Saçma mı traduction Portugais
1,459 traduction parallèle
Sana bunlar saçma mı, delice mi geliyor?
Ela parece-lhe finória? Ou esquisita?
Onlara saçma mı diyorsun?
Estás a chamar-lhes patéticos?
Böyle saçma açıklamalarda bulunmayalım.
Não vamos começar a inventar explicações malucas.
Son iki günümü senin bu saçma sapan işten çıkarma hikayelerini düzeltmek için harcadım.
Eu passei os ultimos dois dias a apagar estes fogos idiotas que tu acendeste.
Elinizde olmadığını sanıyorsunuz ama elinizde. Saçma, ucuz felsefeleri ve sloganları bir kenara atıp içinizdeki Viking'i ortaya çıkaracağım.
Eu vou rasgar fora a tolice, a moeda de dez centavos filosofias de loja, as frases de propaganda e tira seu viquingue interno.
Eğer iki hiç evlenmemiş oğlumun bana karımın kaybıyla ilgili olarak ders vermelerini izleyeceğimi sanıyorsanız, yani, bu söylendiği kadar saçma.
Se pensas que vou ouvir os meus dois filhos não casados a darem-me lições de moral sobre como lidar com a perda da minha mulher, bem, isso é tão ridículo como soa.
Bu saçma düşünceden kurtulman için bu yürüyüşü yaptığımızı sanıyordum.
Pensei que vínhamos nesta caminhada para não pensar nessas coisas ridículas.
- Oh tatlım, Kulağa ne kadar saçma geldiğini fark ediyormusun?
Querido reparaste o quanto soaste a reles.
Ellerine ikinci bir şans geçti ve sana saçma gelebilir ama... sanırım ben de bunun bir parçası olmak istiyorum.
Eles estão a ter uma segunda oportunidade e por mais louco que possa parecer eu acho que quero fazer parte disso.
Sana daha önce de inanmıştım, bana bir tekne satacağını söylediğinde, ama paramı gidip saçma sapan bir hisseye yatırıp kaybettin.
Eu acreditei em ti antes, quando me disseste que me irias vender um barco mas gastaste a minha entrada numa aventura maluca na bolsa de valores.
İşte bu yüzden aramızda bir işaret olsun istemiştim, böylece saçma sapan sesler çıkarmak zorunda kalmazdım.
Era por isto que eu queria ter um sinal, para não ter de gritar palavras disparatadas.
İki ucu boklu değnekti, ya keseli sıçanı ölüme terk edecektim, ya da spor ceketime sarıp, kısa kollu, saçma sapan kıyafetimle kalacaktım.
Era uma escolha diabólica, ou deixar cruelmente o marsupial ali a morrer ou embrulhar o pequenote no meu blazer e revelar a jersey de manga curta à totó que espreita por debaixo.
Bay Overstweet, Benim İçin Sevimsiz Saçma Dansınızı Yapar Mısınız?
Sr. Overstweet, voçê poderia fazer uma dança obscena depois de marcar, para mim?
Şey, sanırım bu olay epey saçma görünüyor.
Bem... acho que isto deve parecer um pouco tolo.
Ori'a saçma arzularımızla hizmet etmiyoruz.
Não servimos os Ori por capricho.
- Saçma bir varsayım yürütüyoruz.
-... achar-me-ias atraente? - É hipotético.
Bayım, o kadın başka saçma şeyler söyledi ve ben de... karşılığında saçma şeyler söyledim...
Creio que a mandou dizer tolices... para que eu respondesse com outras tolices...
- Saçma. Benim haritalarım ve günlüklerimle, totemi küçük bir çocuk bile bulur.
Com os meus mapas e diários, até uma criança encontraria o túmulo.
Başkasının parfümünü kullanacağım gibi saçma bir fikri aklına kim soktu?
O que é que te levou a ter a idéia absurda de que eu iria usar o perfume de outra pessoa? Está sobre todo o seu corpo.
- Bu çok saçma, haksız mıyım?
- Vês, é ridículo, certo?
Bu anın güzelliğini saçma konuşmalarla bozmayalım.
Não estraguemos a beleza do momento com conversas inúteis.
Sattığım bu saçma şeylerden almak ister misiniz?
Quer comprar estas porcarias?
Bunun ne kadar saçma olduğunun farkında mısın?
Sabes? Sabes como isso é estúpido?
iyi olsaydım, babam gelip beni izlerdi... o zaman saçma olmazdı ve zamanını boşa harcamış olmazdı.
Se eu fosse boa, o meu pai viria ver-me... porque assim já faria sentido e não uma perda de tempo.
Bu saçma hikâyeleri yazmaktan bıkmadılar mı hâlâ?
Eles nunca se cansam dessas histórias ridículas?
Yani bu çok saçma gelebilir ama düşünecek olursan, o harika biri. Benim tüm dünyadaki en iyi arkadaşım, anladın mı?
Parece meio gay, mas mas se você pensar bem, ela é minha melhor amiga, entendem?
- Lady'm bu çok saçma.
- Minha senhora, isso é uma tolice.
Hiç bu kadar saçma bir hikaye duymamıştım.
Nunca na minha vida tinha ouvido uma história tão patética.
Ben size çok cömert bir teklif yaptım - çok cömert - ve sen beni saçma sapan hayali bir fiyat söyleyerek beni aşağıladın.
Eu faço uma oferta generosa, muito generosa... e tu insultas-me com este disparate fantasioso.
Saçma sonuçlar çıkardım.
Tirei conclusões apressadas.
Bu ne saçma bir yöntem adamım.
É uma merda de maneira de o fazer meu.
Bunu nasıl söyleyebilirsin her ikimiz için de bu saçma biliyoruz O halde onu bırakın ne yaparsa yapsın, biz halkla uğraşalım
Pelo contrário, respondemos a violência com compaixão demonstrando nosso compromisso de fazer reformas em favor da democracia.
Kızım, saçma şeyler giyiyorsun.
Miúda, essas tranças ficam-te bem.
Yüce Tanrım, biliyorum bu çok saçma ama seninle yalnız kalmamız gerektiğini düşündüm.
Meu Deus, sei que isto é completamente ridículo, mas sinto que tenho de me encontrar contigo em segredo.
Bu çok saçma. Haksız mıyım?
Tenham dó, foi ridiculo.
Tamam mı? Bunu bir beysbol kartı için bu kadar uzatman çok saçma.
É estupidez esta zanga toda... sobre um cromo de basebol.
Bence bu hayatım boyunca duyduğum en gülünç, en saçma şeylerden biri.
Acho que é das coisas mais malucas e engraçadas que ouvi em toda a minha vida.
Bu sadece çok saçma, yaptığımız şey saçma ve sıkıcı.
Esta coisa toda é complicada e chata.
Hayatın boyunca hiç bir tane saçma tutkulu, spontane bir şey yaptın mı?
Algum vez fizeste algo absurdo, apaixonado e espontâneo em toda a tua vida?
Yanlış, ahlak dışı ve tamamen saçma olduğunun farkındaydım, ama bilmiyorum.
Sabia que era errado e imoral e completamente ridículo, mas, não sei.
Şu saçma sapan, edepsiz zuma da başlayacağım şimdi.
E não me venha com o vulgar, com o inconveniente zoom.
Sonra denedikleri ; yani bizim denediğimiz şu bezler oldu. Sanırım, idrarı abzorbe etmek için tasarlanmışlar ama Tanrım, ne kadar saçma bir fikirdi.
Então tentaram, bem, nós tentámos... umas coisinhas com abas, penso que era suposto absorverem o xixi, mas...
" Canım Norman, bu saçma sapan ayrılık kesinlikle bir delilik. annemin davranışları dikkat çekici,, ama hep burada yanımdasın canım benim.
Meu querido Norman, esta separação forçada absurda é seguramente uma espécie de loucura, notavelmente, da minha mãe, mas você está aqui, meu querido, por mim.
Geçmişimle ilgili böyle saçma hikayeler bulursanız konuşmaktan zevk alırım.
Se tiverem mais algum disparate de que queiram falar, terei todo o gosto em discuti-lo convosco. Sou um livro aberto.
Saçma hikâyeniz doğru olsa, bizim Münih'te kullandığımız bir söz vardır.
Mesmo que a tua história seja verdadeira, temos um pequeno ditado em Munique que diz :
Adamımın doğum günü partime saçma sapan bir Afrikalı kıyafetiyle gelmesine katlanamam.
O meu empregado do mês não pode aparecer nos meus anos vestido com uma porcaria de um look africano.
- Bu çok saçma. Tanıdığım en kurallara sadık insanlardandır.
- É das pessoas que mais segue as regras.
Danielle, bu çok saçma, tatlım.
Danielle, querida, isso é ridículo.
Yani, yazar olacağımı düşünürdüm. Yayıncı bile bulamayan bir beceriksizim. Saçma taslaklar için sürekli arayan -
Sabes que achei que estava destinada a ser escritora, mas esta falhada aqui nem sequer consegue que uma editora... lhe ligue a mostrar interesse por um manuscrito idiota.
- Saçma mı?
Absurdo?
Belki daha sonra sinemaya gideriz, diye düşünmüştüm ama gazeteye baktım ve sadece korku filmleriyle salak saçma filmler vardı.
Pensei que podíamos ir ao cinema mais tarde. Mas vi no jornal que é só horror e filmes sem interesse, portanto pensei noutra coisa.