguir o meu caminho. O senhor agente vai para casa ter com a sua filha, e durante alguns anos, vai olhar para ela e vai perceber que está vivo, porque escolheu não percorrer um certo caminho numa certa noite. Que escolheu seguir a luz, em vez de seguir a escuridão.
Onun ışığı çok yanlıştı. Bizi aptal yerine koydu ve Luna'yı zehirledi.
A sua luz era falsa, ele enganou-nos, e infectou a Luna com o seu veneno.
Ve Sam yerine koymak optik musluğa sayesinde, ben hemen onun arkasında... duyuyorum.
E graças à escuta óptica que o Sam colocou, eu estou... mesmo atrás dele.
Sen de bu güvenin gereğini yerine getireceksin çünkü onun zalimlik konusunda bilmediği şey şu :
E você vai fazer bom em que a confiança, Porque aqui é o que ela não sabe sobre a crueldade :

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]