Para için mi traduction Portugais
20,500 traduction parallèle
Asla anlaşamayacağın bir iş için mi?
Para quê? Um negócio que nunca vais realizar.
Bunun için mi?
Para isto?
Kimin ağacı olursa olsun sallamam emredildi bir şey düşer mi diye bakmak için.
Quem tiver árvores para abanar, tem ordens para o fazer, para ver se cai algo.
- Yani düğün için mi geldin?
Então, estás aqui para o casamento.
- Öldürmek için mi? - Hayır, kaçırmak için.
- Não, para a raptar.
Hepimiz için risk teşkil ediyor ama yine de mümkün, değil mi?
É claro que é um risco para todos nós, mas é possível, certo?
- Halcyon'un terörizm ile savaşmak için mi tutulduğunu söylüyorsun?
Então, a Halcyon foi contratada para combater o terrorismo? Não.
Reddington'a yardım etmek için mi?
Para ajudar o Reddington?
Federal hükümet için mi çalışıyorsunuz?
Trabalha para o governo...
Adınızı açığa çıkarmaması için Olivia Delidio'nun ölüm emrini verdiniz mi?
- Ordenou a morte de Olivia para que ela não revelasse o seu nome como espião?
Ona bunu sorabilmem için buralarda yok, değil mi?
Ele não anda por aí para que possa fazer-lhe esta pergunta, não é?
Oraya onunla seks yapmak için mi gittin?
Foste lá para ter relações sexuais com ele?
Kendisini daha iyi hissetmesi için ona seksi arttıracak bir şey teklif ettin mi?
Ofereceste-lhe alguma coisa para melhorar o sexo - para fazê-lo sentir-se melhor?
Benimle ilgilendiğin için mi bunları soruyorsun ya da çünkü sadece yazacak bir şey mi arıyorsun?
Está-me a perguntar isso porque se importa ou porque... quer, apenas, algo para poder escrever?
Bunun için mi bana mesaj attın?
Meu, enviaste-me uma mensagem para isto?
Bu senin için gerçek değil mi?
Isto não é real para ti?
Çıkan bu bilgiler, bizim için iyi, değil mi?
A divulgação destas informações, é boa para nós, certo?
Ne söylemeyeceğim hakkında bilgi için mi?
Para me dizerem o que não devo dizer?
Benim için mi yaptın?
Fizeste isto para mim?
Kitabı yukarı taşımak için yardımını istedi, değil mi? Mobilyaların yerini değiştiriyordu.
Precisou da sua ajuda para o levar lá para cima?
Sizi güldürmek için, değil mi?
Para vos fazer rir, certo?
Beni kıza mesaj iletmem için mi kullanıyorsun?
Está a usar-me para mandar uma mensagem a rapariga?
Bu sadece egzersiz için mi?
Isto é apenas para fazer exercício?
Şafak sökmeden beni buraya söyleyecek bir şeyin olmadığı için mi çağırdın?
Chamaste-me aqui de madrugada só para dizer-me que não tens nada?
Dur, bunu benim için mi hazırladın?
Espera, puseste isto para mim.
Bu bize Vermeer'i onarmak için yeterli zamanı verecek, değil mi?
Deve dar-nos tempo suficiente para reparar o Vermeer, certo?
Sİ için mi çalışıyorsunuz?
No chão! Trabalham para a ISI?
Bu viski şişesi getimek için, değil mi?
Isso não é o mesmo que trazer uma garrafa para os AA?
Kariyerim boyunca Mayfair'e güvendim ve takımında olabilmek için canımı dişime taktım. Ama gözlerimi uzun zaman önce mi açmam gerekirdi diye merak etmeye başladım.
Confiei nela durante toda a carreira e esfolo-me toda para estar na equipa dela... mas começo a pensar se devia ter aberto os olhos mais cedo.
Korku yayıp FBI'yla dalga geçmek için mi?
Para espalhar o medo e gozar com o FBI?
Martin Luther King'in kendini öldürmesi için şantaj yapan Japonları ölüm kamplarına koyan,... Waco katliamcısı, Omaha'yı tezgahlayan hatalı DNA testi ile suçsuzları hapseden örgütle mi gurur duyuyorsun?
Orgulhas-te da organização que tentou chantagear Martin Luther King para que ele se suicidasse, pôs os japoneses em campos de internamento, lixou Waco, instigou Omaha, deixou provas de ADN falsas para condenar inocentes?
Benimle konuşmak için bahaneye ihtiyacın olmadığını biliyorsun değil mi?
Sabes que não precisas de desculpas para falar comigo, certo?
Hayır, bu benim... "Seni seviyorum" için gizli sinyalim. - Beğendin mi?
Não, é o sinal para dizer "Eu amo-te".
Ama sen yine de onun için çaldın değil mi?
Mas roubou-a para ela mesmo assim, não roubou?
Ne yani, Sadie bütün bu oyunu DNA örneğini alıp evatlık testi yaptırmak için mi düzenledi?
Achas que Sadie arranjou isto tudo para conseguir uma amostra de ADN para um teste de paternidade?
Ama kaset sendeydi ve sende senin payını vermesi için ona şantaj yaptın değil mi?
Mas tinha a gravação e usou-a para chantageá-la para receber a sua parte.
Bu Times için değerli bir şey mi Bay Merton?
Isto poderá valer alguma coisa? Para o Times, Sr. Merton?
Doğa senin için yedek parça yeri sadece, değil mi?
Para si, a ciência é apenas a soma das partes, não é?
Kendi hayatını kurtarmak için olsa bile mi?
Nem para salvar a própria vida?
Evie Cho için mi çalışıyor?
Ele trabalha para Evie Cho?
Ne anlama geliyor o zaman? Evie yeni botun klinik denemeleri için izin mi alacak?
O que significa, que a Evie obteve aprovação para fazer ensaios clínicos com o novo implante?
Tum silahlari iceride bulacak miyiz yoksa uygun an icin sakladiginiz birkac tane daha var mi?
Ou se talvez tenhas apenas algumas à espera para o momento.
- Kalmaması için sebep mi var?
Há alguma razão para não ficar?
Şişko Joseph, onu ta buraya kadar benim için mi taşıdın?
Joseph Gordo, carregaste-a até aqui para mim?
Bu senin için mi yoksa Negan için mi?
Isso é para ti... ou para o Negan?
Garaja kapanıp kalmak için fazla güzel, öyle değil mi?
Bom demais para estar numa garagem, não achas?
- Onun için kapıyı açacağım. - Gerçekten mi?
- Vou abrir para ela.
- Onlar için mi çalışıyorsunuz?
- Trabalhas para eles? - Chamam-se Brigada Vermelha.
Tıpkı senin Dmitri için çalışman gibi mi?
- Mas o quê? Tal como tu a trabalhares para o Dmitri?
Videoyu Heavy için mi sızdırdın?
Divulgou o vídeo para o Heavy?
Heavy için değil mi?
Não para o Heavy?