Silahı vardı traduction Portugais
847 traduction parallèle
Evet, silahı vardı.
Sim, tinha arma.
Silahı vardı. Titriyordu, onu sakinleştirdim. Filmin bir değeri olabileceğini düşünerek, aldım.
Quando ele me ameaçou com a arma, dei-lhe uma pancada e tirei-lhe o filme.
Silahı vardı başı derde girdi.
Meteu-se em sariilhos com uma rapariga.
Onun kendi silahı vardı, değil mi?
Ele próprio tinha quase um arsenal, não tinha?
Her insanın son bir silahı vardır... yaşamı.
Todo o homem tem uma última arma : A sua vida.
Onun da bir kaç silahı vardı.
Ele tem armas.
Gerçeklerin kaç silahı vardır?
Quantas armas tem a verdade?
Silahı vardı.
Ele tinha uma arma.
Benim suçum değil, silahı vardı...
A culpa não foi minha. Ele está armado...
Benim hatam değil, silahı vardı...
- A culpa não foi minha. Está armado...
Binlerce ağır uçaksavar silahı vardı. Bunların milyonlarca mermisi mevcuttu ve doğu cephesinde bulunan yüzbinlerce asker, bizim savaşımızın uzağındaydı.
Havia milhares de antiaéreas pesadas, milhões de munições para elas e centenas de milhar de soldados que foram desviados da luta na frente de leste.
Burada herkesin bir silahı vardır.
Aqui todos temos uma arma.
Bülbül. Bir silahı vardı.
Ela tinha medo de violadores.
Sabahın 4'ünde seni uyandırdığında sevmezsin ama. Hiç tanımadığın birisi sana bir sürü hap aldığını söyler. Ve silahı vardır.
Você não gostaria se te acordassem às 4 : 00 da manhã... e alguém que você não conhece te dissesse que está drogado... que tem uma arma... e você é o único que pode dizer pra ele... que ele não deve usá-la.
- Carl'ın silahı vardı.
- O Carl tinha uma arma.
Canavar'ın pek çok silahı vardır.
A Besta tem muitas armas.
Adamı yakaladığımda, elinde bu silah vardı.
Quando eu apanhei este homem... ele estava com esta arma.
Bir kaplanın saldırısına uğrayan bir silah taşıyıcım vardı. Adam...
Tive um ajudante que foi atacado por um tigre.
Horn'a beni öldürmesini söyledin. Sonra da bana gelip... beni uyardın. Ona silah çekebilmem için zamanım vardı.
Deixou o Horn ir atrás de mim e correu à frente... para me avisar, para ter tempo de puxar da minha arma.
Buralarda bir silah vardı.
Onde vi uma arma, por aqui?
Bir levyeyle içeri girip, arkaya saklandı, silahı da vardı.
Forçou a porta e entrou lá armado.
Elinde bir silah vardı. Ve gözlerinde canice bir ifade.
Empunhava uma pistola e trazia a morte nos olhos quando me disse :
O bir cinayet değildi, adamın elinde silah vardı!
Não foi um assassinato, ele tinha uma arma na mão! Gostava de entender como ela apareceu.
- O zaman yanımda silahım vardı.
- Tinha uma arma.
Senin silahın vardı.
Tinha uma arma.
Eğer bir erkek yemek yerken silahını çıkarmıyorsa... bunun bir nedeni vardır.
Mas quando um homem não tira o coldre para comer é porque tem bons motivos.
Odada elinde silah vardı.
Ele tinha uma arma em casa.
Her zaman senden daha hızlı biri vardır. Silahını ne kadar çok kullanırsan onunla karşılaşma şansın o kadar artar.
Há sempre quem saque a arma mais depressa do que nós... e quanto mais disparamos, mais cedo encontramos esse homem.
Evet, bir silahım vardı.
- Sim, eu tinha uma arma.
Geri döndüğünde yatağa oturdu, elinde bir silah vardı.
Quando regressou, sentou-se na cama e tinha uma arma na mão.
Dünyada yankılanan silahı ateşlediklerinde Concord'da kaç asker vardı?
Quantos voluntários vocês tinham quando dispararam... o "tiro que o mundo ouviu"?
Silah sesleri duyuyorum. Ama vardığımda herkes gitmiş oluyor.
Estou sempre a ouvir tiros, mas quando lá chego, já todos se foram embora.
Şunu kabul etmeliyiz ki, her silahın bir zamanı vardır.
Temos de aceitar que cada arma tem a sua época.
Morrison, evinde fazladan silah vardır, onları buraya getir.
Morrison, tem mais armas em casa. Vá buscá-las!
Kapıyı kırdığımda, Miguel'i onu gördüğünüz yerde buldum. ve Maria'nın elinde silah vardı. - Elinde silah mı?
Quando arrombei a porta, encontrei o Miguel ali e a Maria de arma na mão.
Her silahın kendi sesi vardır.
Cada arma faz o seu próprio barulho.
# Tatlı, zarif, küçük elinde # 44'lük bir silah vardı
"Na sua doce e delicada mão" "Levava uma pistola calibre 44."
# Tatlı, zarif, küçük elinde # 44'lük bir silah vardı
"Nas suas doces e pequenas mãos" "Leváva uma pistola calibre 44"
- İki el silah sesi vardı baba.
- Foram dois tiros.
Sokağın karşısındaki ahırda bu kızı buldum, elinde silah vardı.
Encontrei esta rapariga no estábulo, a apontar uma arma.
- Orada atım yoktu, bir kütüğün arkasındaydım ve Güneyliler etrafımı çevirmişti. - Aralarında silahı olmayan biri vardı.
Lá estava eu, sem cavalo, atrás de um tronco e os rebeldes me cercaram mas um não tinha arma.
Geçen sefer elinde bir silah vardı, kullanmadın.
A última vez que nos apontou um rifle, não o usou.
Silahı mı vardı?
Ele estava armado? Com certeza ele não demorou muito.
Silah taşıma ruhsatları vardır.
Eles têm porte de arma.
Düşen uçağın içinde nükleer silah vardı deriz.
Vamos dizer que haviam armas nucleares no avião quando caiu.
- Silah sesi vardı. - Ne?
Ouvi tiros.
Tek silahım vardı.
Eu? Eu tinha uma!
Yanında silah vardı.
Tinha uma arma.
Silahın vardı.
O senhor estava armado.
Para için bir el ve silah için bir ele ihtiyacı vardı.
Ele precisava de uma mão para o dinheiro e de outra para a arma.
Silah sesi ve benzin kokusu vardı.
Tiros e cheiro a gasolina.
vardı 193
vardır 53
vardık 38
silah 252
silahı 22
silahlı 32
silahlar 165
silahım 35
silahları 22
silah yok 83
vardır 53
vardık 38
silah 252
silahı 22
silahlı 32
silahlar 165
silahım 35
silahları 22
silah yok 83
silahsız 29
silahın 28
silahlılar 19
silahı al 54
silahım yok 37
silah sesleri 29
silahlı soygun 46
silahsızım 41
silahı var 147
silahım var 52
silahın 28
silahlılar 19
silahı al 54
silahım yok 37
silah sesleri 29
silahlı soygun 46
silahsızım 41
silahı var 147
silahım var 52